Pişmanlık Yok

75 11 0
                                    

Bu bölüm bir ara bölüm olup geçmişte yaşanan bir olayı anlatmaktadır. Ana hikayenin akışına bir etkisi yoktur.

Sur Maria'nın Düşüşünden Biraz Sonra

Sur Maria'nın düşüşünün ardından insanlar yavaş yavaş yeraltına tahliye ediliyordu. Ancak zaten karmakarışık olan yeraltı şehrindeki insanlar tamamıyla suça meyilliydi ve oraya yeni gönderilen masum insanlar onların ekmeğine yağ sürecek kurbanlardan ibaretti.

Şehirdeki mafyalar gözünü kırpmadan cinayet işleyebilir ve İnzibat askerlerinin cesetlerini yere sererken bile hâlâ yüzlerindeki psikopat ifadeyi silmeyebilirlerdi. Krallıksa bu konuyu hiç mi hiç umursamıyor olmasına karşın, herhangi bir isyan dalgası oluşmasın diye umursuyor gibi davranıp birkaç tabur İnzibat askeri yollamıştı.

Tabi ki İnzibat askerleri bazı suçluları durdurabilirdi lâkin, eğer karşılarına burada yaşadığını düşündükleri bir Ackerman çıkacak olursa o zaman hepsinin kellesi daha ne olduğunu bile anlamadan uçmuş, geriye sadece kan gölü kalmış olurdu. Bu bilinçle etraftaki onlarca cesedin yanından yürüyen kumral saçlı kız, yanındaki koyu yeşil gözlü ve tamamıyla mahkeme duvarı gibi suratıyla dolanan arkadaşına döndü.

15 yaşlarındaki kızın suratında herhangi bir korku hatta herhangi bir mimik bile görünmüyordu oysaki etraf ceset kaynıyordu. Kız tamamıyla ciddiyetinden ödün vermeden etrafı süzüyor, arada bir önüne düşen kopkoyu siyah saçlarını kulağının arkasına ittiriyordu. İkili yeraltı şehrine ilk defa gelmişti ancak yeşil gözlü olan sanki yıllardır buradaymış gibi rahat bir tavır takınmıştı.

Kumral saçlı kız her ne kadar korkuyor da olsa yanındaki kızın İnzibat'a gelmiş geçmiş bir birincilikle katıldığı bilinciyle ister istemez gevşemişti. Sanki önlerine bir Ackerman çıksa onu yenebileceklerdi.

"Hey Lenia baksana."

Siyah saçlı kız bakışlarını süzdüğü kapkaranlık ucu bucağı görünmeyen sokaktan çekerek yanındaki meslektaşına baktı.

"Sence burada bir Ackerman görecek olursak ne yapacağız?"

Lenia donuk bakışlarıyla kızı süzdü.

"Ya ölürüz ya da öldürürüz. İkincisinin olmasını umarak yolumuza devam edelim."

Lenia bunu söylemesinin ardından kapkaranlık sokağa girip gözden kaybolmuştu. Kumral saçlı kız hemen onun peşinden gidecek oldu ancak adının seslenilmesiyle olduğu yere mıhlanıp kaldı.

"Hey Eva, acilen buraya gelmelisin. İki grup insan birbirine girdi desteğe ihtiyacımız var!"

Kumral saçlı kız hemen ardına dönüp ona baktı.

"Lenia o sokağa tek başına girdi! Acilen onu bulup gelirim!"

"Vakit kaybediyoruz Lenia aramızdaki en güçlü başının çaresine bakabilir!"

Eva ne kadar istemiyor da olsa emirlere karşı gelemedi ve yanındaki arkadaşının onu sokaktan uzaklaştırarak sürüklemesine izin verdi...

Kapkaranlık sokakta bu şehre inat parlayan tek şey 15 yaşındaki koyu siyah saçlı kızın yüzündeki donuk ifadesine karşın merakla bakan yeşil gözleriydi. Genç kız sokaktaki cesetleri bu karanlığa rağmen seçebiliyordu. Bir süredir yeraltına göreve gönderilmişlerdi ve Lenia buraya çok çabuk adapte olmuş gibi görünüyordu. Gözleri burada çocukluktan beri yaşayan insanlar kadar iyi bir şekilde karanlıkta görüyordu.

O kadar çok ceset görmüştü ki, bir bakışta ne olduğunu anlayabilecek kadar kendini geliştirmeyi başarmıştı. Ekibindeki diğer insanlar onun gibi değildi. Hâlâ cesetler hakkında pek bir şey kavramayı becerememişlerdi dolayısıyla, ileride tam anlamıyla bir İnzibat olduklarında cinayet davalarında ne yapacaklarını bilemiyorlardı.

TiranHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin