18. Ben hiç çocuk olmadım ki.

1.1K 187 70
                                    

Aradan geçen iki saatin sonunda hava iyice karardı. Çalışma saati biten çalışanlar rutin haline gelen diğer günlerde olduğu gibi yavaş yavaş şirketi terk ederken hâlâ şirkette bekleyen biri vardı.

Jeongin, arabasında otururken tam anlamıyla düşüncelerinin esiri olmuştu. Ağabeyine gitmeyi istemişti fakat duyduklarından sonra bunu daha sonraya ertelemekten başka bir seçecek yaratamamıştı kendine. Duyduklarının üstüne öylece örtmesi mümkün değildi. Amcasının kendi ismini söylerek telefonu kapatması Jeongin'in aklını karıştıran en büyük şeylerden birisiydi. Bir sevgilisi varsa bunu saklıyor olmasını gerektirecek ne vardı anlamıyordu. Amcası kolay kolay yaptığı şeyleri gizlemez, kimseye bir açıklama yapma zorunluluğu olmadığını net bir şekilde söylerdi. O halde şimdi neden bu kadar çekiniyor ve her şeyi gizliyordu?

Üstelik o kadın için yaptığını söylediği her şey neydi? Ne yapmıştı?

Doğru düzgün bir şey bulmadan gidip bunlarla Minho'nun kafasını doldurmak istemediği için bir süreliğine ona anlatma düşüncesini rafa kaldırdı. Bilmesi gereken çok önemli bir şey olsa ona bunu söylerdi fakat şimdi buna gerek yoktu ki o önemli şeyi bile söyleme taraftarı değildi aslında. Farkında olmadan o da kendince Minho'yu fazla hassas görmeye başlamıştı. Ağabeyinin aslında ne kadar güçlü olduğundan bihaberdi.

Çalan telefonuyla aceleyle telefonuna baktı ve hızla "Evet?" diyerek aramayı yanıtlandırdı. Arayan asistanıydı.

"Efendim, Bay Jungnam az önce odasından çıktı. Sizi sordu, ona acele bir işinizin olduğunu bu yüzden daha öncesinde çıktığınızı söyledim."

"Tamamdır, teşekkürler."

Telefonu kapattı Jeongin. Her şeye rağmen bugün amcasını gözden kaçırmamak için alabildiği tüm önlemi almıştı. Mingi'nin yardımıyla arabasını bile değiştirmişti. Onu takip ederken şüphe çekmek istemiyordu.

Gözleri şirketin kapısını dikkatli bir şekilde süzerken birkaç dakika sonunda amcası kapıda belirdi. Çalışanlar arabayı kapının önüne getirip arabayı orada Jungnam'a teslim ederken Jeongin onun yüzündeki sert ifadenin anlamsızlığına gözlerini devirdi. Son zamanlarda amcasına karşı olan bakış açısı bir hayli değişmiş, gözünde iyice itici bir hâl almaya başlamıştı.

Jungnam arabasına bindi ve saniyeler içinde şirketten çıktı. Bu sırada hızlı bir şekilde kontağı çeviren Jeongin, amcasını taklit edercesine şirketten dışarı sürdü.

Ona çok yakın olmayacaktı ama arayı çok açmayı da düşünmüyordu. Jungnam'la beraber gaza yüklendi.

Direkt olarak çıktıkları yolda arabaları geçip ilerlerken sarı saçlı, bu yolculuğun nerede son bulacağını merak etmiyor değildi. İçinde yoğun bir adrenalin hissi vardı. Amcasının arkasından gizli gizli ilk iş çevirişiydi bu.

Telefonu çaldı. Göz ucuyla ona baksa da telefonu şimdi açma gereği duymadı. Annesiyle sonra da konuşabilirdi.

Titreyen elleri direksiyonu daha sıkı kavrayıp amcasının döndüğü ara sokağa döndü. Aralarındaki mesafe biraz açılmıştı ve bunu kapatmak adına daha hızlı olması gerekiyordu. Normalde hızları arasında pek fark yoktu ancak Jeongin onun, takip edildiğini hissetmesini istemediği için bu takip bu kadar zor oluyordu.

Telefonu bir kez daha çaldı. "Anne bekle biraz." diye mırıldandı Jeongin.

Yeni çıkan bir sokakla oraya döndü. Bu takip bir süre daha bu şekilde devam ederken sarı saçlı adamın gözüne trafik ışıkları takıldı. Şu anda olabilecek en kötü şeydi bu. Yakalanmaması gerekiyordu.

Who are you? | Minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin