chan hyung ile beraber şarkıyı tamamlamıştık. onun elinin değmesiyle daha güzel olmuştu ama kabul ettiremiyordum.
"hyung, sen yardımcı olmasan bu kadar güzel olmazdı." göz devirip elini havada salladı. derslere girip çıktık ve yine kantinde buluştuk. minhyuk yanımıza geldi ve bir sandalye çekip yanıma oturdu. kolunu omzuma sarıp bizimkilerle sohbet ederken başımı geriye attım.
bu aralar yorulmuştum. chan hyung ile bir şeyler çıkartmaya çalışıyorduk ve yorucuydu. changbin hyung ve felix ise uçak biletlerinde olan karışıklık yüzünden kore'ye gelememişlerdi ve birkaç gün sonra geleceklerdi.
"şimdi kihyun bakışlarını ikinizden ayırmıyor ama ne için bakıyor bilemem." hyunjin konuşarak geriye yaslandığında baktığı yere baktım. kihyun hemen bakışlarını kaçırdı. "belki de minhyuk'tan hoşlanmıştır?"
bunu söylediğimde jeongin şaşırdı. "siz ikiniz çıkmıyor musunuz?"
başımı iki yana salladım. minhyuk benim yerime sözü devraldı. "aslında öylesine takılıyoruz. ciddi bir şey yok. gerçi açık konuşmak gerekirse olmasını isterdim çünkü jisung gibi birini bir daha bulamam ama sevgili istemediğini söyledi."
oturduğum yerde daha çok kayıp kollarımı göğsümde birleştirdim. bakışlarının üzerimde olduğunu hissediyordum ama inatla bakmıyordum.
"kihyun seninle ilgili görünüyor. istersen konuşabilirim." bunu söylediğimde bana döndü ve gülümsedi. "onu tanıyor musun?"
cevap verecekken benden önce söze atladı. "tabi ki de tanıyor. birkaç kez kihyun ile de yattı ve flörtleşirken onu aldattı. yatak deneyimini istersen sana anlatır."
sinirle bir nefes verip kollarımı çözmeden masaya doğru eğildim. "seni ne ilgilendiriyor? benim hakkımda bir daha bu şekilde konuşma. sen ve senin hayatın nasıl beni ilgilendirmiyorsa, nasıl umrumda değilsen, sende bana karışma ve konuşma."
sinirle yerimden kalkıp kafeteryadan dışarı çıktım. bu şekilde sürekli geçmişi açacaksa, ona aynı şekilde karşılık verirdim. kihyun'a gitmemem için beni tahrik etmeye çalıştığını, sırf bu yüzden altta olduğunu ve o geceyi açıkça anlatabilirdim.
banklardan birine oturup etrafa bakındım. kimse yoktu. hava deli gibi soğuktu ve neredeyse kar yağacaktı. yıl başı geliyordu.
bir yıl daha bu şekilde bitecekti. yeni yıla nasıl girersek öyle geçermiş derler. ben muhtemelen bizimkiler salonda kutlarken bir kenarda ağlıyor olacağım. bu yüzden bunu umursamıyordum.
bir elin omzuma dokunduğunu hissettiğimde dönüp ona baktım. seungmin gelmişti. "hava çok soğuk sung. hadi içeri geçelim ve içeride konuşalım. hastalanacaksın."
burada kalmak istiyordum ama inat edip burada benimle oturmaya kalkacağını biliyordum. bu yüzden ayaklandım ve koluma girdi. "minho hyungtan hoşlanıyorsun, değil mi?"
şaşkınlıkla ona baktım. nereden çıkmıştı bu? nasıl anlamıştı kim? daha içimdeki hisleri tek birine söylememiştim. "bakma bana öyle şaşkın sincap gibi. ona kızarken bile sanki hislerini söylüyormuşsun gibi duruyor."
bakışlarımı kaçırdım. hakkımda böyle konuşması ve düşünmesi beni kırıyordu. okulda çoğu erkekle yatmış olabilirdim ama yarısı kadar falan değildi. sadece bana gelen istekleri reddetmemiştim çünkü bekar biriydim. birine bağlı değildim.
ama şimdi kalbim minho'ya bağlıymış gibi hissediyordum ve bu yüzden kimsenin aramasına geri dönmüyordum. "bir de kırılmışsın sen. bu yüzden o kadar kızdın bir anda, değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i bet you
Fanfictionbir iddianın jisung'un kaderini tamamen değiştireceğini kim tahmin edebilirdi ki? • kitap tamamen yetiskin icerik ile basliyor, hosunuza gitmiyorsa baslamayin<3 28.06.21