O Gün

148 11 3
                                    

Titana Saldırı hakkında bir fikriniz yoksa bu bölümün tamamını okumanız gerekmektedir. Olaylara hakim okuyucular bölümün altındaki yazar notundan itibaren okumaya başlayabilirler. Bölüm serinin ilk bölümüdür ve Sur Maria'nın düşüşü aynen anlatılmaktadır.


"O gün insanoğlu hatırlamıştı devlerin boyunduruğu altında duydukları korku ve kafesteki kuşlar gibi yaşamanın verdiği aşağılanmayı."


Üç küçük çocuk ve tüm Sur Maria halkı karşılarında duran devasa titana dehşet içinde göz gezdiriyorlardı.

"Mümkün değil." dedi aralarındaki en zeki çocuk.

"O sur 50 metre yüksekliğinde!"

"Bu onlardan biri.."

"Bu bir dev!

Devasa dev iyice gerileyerek 50 metre yüksekliğindeki sur girişine tekmesini savurduğunda giriş yakınındaki insanlar etrafa dağılmıştı. Devin tekmesi o kadar güçlüydü ki, sur girişinin binlerce metre ilerisindeki evler yıkılmış, insanlar havaya savrulmuştu. Evlerden ve surlardan kopan moloz parçaları altında ezilen insanlar, paramparça olan evler ve can haliyle kaçışan insanların attığı nidalarla arbede sesleri birbirini bir bütün gibi kapsamıştı.

Devasa dev bir süre sonra gözden kaybolduğunda sarışın çocuk "Surda bir delik açıldı." diyebildi. O kadar korkmuştu ki, yanındaki iki arkadaşı ayakta dururken onun ayağa kalkmaya mecali bile yoktu. Kısa bir sürenin ardından delikten içeri giren 10, 7 ve 3 metrelik devlerin görünmesiyle halk çil yavrusu gibi dağılmaya ve canlarını kurtarmaya çalışıyordu.

"İçeri girdiler!"

"DEVLER İÇERİ GİRDİLER!"

Sarışın çocuk "Bizim de.." sözünü tamamlayamadan "Eren!" diye bağırdı. Kahverengi saçlı çocuk yemyeşil gözlerinde her zaman olan özgüveni bir kenara bırakıp hayatında belki de ilk defa korkuyla tam karşısına bakıyordu.

"Evim o tarafta. Annem..."

Yeşil gözlerindeki hüznün sebebi belliydi. Sabah annesiyle tartışmış ve ona haksızlık ederek evden kaçmıştı. Şimdiyse annesinin hâlâ hayatta olup olmadığı bile belli değildi. Siyah saçlı kız, kahverengi saçlı çocuğun ardından fırlayarak onu takip etmeye başlasa da mavi gözlü çocuk endişeyle onları izlemekle yetindi.

"MİKASA!"

Eli havada kaldı. Ardından hüzünle avuçlarını sıktı. "Her şey bitti." dedi güç bela.

"Bu şehrin işi bitti. Devler her yeri yakıp yıkacak!"

Eren ve Mikasa halkın koştuğu yönün tam tersinde insanları ite kaka evlerine koşuyorlardı. Yol boyunca moloz altında kalan yavrularının yanında acı içinde ağlayan anneler, çocuklarını kurtarmak için sırtlayan babalar ve ölü bedenleri can haliyle çiğneyen insanlar gördü yeşil gözlü çocuk. Üzülmeye vakit bile bulamadan sadece evine koşuyordu yanındaki kızla. Eğer annesi hayattaysa ve babası gittiği şehir dışı gezisinden sağ salim dönebilirse her şey yoluna girebilir gibi hissetmişti. "Evime bir şey olmuş olamaz!" diye geçirdi içinden.

"Şu köşeyi döndüğümde evim her zamanki gibi karşımda olacak."

Hızla koşarlarken köşeyi döndükleri anda ikisi de bir an korkuyla yavaşladı ama sinirle tekrar hızlandılar. Evleri yıkılmıştı.

"ANNE!"

Eren, Mkasa arkasında kalana kadar hızla koşup eve ondan önce vardı. 

"ANNE!"

TiranHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin