25

8K 518 6
                                    

Günün ikinci bölümü galiba. Gece mi yoksa sabah mı attım bölümü bilemedim kafam çok karışık ühü ühü. Neysem iyi okumalarrrr.

*Akın'ın Ağzından; Birlikte kaldıkları gece*

"Sizi seviyorum"

Hassiktir.

Bunu dedikten hemen sonra uykuya dalan bedene ikimizde şokla bakıyorduk.

Bizi uzun bir süre boyunca peşinde koşturan adamın ikimizi de sevdiğini öğrenmemiz ister istemez şok etmişti bizi.

"Hangi anlamda dedi o?" Derken istediğim şekilde demesi için içimden yalvarıyordum resmen.

"Bizimle tanıştığından beri bir kere bile arkadaş olarak dahi seni seviyorum demeyen adam sence hangi anlamda kullanmıştır o cümleyi sayın gerizekalı?" Diyerek ayağa kalkan bedene heyecanla baktım.

İçimi rahatlatan bu kelimeler aynı zamanda beni büyük bir çıkmaza sürüklemişti.

Evet Furkan'a karşı olan, yakın zamana kadar da fark etmediğim duygularımı biliyordum ve sevgimi inkar etmekten çok uzaktım. Bu nedenle Faruk'un söyledi bu söz bana umut ışığı olmuştu.

Fakat Furkan tarafında durumlar çok farklıydı.

"Ne demek lan bu?"

Elinin birini Faruk'a uzatıp söylediği kelimelerle yutkunarak yerimde doğruldum. Yatağın ucuna bağdaş kurarak oturup gözlerimi dikmeye başladım yanık tenli bedene.

"Haklı değil mi sence?" Dediğimde kocaman kocaman olmuş bal gözleriyle bana bakmıştı.

"Ne demek lan ikinizi de seviyorum?"

Ellerim titremeye başlamışken, belli etmemeye çalışarak kafamı eğip saçlarımı çektim fazla sert olmayan bir biçimde.

"Sen de öyle hissetmiyor musun?"

Hangi cesaretle bunu söylediğimi bilmezken volta atmayı kesip bana bakmaya başlamıştı.

"Sen de mi Faruk'a katılıyorsun?" Dediğinde kaçmanın bir anlamı olmayacağını bilerek ona bakmamaya çalışıp kafamı salladım.

"Manyak mısınız lan siz?" Dedikleri sinirlerimi bozmaya başlarken onun gibi ayaklandım.

"Eğer öyle hissetmiyorsan niye beni öptün?" Diye dibine girdiğimde gözlerini kaçırmaya başlamıştı.

"Yalan mı lan?"

Çenesini tutarak yana dönmüş başını kendime çevirip gözlerime bakmasını sağladım.

"Cevap ver bana"

Faruk uyanmasın diye sesimi azaltmaya çalıştığım için dişlerimin arasından konuşmuştum.

Elimi ittirerek kendini bir adım geri çekti ve bir bana bir de Faruk'a değdirdi gözlerini. Sabırla cevap vermesini beklerken sinir olmuş bir biçimde kafasını iki yana salladı ve bilgisayar koltuğuna oturarak yüzünü ellerinin arasına aldı.

"Çok saçma, kafanız karışmış sizin" söyledikleri sinirime dokunurken sakin olmaya çalışarak yatağa tekrar oturdum.

"Belki de biz yanlış anladık arkadaş olarak dedi" Diye sorarcasına konuştuğunda kafamı iki yana sallayıp gülerek tavana baktım.

"Neyse ne zaten hatırlamayacak yarına, baygın gibiydi, en iyisi o bize söyleyene kadar konuyu açmamak" dediklerimle gözlerinde duygu geçişleri olsa da tekrar kafasını ellerinin arasına alıp düşüncelere dalmıştı.

Bense Faruk'a ne olur ne olmaz diye bez ıslatıp zaten düşmeye başlamış olan ateşini iyice düşürmüş ve yanına kurulmuştum.

"Gelmeyecek misin?"

Ses tonumun beklenti dolu çıkmasına içimden küfürler ederek hala aynı şekilde oturan çocuğa baktım.

Kafasını hayır anlamında sallayıp kollarını göğsünde birleştirdi ve sandalyenin başına dayadı.

Ona fazla yüklenmemek adına onaylayıp yanımdaki adama sıkı sıkı sarılarak saçlarını öpüp huzursuz ve rezil bir uykuya daldım.

BİZİMKİ / TEXTING / [BxBxB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin