Bölüm Onsekiz (final)

1.3K 54 25
                                    

Keko oğlanların olduğu mal bir kafede oturmuş yarım saati geçkindir beklediğim Meltem'i hala bekliyordum. Üst üste sayısız defa arasam da hiç birini açmamıştı.

Açelya: Kızım gelmeyecek misin?

Açelya: Kök saldım.

Açelya: Lan Ne zaman geleceksin?

Açelya: Bak bu kafede daha fazla oturursam olay çıkacak.

Açelya: Mal mal bakıyor keko sürüsü.

Meltem: Geldim.

Şükür diye seslice konuştuktan sonra onu gördüm.

Göz göze gelmiştik. Asil ve zarif bir şekilde yürüyerek yanıma geldi. Üzerinde çiçekli siyah bir elbise vardı. Saçlarının uçları hafif dayalıydı.

"Merhaba" diyerek elini uzattı.

"Merhaba yavrum" dedim ve uzattığı elini tuttum.

Karşılıklı oturduktan sonra bana gülümsedi ve:

"Nasıl buldun beni" dedi.

Umursamaz bir tavırla "Aynı" dedim ama canlı daha güzeldi.

Kimsenin karşısında heyecan yapmayan ben bu kızın yanında ellerim buz kesmişti. Gözlerinin içine bakıyordum.

O ise bana çok sıradan bir şekilde bakıyordu. Dünkü adama baktığı gibi değil de daha anlamsızdı bakışları.

Telefonuna bakmaya başladı. Bir şeyler yazıyordu ve gülüyordu. Bu hareketine çok fazla sinirlenmiştim.

Sesli bir şekilde öksürdüm ama hiç dikkatini çekmedi. Daha sert bir şekilde öksürdüm.

"Sen... İyi misin?" dedi.

"Değilim. Benimle konuşmaya geldin ama maşallah kafanı bile kaldıramadın" diyerek bakışlarımı ondan hızlı bir şekilde çektim.

O ise gözlerini devirdi.

Kısa süreli sessizliğimizin ardından o konuştu.

"Beni seviyor musun?" dedi.

" Galiba evet" dedim ama içime sinmeyerek. Çünkü o mesajlaştığım kızla değil de başka biri gibi davranıyordu.

"Çok güzel" dedi ve kötü bir gülüş sergiledi.

İfadesiz bir şekilde ona bakıyordum.

Yavaşça elini yaklaştırdı ve elimi tuttu. Soğuk ellerim onun sıcak elleriyle buluşunca ellerim yumuşamıştı. Yüzüme doğru yaklaştı. Bende onun gibi yaklaştım.

"Ben seni sevmiyorum ama" dedi ve bir anda çekti ellerini. Uzaklaştırdı yüzünü.

"Ne!?" dedim.

"Çok safsın" dedi ve dudağını ısırdı.

"Ne diyorsun kızım Sen?" diyerek bağırdım.

"Sana Şeyda anlatsın. Uğraşamam bir de uzun uzun anlatmakla" dedi.

"Ne alaka Şeyda" dedim.

Topuklu ayakkabısının çıkarttığı tok sesle yanımıza gelen Şeyda yavaşça oturdu yanımıza.

"Sen.." diyebildim.

"Ben Senin sandığın Meltemim aşkım" dedi ve göz kırptı.

"Ne oluyor kızım burada çabuk anlat" diyerek bağırdım ve bir Meltem'e bir de Şeyda'ya bakmaya başladım.

Saçlarını geriye atarak oturduğu pozisyonunu değiştiren Şeyda önümde duran kahveden bir yudum aldı ve sinir bir şekilde gülümsedi.

"Öncelikle Açelya senin beni terk ettiğin gün ben çok fazla ağladım. Ama senin hiç umrunda olmadı. Gittin Sinemle karı kız kestin. Ben ağlarken senin güldüğünü görünce içim buz kesti. Sonra kuzenim Meltem'i aradım" dedi ve Meltem'e baktı. Meltem Şeyda'nın elini tuttu ve öptü.

"Kuzenin mi?" dedim zor zar.

"Evet kuzeniz" dedi Meltem.

Şeyda tekrar söze girdi:

"Bana çok destek oldu. Daha sonra Melteml'e ben bir plan yaptık. Yeni bir hat aldım ve tesadüf eseri gibi sana yazdım. Senin böyle bir mesaja asla düzgünce cevap vermeyeceğini biliyordum. Sen akıldan beni kandırdığını düşünürken biz Meltem'le sana gülüyorduk.

Bu kadar çabuk hoşlanacağını tahmin etmemiştik tabi. Bayağı kolaymışsın be Açelya" dedi ve ikiside sesli bir şekilde güldü.

Ben ellerimi yumruk şeklinde sıkıp konuşmanın sonunu bekliyordum.

"Aslında oyunu daha fazla sürdürmek istiyorduk ama işte sen dün Meltem'i sevgilisi ile görünce mecbur bitirmek zorunda kaldık" dedi.

"Amacın Neydi Şeyda?" dedim.

"Amacım senin bana yaşattıklarını yaşatmaktı. Sevdiğin biri tarafından terk edilmek, kandırılmak nasıl bir şeymiş görmeni istedim" dedi ve sinsi bakışını sergiledi.

"Her şey mi yalandı?" dedim kırgınca.

"Her şey yalandı Açel. Meltem hetero. Serdar diye biri yok. Sen hep benimle konuştun bu zamana kadar" dedi gözümün içine bakarak.

Ayağa kalktım ve gömleğimin kollarını sıvamaya başladım.

"Öyle olsun" dedim.

~~~~

20 DAKİKA SONRA

Ağaçların arasından yürürken kulaklığımı takmış Kendinden Halice Kaçmaktansa Alışırım şarkısını dinliyordum.

Kendimi tutamayıp o iki cadıya dalmıştım. İkisinin saçlarını bir birine dolamış masaya sürtüyordum ki kafalarını, kafenin garsonları bizi ayırmıştı. En sonunda olay fazla büyümeden beni kovmuşlardı.

İki kedi hem ağlıyor hemde gülüyorlardı.

Ben ise ne hissedeceğimi bilmiyordum. Kandırılmak gururuma dokunmuştu. Ama daha önemli olan Kırılmıştım...

Çınar ağacının gölgesine çömelip oturdum ve gözlerimi kapattım. Kendimi şarkının hoş tadına bıraktım.

                    SON

⭐🦋

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 27, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Muzo [GxG] (Yarı Texting) ~Tamamlandı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin