Seyehat

256 12 5
                                    

"Uyan bücür!"

Kafama yediğim yastıkla ve abimin lanet sesiyle güne başlamak.. Bu gerçekten akla gelebilecek en berbat şeylerden biri. Uyuyormuş gibi yapmaya devam ettim ve ikinci bir yastık darbesiyle yataktan fırladım.

"Ne var neğğğh!?"

"Ne mi var? Ne mi var?! Hadi ama.. Bunu benden çok sen istiyordun. Lanet olası seyehati unuttuğunu söyleme bana!"

Kahretsin! Nasıl unuturum.. İtalya'ya gemi ile seyehat. Gerçekten bunu isteyen tek kişi bendim ve hemen ayağa kalktım. Unuttuğumu çaktırmamak istercesine cevap verdim.

"Tabii ki de unutmadım. Nasıl unuturum saçmalama. Be-ben sadece.. Yani.."
Diyeceğim şeyi düşünüp devam ettim..

"Çık dışarı, hazırlanıcam!"

"Unutmadım-mış. Bal gibi unutmuşsun işte. Hem ben duş alıcam, kapı kapalı olucak, istediğini yaparsın."

Umursamaz tavrıyla içeri daldı.

"Git diğer banyoyu kullan! Burası benim."

"Hadi ama. Ebeveyin banyosunun olduğu odayı alman yeterince haksızlık değilmiş gibi, banyoyu kullanmama da izin vermiyosun. Hem.. Ayşe teyze diğer banyoda temizlik yapıyo, yani dolu."

"Offğğ.. Hızlı ol ama! Kıllarını heryere saçma. Bi de.. Banyoyu kurcalama. Sadece yıkan ve çık."

"Tamam bücür"

Başıma bir öpücük kondurdu ve banyoya girdi. Onu seviyordum ama bazı hareketlerine gıcık oluyor ve gerçekten katlanamıyordum. Dolabımda ne var ne yoksa yatağıma fırlattım. Yatağımın altındaki şeker pembesi-mor bavulu, başucumdaki masaya koydum ve yataktaki elbiseleri tek tek katlayıp bavula yerleştirmeye başladım. Çok geçmeden iğrenç bir ses tonuyla bağırdı abim.

"Bu iğrenç şey de ne?! Ayı postu falan mı! İğrenç. Gerçekten çok iğrenç."

"Bahsettiğin her neyse senden daha iğrenç değil inan. Bi-bi saniye. Çöpü mü karıştırdın sen! Hiçbişey elleme demiştim, lanet olsun!.."

Elimdekileri bırakıp, saniyeler içinde kendimi banyoda buldum. Girmez olaydım. Bu görüntüyü hak edicek ne yaptım ben Allah'ım.. Hızla arkamı döndüm, gözlerimi kapattım ve büyük bir çığlık attım.

"Asıl bu iğrençti! Afedersin. Ben.. Gerçekten. Yani.. Özür dilerim ama inan hayatımın en iğrenç görüntüsüydü -,-' Iyğğhh.."

Abim elinde bir ağda bandıyla ve tamamen çıplak bir haldeydi. Yer yarılsın, içine girıyim, kapansın, üzerine mermer zemin yapılsın, onun üzerine de 10 katlı bina dikilsin istiyordum.

"Def ol! Ben mi dedim gir diye? Ben dedim mi gir diye? Dedim mi ben gir diye?!"
Dışarı çıktım ve kapının arkasından bağırdım

"Bırak onu elinden! Ben mi dedim kurcala diye? Ben dedim mi kurcala diye? Dedim mi ben kurcala diye?!"

Abimi tekrar ettim ve cevap gelmeyince, söylenerek yatağıma geri döndüm. Giyecek herşeyi bavula yerleştirdikten sonra kot şortumu ve omzu açık t-shirt ümü sandalyenin üzerine koydum. Tüm hazırlıklar bitince abim belinde bir havluyla banyodan çıktı. Az önce yaşananlar, sanki hiç yaşanmamış gibi davranıyorduk ikimiz de.

"Abicik çıktı" dedi sevimli bir sesle ve gülümsedi. Sinirim tamamen geçmişti bu tavrıyla. Bir süre ona baktım ve içimden gelen tuhaf sevgi hissiyle boynuna sarıldım.

"Saatler olsun abilerin en yakışıklısı"

Abim biranda kahkahaya boğuldu. Kendini yere attı ve anırırcasına bir süre güldükten sonra yerde bağdaş kurup, havlusunu düzeltti.

"N'oldu?"

"Ne, ne dedin söyle bakıyım tekrar.."

Göz devirerek yineledim "abilerin en yakışıklısı"

"Hayır, hayır.. Ondan önce"

"Saatler olsun"

"Ney olsun ney?!"

"Saatler"

"Yerim seni de saatlerini de bücürüm.. O saatler değil sıhatler."

Sıçtım resmen, saatler nedir?! Harbiden saatler nasıl bişeydir. Yıllarca bu yüzden herkes bana tuhaf bakıyodu demek agsvfdgaf :D

Ciddi tavrımı aldım ve abimi odadan kovduktan sonra dolabın yanına asılı olan bornozumu da alarak banyoya girdim. Suyu sıcak ayarına getirdim. Su yavaşça küveti doldururken odamın kapısını kilitlemek için banyodan çıktım. Odamı kilitleyip banyoya geri döndüm. Banyoda attığım ikinci adımla kendimi yerde bulmam bir oldu. Gitti popo :D Bir süre olayın şokuyla ve acıyla yerimden kalkamasam da geç kalmamak için doğruldum. Suyu kapattım ve vücut şampuanının tamamını küvete boşalttım. Üzerimdekileri hayvanca fırlatıp küvete girdim. Bütün işlemleri hızlıca halledip son kez durulandım ve havluma uzandım.

Odama geçtim, sandalyedeki kıyafetleri üzerime geçirdim ve Amerika'dan kazık yiyip aldığım kovboy şapkamı taktım. Eyelinerla, göz kalemi çektim, şeftali rengi rujumu sürdüm ve oldukça soft bir görüntüyle hazırdım işte!

Bavulumu elime alarak sürüklemeye başladım. Abimin odasının önünde durdum. "Hazırımm, hadi gidelim, gecikicez."

Abim suratında ölü gibi bir ifadeyle ve bomboş bakışlarla odadan çıktı. Telefonunu resmen elinden bıraktı.

"Abicim gelemiyorum ben, seni bırakırım eğlenmene bak, zaten Erva da gelicek, iki genç takılırsınız."

Bu fazla anlayışlı tavrı ve üzgün ifadesi beni mahvetti. Endişeyle sordum
"Neyin var?"

"Ben.. Ben sadece.. Sadece çok yorgunum."

"Beni kandıramazsın canısı, söyle hadi ne oldu?"

"Miray kaza geçirmiş abicim, yanında olmam gerek beni anlıyosun di mi? Durumu gerçekten kötü ve.. Ve yanında olmalıyım ufaklık. Hadi gidelim."

Arabasının kapısını açtı ve beni bindirdi. Ardından tam bir şoför edasıyla kapıyı kapatıp ön koltuğa geçti. Sonunda geminin yanaştığı limana vardık. Arabanın camından Erva'yı görmemle, kapıyı açıp ona koştum. Sıcacık bir kucaklaşmayla hasret giderdik. Abimle vedalaştık ve o son hız sevgilisinin yanına gitti tabii ki.
Vize işlemleri yapmak için sıra beklerken Erva kolumu sıkmaya başladı.

"Dur be kızım, tırmalama sakin"

"Şurdaki çocukları görüyo musun? Galiba bizi kesiyolar.. Nasıllar sence?"

"Fena değiller.. Klasik erkek işte"

"Fena değiller mi? Çok taşlar.. Cennetten inme gibiler kızım ne diyosun."

Onun söylenmesi bitene kadar vize işlemlerini hallettim bile. Sonunda gemiye doğru ilerlemeye başladık. Çok büyük bir gemiydi, tahmin edemeyeceğiniz kadar..

İlk bölüm bu kadar :)) Umarım beğenmişsinizdir.. Elimden geldiğince yazıcam, asıl olay bundan sonra başlıyorr ;)

Tatlı BelaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin