21. Çünkü sen her zaman kötü bir çocuk oldun.

1K 186 89
                                    

"Minho, sakin ol. İyidir Jeongin. Endişelenme bu kadar." dedi Jisung.

Hızla arabadan inen adamın kolunu tutup onu biraz da olsa sakinleştirmeye çalıştı. Minho'nun kendisine sarılmasından sonra, daha ne olduğunu anlayamadan çalan telefon yüzünden şimdi buradalardı. Jisung en azından Minho'yla arasındaki bağı doğru düzgün anlamak isterdi fakat konuşmaları için fırsatları olmamıştı. 

Minho, Jisung'a cevap vermeyi reddederek onunla beraber hastanenin girişine doğru koşarcasına adımladı ve hastanenin önündeki kalabalığa baktı. Birçok haber kanalı ve magazinciler çoktan hastanenin girişinde mesken tutmuştu. Minho, istemsizce onların ciddi olup olmadıklarını sorguladı. Adam içeride canıyla uğraşırken tek dertleri gerçekten haber yapmak mıydı? Bu kadar mı önemliydi bu?

"Nasıl geçeceğiz oradan?" diye mırıldandı mavi saçlı. Kendince Minho da o aileye mensup olduğu için onun habercilerin dikkatini çekeceğini düşündü. "Arka kapıyı kullanalım mı?"

"Gerek yok, beni tanıyacaklarını sanmıyorum." dedi Minho. Ne de olsa onun rolü hep sahnenin arkasındaydı. Zenginlik dolu hayatında hiçbir etkisi olduğunu düşünmüyordu. Holding çalışanlarından başka kimse kendisini tanımazdı ki onların tanıdığı kişi de aslında Minho değil, Lee Know'du. 

Lucas, Jungnam'dan çok fazla olmasa da çekinirdi. Minho elinden gelse onunla yüz yüze bile gelmezdi. Hem onu sevmiyor hem de onu gördüğü zaman öldüğünü sandığı tüm hisleri tekrar canlanıyordu. Bir nevi korkuyordu ondan. Kendini tekrar o küçük Minho kadar savunmasız hissediyordu. Geçmesi için çabaladığı tüm hisleri geçmiyor aksine sanki üzerine daha çok yapışıyordu.

Minho bir şekilde aslında hep Lee Know'a hayranlık duyduğu gerçeğini kabullenmekten çekinmezdi çünkü o gerçek anlamda Jungnam'ı öldürebilecek olan tek kişiydi.

Kahverengi saçlı, Jungnam'ın Lee Know'dan korktuğunu biliyordu. Bir keresinde gözlerini açtığında kendisini babasının boğazını sıkarken bulmuştu. Jungnam'ın kızarmış yüzünün, o panikli halinin ve Lee Know'a durması için yalvaran sesinin ne kadar hoşuna gittiğini daha o an fark etmişti. Fakat gevşeyen elleri yüzünden ne olduğunu anlayan Jungnam Minho'nun ellerinden kurtulmuş ve ona orada sert bir tokat atmıştı... Minho o günü unutamıyordu. Tokat yediği için değildi bu... Yapmak istediği şeyi Lee Know'un yaptığını gördüğü içindi.

Minho gerçekten babasının ölmesi, elinden aldığı her şeyin bedelini ödemesi için elinden gelen ne varsa yapardı. Bunu istediği için de kendisine hiç kızmıyordu. Bir canavar değildi o. Sadece babası tarafından birçok kez öldürüldüğü için bir kere de onun ölmesini istiyor, acı çeken değil de çektiren olmak istiyordu.

Koluna nazik bir şekilde dokunan Jisung'la kendine gelip ona döndü yavaşça.

"Minho, iyi misin? Neden durdun?"

"İyiyim." dedi Minho. Belli belli belirsiz gülümsedi. "Gidelim, hadi."

Jisung'un onaylaması ile tüm magazincilerin arasından kolayca geçip gitti ikili. Jeongin'in odasının yerini öğrenmeleri gerekiyordu. Jisung'un bu hastanede doktor olması sebebiyle bu o kadar da zor olmadı.

Sakin kalmaya çalışarak asansöre doğru yürüdüler. Minho nedenini anlamadığı bir şekilde fazlasıyla gergin hissediyordu.

Mavi saçlı, yanındaki adamın birden garipleşen haline bir anlam veremese de sesini çıkarmadan asansörün düğmesine bastı. Bir ses duyuldu. Çok geçmeden aşağı inen asansör durdu ve açılan kapı Minho'ya büyük bir dehşet sundu.

Anında rengi attı Minho'nun. Jungnam şu anda görmek isteyeceği son kişi bile değildi. Yaşlı adamın, Minho'yu görür görmez iğrenmiş gibi bir yüz ifadesi takınması olay çıkacağını zaten belli ediyordu. Jungnam araladığı kalın dudaklarıyla her an bir şey söyleyecek gibi duruyordu ve Minho kendini söylenecek herhangi bir lafa karşı hazır hissetmiyordu. Hiçbir şey duymak istemiyordu.

Who are you? | Minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin