four

257 29 11
                                    

~Bang Chan~

"Hangi sevgilin olduğunu da söylesene oruspu çocuğu!" Hyunjin her şeyi mahvetmeye ant içmiş.

"Ne diyor bu çocuk Chan?"

"Konuşsana lan!"

"Özür dilerim..." suratıma inen yumrukla geriledim. Hyunjin sıska gözükse bile sinirlenince Hulk'a dönüşüyordu.

"Ne demek lan 'özür dilerim'? Her şey bu kadar basit mi lan senin için piç?! Kardeşimi nasıl üzersin sen?!"

"Sadece bir anda oldu... Ben anlayamadan... Bitmesi gerekiyordu ama olmadı, yapamadım..."

"Biz sana güvendik, evlenmenize bile izin verdik ama sen bu güveni altüst ettin. Bir daha kardeşimin 10 km yakınında bile görürsem, seni boğazlarım. O yüzükleri de atıyorsunuz." bir yumruk daha attı ve arkasını dönüp gitti. Hak etmiş olabilirim ama çok da hak etmemiştim.

"Lan n'oldu az önce? Sen Jeong'u mu aldatıyorsun?"

~Hyunjin~

O piçe yumruk atmak biraz da olsa rahatlatmıştı. Jeongin nasıldı acaba? Sinirlerimi bozmuştu ilk dakikadan şerefsiz.

"Hyunjin!"

"Ne var San?"

"Laf atmaya gelmedim. Alt sınıflardaki diş telli, kırmızı kafalı, kahverengi gözlü, sevimli şey senin kardeşin Jeongin değil mi?"

"Evet neden?"

"Tuvalette ağlıyordu. Bakmak istersin diye düşündüm."

"Hangi katta?"

"Bizim kattaydı en son. Park Minhyuk'u yanına gönderdim ama sen de git istersen."

"Teşekkürler." tam mânâsı ile depar atıyordum şuan. Kendi katımıza çıkınca hızımı arttırdım. Tuvaletin biraz ilerisinde birisine feci bir şekilde çarptım ama kim olduğunu anlayamadım. Altımdaki yüze bakınca şok oldum.

"Jongin? Sen bu okulda mısın? Neyse meşgul etme beni." diyerek üstünden kalkıp içeri girdim.

~Jeongin~

Üst sınıfların katına çıkmıştım arkadaşlarımın görmemesi için. Daha fazla dayanamayıp gözyaşlarımı serbest bırakmıştım. Bir dakika bile geçmeden içeri iki kişi girdi. Birisi diğerine benim hakkımda birşey söyledi.

"San, şuradaki çocuk Hyunjin'in kardeşi değil mi?" niye beni tanıyorsunuz ki ya?

"Öyle galiba. Rocky bekle burda çocuğun yanında ben Hyunjin'i bulayım. Belki önemlidir." Bunlar abimle düşman değiller mi? Şimdi niye ateşkes yapıyorlar?

"J-jeongin?" kafamı kaldırdığım gibi yüz yüze geldik. Minhyuk Hyung? Rocky dediği ilk aşkım Park Minhyuk muydu yani? Çok değişmiş. Aramızdaki mesafeyi umursamadan düşünüyordum. Yavaşça geri çektim kendimi.

"Minhyuk... Hyung." adını bildiğimden şaşırmış olmalıydı. Ama nasıl bilmezdim ki? Elimden tutup ayağa kalkmamı sağladı.

"İyi misin?" duran gözyaşlarım yine akmaya başlamıştı. Kafamı iki yana salladım. Azıcık yanaşıp kollarımı sardım beline.

"Hyung, çok kötü hissettiriyormuş... Beni sevdiğine inanmıştım ama o başkasıyla konuşuyordu. Bana aegyo yapmayan adam ona aegyo yapıyordu. Yanına gitmek istedim müsait değilim dedi tuvalet köşelerinde onunla konuşuyordu... Bunu neden anlatıyorum bilmiyorum ama çok kötü hissettiriyor..." acıdığı için beni uzaklaştırmak yerine sarılmama karşılık verdi. Konuşmadım, konuşmadı sadece sabırla sarıldı. Kendimi geriye çektim. Elimin tersiyle gözlerimi sildim.

"Ö-özür dilerim hyung. Sadece boşta bulundum."  gülümseyerek saçlarımı karıştırdı.

"Anlattığın için teşekkür ederim Innie~" kapıdan giren bedeni görünce her zaman olduğu gibi gamzelerimi göstere göstere gülümsedim.

"Jeong iyi misin? Ağladığını söylediler. " kafa salladım.

"İyiyim hyung sakin olabilirsin. Bir anlık duygu boşalması yaşadım. Minhyuk hyung yanımdaydı zaten endişelenmene gerek yok."

"Sağ ol Minhyuk. Görüşürüz?" yumruk yapıp elini uzattı. Karşı tarafta gülerek yumruk tokuşturdu.

"Görüşürüz Hyunjin." beni kolunun altına alıp tuvaletten çıktık. Umarım Chan bana bir açıklama yapar. Eğer gerçekten aldatmışsa her şeyi bitirip hayatıma devam ederim.

"Hyung. Chan nerede?"

"Arka bahçedeydi en son." el sallayarak aşağı indim. Arka bahçeye yaklaşırken konuşma sesleri artıyordu. Sesin birisi Chan'a aitti.

"Chan... Hyung." ona böyle seslenmeyeli uzun süre geçmişti.

"Jeongin."

"Konuşalım mı?"

"Konuşalım mı?" aynı anda konuşmak... Bunu bekliyordum.

"Biz gidelim o zaman?" diyerek kalktı Changbin Hyung.

"Sadece tek bir soru soracağım ve dürüstçe tek bir cevap istiyorum." dudağını ısırıp kafa salladı.

"Düşündüklerim gerçek mi?" kafasını öne eğmesi düşündüklerimi doğrular nitelikteydi.

"Özür dilerim... Sadece bir anlık bir şeydi ama uzadı ve ben engel olamadım. Seninle konuşmam gerekirdi en azından düzgünce anlatmalıydım yediğim haltı... Gerçekten çok üzgünüm..."

"Ben de... Ama bana karşı dürüst olduğun için teşekkür ederim. Eğer buna rağmen devam etseydik kendimi daha kötü hissederdim. Umarım mutlu olursun..." gözümden süzülenlere aldırmadan gittim. Arkamdan fısıldanan tek kelimeyi duydum.

"Hoşçakal..."

🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼
Bölüm sıkıcı olmuş olabilir sadece birazcık uzatmak istiyorum hikayeyi çünkü aklımdaki şekilde yazarsam minific olacak ve bu olay sıktı artık. Beğendiğiniz veya beğenmediğiniz şeyleri lütfen belirtin.

Heart /HyunLix\ ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin