bi bolumde iki ayri olay ve uzun bi bolum yazmisim masallah
•
"ji, uyan hadi. kihyun geldi." gözlerimi yavaşça aralarken kendi yatağımda uzandığımı fark ettim. etrafa bakındım ve odada sadece chan hyungun olduğunu gördüm. "ne oldu hyung?"
"kihyun'a dün aniden rahatsızlandığını ve bayıldığını söyledim. buraya kadar gelmiş, kalk biraz konuş da, daha çok ayıp olmasın çocuğa."
haklıydı. bu yüzden başımı salladım ve yataktan kalkıp üzerime bir kazak ve tişört geçirdim. saçlarımı düzeltirken boynumdaki birkaç ufak izi fark ettim. aynı şekilde boynumda tırnak izleriyle kaplıydı. alt dudağımı ısırıp kendi kendime güldüm.
kırmızılıkları kapasam da tırnak izleri duruyordu ve umarım çok belli olmazdı. odadan çıkıp içeri girdim. kihyun çekingen bir tavırla ellerini önünde birleştirmiş, sessizce oturuyordu. "bir şeyler içmek ister misin? kahve yapayım hemen."
"hayır, teşekkürler. jisung ile konuşup nasıl olduğunu görsem yeterli." doğru, hastaydım ben. tabi ya, hasta olduğum için görmeye gelmişti. saçlarımı biraz daha dağıttım ve elimle başımı ovuyormuş gibi yaparak yavaş adımlarla salona yöneldim. içeri girdiğim anda beni fark eden kihyun hemen ayaklanıp yanıma geldi. "jisung, iyisin değil mi? kendini iyi hissetmiyorsan dinlen. senin için filiz çorbası getirdim."
bir elini yanağıma koyup okşamıştı. bu hareketine karşı hafifçe gülümsedim. kihyun gerçekten çok düşünceliydi. chan hyungun attığı ufak yalanı yemişti.
"sorun yok. şu an daha iyiyim çünkü seni gördüm. üstelik benim için filiz çorbası yapmışsın. şimdiden kendimi daha iyi hissediyorum." sevinmiş bir şekilde bana sarıldı. boynuma bir öpücük kondurdu.
minho'nun bakışlarını üzerimde hissediyordum. Ona baktığımda göz devirerek bakışlarını dışarı çevirdi. kihyun'u mutfağa götürdüm ve masanın yanındaki sandalyeye oturttum. bende çaprazına oturdum. "dün gelemediğim için gerçekten çok üzgünüm. ben tam hazırlandım ve evden çıkıyordum ama bir anda bir terslik oldu işte. seni hayal kırıklığına uğratmış olmalıyım, sözümü tutamadım."
gülümseyerek elimi tuttu. normalde bunu sorun etmesi ve kavga etmemiz gerekmez miydi? "hayır, sorun değil. sağlık bu, önemli olan senin iyi olman. birlikte katılabileceğimiz bir sürü yemek, parti veya başka bir sürü şey var. şimdi soğumadan çorbanı içmen ve dinlenmen en iyisi."
hafifçe gülümsedim. kihyun gerçekten düşünceli değil, aşırı düşünceliydi. onu asla kolay kolay kıramaz ve incitemezdiniz. kendi kendine karşısındaki insanı haklı çıkartacak bir şey veya sebep bulabiliyordu.
"teşekkür ederim." çorbayı açarken bana tekrar bir gülümseme sundu. ardından çorbayı içtim ve birlikte odaya girdik. beni yatağa yatırmış ve üzerimi güzelce örtmüştü. kendimi şu an cidden hasta gibi hissediyordum.
"bugün gün boyu dinlen ve yataktan çıkma, tamam mı?" onu onayladım ve alnıma ufak bir öpücük kondurdu. bir anda kapı açıldı ve minho içeri girdi. ikimizde ona bakarken yatağına atladı. "ne bakıyorsunuz? burası ortak bir oda ve istediğim zaman gelebilirim."
"hayır, gelmene bir şey demedim. ama jisung hasta, en azından arkadaşına biraz daha anlayışlı davranabilirsin." kihyun sakin bir ses tonuyla minho'ya karşı konuştuğunda yutkunmuştum. minho dışarıdan gelen ve çok tanımadığı insanlardan nefret ederdi. kihyun'dan eksta nefret ediyordu ve buna karşı susmazdı.
"diyemezsin zaten velet. hem yaşça benden küçüksün, hem de şu an benim evimdesin. jisung ile aramızdaki ilişkiyi ya da arkadaş olup olmadığımızı da sen belirleyemezsin." kihyun bu çıkışı beklemediği işin şaşırmıştı. minho doğrulmuş ve ters ters kihyun'a bakmıştı. "ben o anlamda söylememiştim. jisung rahatsız ve uyuyup dinlenmesi gerek. onu benden daha uzun bir süredir tanıyorsun ve dinlenmesine izin verebilirsin."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
i bet you
Fanfictionbir iddianın jisung'un kaderini tamamen değiştireceğini kim tahmin edebilirdi ki? • kitap tamamen yetiskin icerik ile basliyor, hosunuza gitmiyorsa baslamayin<3 28.06.21