-Sonunda uyandın. Günaydın
Belliki yatağımın yanındaki koltukta oturuyordu. Sesini duyunca aniden sıçrayıp kalktım.
-Sakin ol be yavrum kahvaltını devirecektin. Uyandığına göre artık yiyebiliriz.
Yatagımın kenarına oturdu. Ve bişeyler yapmaya başladı. Burnuma taze domates, peynir kokuları geliyordu.
-Hadi aç ağzını, birşeyler ye ki seni sigarayla ödüllendireyim.
Sanki robot gibiydim, her emrini yerine getiriyordum. Sonra bana sigara içirdi, sonra bana gitar çaldı, şarkı söyledi. Ve sonra my immortal şarkısını açıp benimle dans etti. Ve ben o gün ilk defa uzun süreden sonra mutluydum. Ve sonra oturup cem adrian dinlemeye başladık. Tüm günüm onunla geçiyordu ve çok huzurluydum. Ama bir sorun vardı. Kimdi o:
-Kimsin sen ?
-Siyahının mavisiyim.
-Bilinçaltımdaki hayal ürünü falan değilsin dimi ?
-Tamamıyla gerçeğim Dünya. Bu kadar düşünme. Mutlu degil misin yoksa!
-Neden burdasın ?
-Pekala, sen susmayacaksın madem. 3 ay önce getirildim buraya. İnsanların düşüncelerini okuyabiliyordum. Şizofren olduğumu düşündüler. Ve beni buraya yatırdılar. Sen olmadan önce burda seni aratmıyodum yani heryeri kırıp döküyordum. Ama sonra sen geldin. Sadece sana odaklandım. Sende başka bişey vardı. Resmen aynı şeyleri düşünüyorduk. Seni okurken kendimi görüyordum. Ve sonra bana geldin. Sen benim diğer yarımsın Dünya.
-Yok ben cidden delirdim.
-Hayır! Delirmedin! İkimizinde hiçbirşeyi yok. Biz birbirimiz içiniz.
-Seni bilmem ama evet benim hiçbirşeyim yok siyahtan başka. Şimdi benimle dalga geçmeyi kes ve git başka kızlarla arzunu gider!
-Amacım bu olsa dün bu işi çoktan halletmiştim aptal!
Duyar duymaz tokatı indirmiştim suratına. Elimi aldı öptü ve tekrar yanağına koydu. İstemsiz bir şekilde sarıldım. Huzur vericiydi. Ona, o ismini bile bilmedigim yabancıya aşık olmuştum. O gece beraber uyuduk.
Sabah Ali abi gelip uyandırdı:
-Dünya, kalk kızım bu ne uyku kahvaltını komidine koydum. İlaçlarda içinde. İhtiyacın olursa seslen.
Hemen kalkıp odasına gittim. Defalarca "hey ordamısın" diye seslendim ama yoktu. Yatağını ellerimle yokladım. Boştu. Elime birden bişey geldi. Bu bir müzik çalardı. Zor da olsa açtım. Emre aydın-Hoşcakal çalmaya başladı. Ve o an anladım; mavimin en güzel tonu beni bırakıp gitti. Bağıra bağıra ağladım. O günden sonra hiçbirşey yemedim, içmedim. İlaçlarımı yutmuyodum. Bi haftasonuda annem ve babam gelip aldı beni ordan.
İşte böyle; kör kızın tuhaf aşkı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Sınır Tanımaz
FantasíaKör olmak, hayatın sonu olamaz. O kişi için hayat yeni başlamıştır. Çünkü insan acısıyla tanışana kadar hayatta değildir. Dünya; 17 yaşında kör, alkolik, uyuşturucu bağımlısı, çılgın ve sınır tanımayan bir genç kız ve hayat serüveni..