Özür Dile! | Texting ✓

beş

"Çok güzelsin..."

Elimdeki içki bardağını yavaşça kavrayıp, aldı. Kendi bardağıyla birlikte bardağımı dibimizdeki sehpanın üstüne koydu ve yavaşça bana doğru eğilmeye başladı. Niyetini anladığımda gülümseyip ondan hızlı davrandım. Ellerimle yüzünü kavrayıp dudaklarımı dudaklarına bastırdım.

Holding de odama geldiğinde yaşanan o anlar aklıma bir bir dolarken kadınlığımın sızladığını hissetmiştim. Odama gelişi ve başta öylesine sohbet edişimize bir anda önümdeki dosyaları bana anlatmak için yanıma eğildiğinde aramızda oluşan yakınlık eşlik etmişti. Cinsel hayatım "öylesine" kişilerden oluşmazdı genelde. Sadece bazı anlar ve o bazı anlara eşlik eden bazı kişiler olurdu. Seksten anlayan ve bir kadına nasıl yaklaşmasını bilen erkekler...

"Direkt sıcaklığında yer edinesim var, Safir..." dudaklarımızı ayırıp mırıldanışıyla içim heyecandan titredi.

Elimi ensesine attım ve çoktan kapatmış olduğum gözlerimi araladım. Göktuğ'un iyiden iyiye koyulaşmış olan kahveleri nefes alışverişimi daha da hızlandırdığında bu işi ilk defa yapıyormuş gibi verdiğim amatör tepkilere içten içe lanet etmiştim.

"Senin evin, bizim zamanımız..." dudağının kenarına saniyelik bastırdım dudaklarımı ve geri çekildim. "İstediğin her pozisyonu deneriz. Buradayım, kaçtığım yok."

Dudaklarına bakarak kurduğum cümlelerle tekrar dudaklarımızı birleştirdi. Sırtım koltuğun zeminiyle buluştuğunda eli çoktan iş yemeği için giyindiğim siyah elbisenin eteklerini bulmuştu bile.

Kendi sözlerinin aksine içimi direkt doldurmaktansa bir yandan içime işlemek ister gibi beni öpüyor bir yandan ise iç çamaşırımı çıkarmakla uğraşıyordu. En son amacına ulaştığında dudaklarımızı ayırdı. Önce elbisemin açıkta bıraktığı göğüslerime öpücükler kondurdu, sonra ise daha aşağıya inerek bacaklarıma kadar sıyırmış olduğu iç çamaşırımın benimle olan iletişimini tamamiyle kesti.

Çamaşırın yere düşüş sesiyle eş zamanlı olarak eteğimi kaldırıp başını kadınlığıma hizalamıştı. Saniler içerisinde dilini vajinamda hissettiğimde derin derin soluklar alıp vermeye başladım.

Tıpkı iki gün önce erkekliğini ağzıma aldığım gün Göktuğ nasıl hissettiyse, şu an öyle hissediyordum.

O zaman iş yeri sınırları içerisindeydik ve fazla ses çıkartmamız gerekiyordu. O zamana kıyasla şimdi çok daha rahattık. En azından ben onun gibi inlemelerimi tutmak zorunda kalmayacaktım...

Dil darbelerini hızlandırmaya başladığında bacaklarımı iyice araladım ve onun sırtına sardım. Kendisini oraya bastırmak amaçlı bacaklarımı sıkılaştırdığımda içimde büyüyen volkana inat ellerimi saçlarına sarmadım. Sırf o gün onu emerken bana bunu yapmamak için uzun süre direndiği için şimdi aynısını ona yapmıyordum.

Hareketleri artık orgazm için katlanılmaz bir hâl alırken bir parmağıyla da g noktamı okşaması iyice sona yaklaşmama neden oluyordu. İnlemelerim çoğalmaya başlayınca bacaklarımı daha sıkı bir hâle getirdim, Göktuğ boşalacağımı anlamış olacak ki başını oradan çekti. Ne yaptığını anlamak için ona zevkten kararan gözlerimle baktığımda ister istemez bacaklarım çözülmüştü.

Göktuğ bana doğru geldi ve elini elbisemin yan tarafına attı. Fermuarını çözdüğünde yerimde doğrulup elbiseyi çıkartmasına yardım ettim. Kendi üstündeki gömleği ve pantolunu çıkartmaya başladığında bende bacaklarımı birbirine bastırmaya başlamıştım. Tanrı'm, kasılıyordu!

"Neden asistanlık, Safir? Manken olsaydın ya?"

Üzerini çıkardığı gibi üstüme eğilirken mırıldanır tarzda konuşmasıyla bunu takmadan elimi saçlarının arasına attım. Erkekliğini girişime hizaladığı esnada dudaklarını da boynuma bastırmıştı.

"Sakın nazik olma, Göktuğ."

Şirkette gerçekleştiremediğimiz bir birliktelik vardı ortada. Nasıl seviştiğini tam manasıyla bilmediğim bir adam vardı ortada. Birde karşısındaki adam kendisini bu kadar yükseltmişken "ya tatmin olamazsam?" diyen bir ben vardı ortada...

"Olacağımı kim söyledi ki?"

Dudaklarıyla tenimi kıstırdığı saniye içime gömülmesiyle saçlarına asıldım. Siktir, bunu beklemiyordum!

∞
Uyhum var,
Bir daha uyumayı deneyeceğim...