1. Keşke dediğin gibi bana olsaydı.

4.8K 329 367
                                    

İyi okumalar dilerim, yorum yapmayı ve oy vermeyi ihmal etmeyin lütfen. <3
____________________

"Jisung, çabuk hocalara haber ver. Birisi intihar girişiminde bulunup bileklerini kesmiş. Durumu ağırmış."

Jisung, elindeki dosyayla zaten hocasının yanına gidecekken hemşirenin kendisine birden seslenmesiyle anında başını sallayıp koşturdu. Son zamanlarda acil daha bir hareketliydi, bunu akşam eve gidince hissettiği yorgunluk ve ağırlık hissinden dolayı da çok rahat anlıyordu.

Hızlıca hastanenin uzun koridorundan geçip gözü kapalı bulabileceği odaya gitti ve kapıyı aynı hızda tıklatıp içeri girdi. Çok fazla açıklama yapmasına gerek yoktu zaten. Bu hastanede sıkça yaşanan bir durum olduğu için hastanenin hocaları böyle durumlar için yeterince tetikti.

Anında harekete geçtiler. Üç doktor ve bir hemşire ölümle yaşam arasında gidip gelen o hasta için hastanenin kapısına koştu. Tam o anda gelen ambulansla telaş halinde ambulans çalışanları arabadan indi ve sedyeyi aşağı indirdiler.

Onlarla beraber inen sarı saçlı, takım elbiseli bir genç "Hyung!" dedi sedyedeki bedene karşı. Alt dudağı titriyordu. Gözleri doktorlara kayarken yalvarırcasına "Lütfen kurtarın onu." dedi. Hıçkıra hıçkıra ağlarken omuzları sarsılıyor, yüzünden yaşadığı o korku ve panik belli oluyordu. Sedyeye yaklaştı ve o an birbirlerine "Çabuk olun." gibi sözlerde bulunan doktorlarla beraber hastanenin içine koştu.

Çok sevdiği ağabeyini o şekilde kanlar içinde görmek ona iyi gelmiyordu. Bileklerinden akan kanlar kıyafetlerini de kana bulamış, normalde hafifçe soluk olan yüzü şimdi iyice soluklaşmış, aralık dudakları tıpkı teni gibi rengini kaybetmişti. Onu her gördüğünde biraz daha kötüleştiğini zaten anlıyordu ancak bu hayal ettiğinin çok daha ötesindeydi.

"Hyung lütfen ölme." diye fısıldadı onun kanlı elini tutup. Gözlerinden yaşlar boşalıyordu. Daha önce hiç bu kadar çok ağladığını ya da korktuğunu hatırlamıyordu. Bir daha onu göremeyecek olduğu düşüncesi kalbinin sıkışmasına sebep oluyordu.

"Hemen hemen ameliyathaneye alıyoruz." dedi baştaki doktor. Diğerleri sedyeyi içeri alırken o ameliyathanenin girişinde sarı saçlıyı durdurdu. Bu kadar telaşlı bir durumun içinde fazla soğukkanlı duruyordu. Ses tonu ve yüz ifadesi oldukça stabildi. "Hastanın kan grubunu biliyor musunuz?"

"Hayır." dedi Jeongin daha çok ağlayarak. Nasıl bilmezdi? Ağabeyine bir şey olursa kendini asla affetmeyecekti. "Lütfen onu kurtarın. Ne kadar isterseniz veririm."

"Sakin olun, elimizden geleni yapacağız. Lütfen burada bekleyin."

Tekrar ameliyathaneye girip gözden kayboldu doktor.

Genç adam olduğu yere çöktü. Kollarını dizlerine sardı ve gözyaşlarıyla takım elbisesini ıslattı. Bunun olacağını bilememişti. Böyle olacağını düşünmemişti. Bilseydi ağabeyinin yanından o kovsa bile ayrılmazdı ki. Birçok şeyin pişmanlığını yaşıyordu şu an. Aklında bin bir türlü keşke vardı...

Keşke onun daha çok yanında olsaydı. Keşke ağabeyini yalnız bırakmasaydı. Keşke onun gibi cesur olsaydı, bu kadar korkak bir adam olmasaydı.

Yumruk yaptığı ellerini bacaklarına sertçe vurdu. Mahvetmek istiyordu kendini. Ağabeyi orada canıyla uğraşırken kendisi ağlamaktan başka bir şey yapamıyordu. Dudaklarını ısırdı. Kalbinin resmen fiziksel bir şekilde kasıldığını hissediyordu.

O şekilde orada ağlayarak kaç dakika geçtiğinde emin olamasa da ameliyathanenin kapısı tekrar açıldı. Bu sefer dışarı çıkan doktor az önceki doktora göre çok daha gençti. Kahverengi saçları, küçük gözleri, beyaz teni ve hafif şiş yanaklarıyla bir sincabı andırıyordu.

Who are you? | Minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin