♡。゚. 6 ♡ °・

345 36 89
                                    

2020

TW!: İntihar.

Yarı baygın olan, yaşlar süzülen gözleriyle boş ilaç kutularına baktı. Her şey iyi olacak. Midesi bulansa bile, aldığı tüm hapları midesinde tutarak yutkundu. Tüm güzel anılarını düşünürken, gözünün önünden geçmelerine engel olamadı. Boş ve kalbi kadar soğuk olan banyo zemininde, sadece hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. 

Nerede yanlış yapıyorum? Böyle bir hayatım olması için, ne günah işledim Tanrı'm? Ailesi tarafından bile sevilmeyen birini, kim sever ki?

Artık sevilmeyi beklemiyordu zaten. Çok çabalamıştı; görülmek için, duyulmak için , sevilmek için... Bir beklentisi yoktu, bu insanı öldürmez mi zaten? Beklentisiz, her gün aynı güne uyanmak, sanki zaman döngüsünde sıkışıp kalmış gibi, aynı şeyleri hissetmek...

En yakın arkadaşına bile, sırf üzülmesin diye iyi olduğu yalanını söylemek. Karl'ın haberi aldığı zaman yaşanacak olan yüz ifadesini hayal etmeye başladı. Büyük ihtimalle, şokun etkisiyle kahkaha atmaya başlardı. Ama arkasından gelmesini istemiyordu, Karl'ın gerçekten bir geleceği var. 

Okuldaki herkes, onu tanımasa bile öğrencilerden birinin öldüğünü duyunca 1-2 gün şoka girerdi. Tanımadığı insanlar, İnstagram'da hakkında üzgün hikayeler atardı, sempatik görünmeye çalışırdı. Annesi, bir kaç ay arkasından ağlardı, hem belki aklı başına gelir, en azından Lucy'e iyi bir anne olurdu. Bunu düşününce burukça gülümsedi. Göz yaşlarının yeri ıslatmasına izin verdi.

George'un hayatına son vermeye karar verdiği bir gün yoktu. Bir zaman dilimi yoktu. Net bir şey söyleyemezdi ama herkes ölmek için doğmamış mıydı zaten? Hep içinde olduğunu biliyordu. İntihar kaçış değil,reddediştir.

Göz kapaklarının daha da ağırlaşmasıyla gözlerini kapattı. İyi olacağım, biliyorum.

Son hatırladığı şey, tanımadığı insanlar tarafından ambulansa bindirilmesi ve onu bulan, hıçkırarak ağlayan kardeşinin adını sayıklamasıydı.

2021

''Yakalandığımıza gerçekten inanamıyorum! Hepsi senin yüzünden Quackity, sana hızlı ol dememize rağmen koridorda kızlarla flörtleşiyorsun. Üstüne, Karl'la beni de ispiyonluyorsun. Şimdi aptal basketbol maçını izleyeceğiz.'' George, göz devirerek trübündeki koltuğuna biraz daha yerleşti.

Kendisi ve Karl, çoktan okul bahçesindeyken bekledikleri arkadaşları yerine, müdürün gelmesi biraz şaşırtıcı olmuştu. İkisi de birbirlerine bakarak, sinirli bir şekilde okul otobüsüne binmişlerdi. Quackity'e sövmeyi ihmal etmemişlerdi tabi.

''Sizi ispiyonlamasaydım eğer, tek başıma kalacaktım! Sizde insanlık yok zaten, beni yanlız bırakmamak için falan gelmezdiniz.'' Quackity, küsmüş şekilde kollarını göğsünde birleştirdi. Karl sadece, büfeden aldığı Monster'ı yudumluyordu. Sapnap'in sahaya çıkmasını da beklemiyor değildi.

George cevap vermeyerek tribüne göz gezdirdi. Kendisi ve arkadaşları orta sırada otururken, Dream'in tüm arkadaşları en öndeydi. Daha maç başlamamasına rağmen, pembe saçlı kız tezahürat yapıyordu. Fundy'nin de orada olduğunu fark edince, aklına geçen gün ki konuşma geldi. Dream'in neden kendisine bu kadar yakın davrandığını, hala çözebilmiş değildi. Hoş ki, kendisine özel olduğunu da düşünmüyordu. O da arkadaşı gibi, flörtözdü sadece.

''Neyse moral bozmaya gerek yok, hala bu maçı eğlendirici hale getirebiliriz. Ne bileyim sigara falan içeriz, ya da yuhlarız.'' Karl, biten içkiyi yere attı ve ayağıyla metal kutuyu ezdi. Quackity, hala küs bir şekilde otururken, George Karl'ın dediğini onayladı.  

Jealousy,Jealousy! //DreamNotFoundHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin