Uzun süredir yollarda olduğumuzun farkındayım ama saat kaç ya da kac saattir yoldayız bilmiyordum. Uyumayalı uzun süre olduğundan yol boyu gözümü açık tutmaya çalışmış ama bazen başarılı olamamıştım. Arkamdaki adam ise gözünü bile kirpmiyordu. Göremiyordum ama hissediyordum. Ne zaman uyuklamamdan kalksam bedeni hareketleniyordu.
"Çok yoruldum . Ne zamana varırız ? Sesimden bile halsizliğim belli oluyordu.
" 10 dakikaya varırız. Uyumaya devam et" dedi ifadesiz sesiyle. " Rahat uyuyamıyorum sırtım ağrıdı kaç saattir." dememle bedenimi ona yapışık bulmam bir oldu. Beni göğsüne yaslamisti. Çok iyi gelmişti . Boşuna deminden beri ağrı çekmişim."Centilmen diyemem ama sende de varmış az miktarda kibarlık denen şeyden şaşırttın beni " dedim mayışmış sesimle. Kafamı daha fazla arkaya atarak onun boynuna doğru sokuldum iyice. Bu adam ne kokuyordu böyle. Okyanus kokusu gibi insanı rahatlatıyor.
" Bu boş konuşmalarını şuursuzluğuna veriyorum. Kapat gözlerini."demesiyle gözlerim emir almış gibi kapandı ve derin uykuya geçiş yaptım.Uykuyla uyanıklık arasında birinin beni taşıdığını hissediyordum ama bir türlü gözümü açamıyordum. Kokusundan beni taşıyanın Attila olduğunu anladığım için de kendimi uyanmak için zorlamamistim. Kafamı boynuna daha da yaklaştırarak burnumu yerleştirdim. Bunu yapmamamla adımları yavaşlar gibi olsada derin bir nefes çekip devam etmişti. Kucağında ben varken kapıyı çalınca ilk önce adım sesleri ve sonra da kapı açılma sesiyle kapı açılmıştı.
"Beyim ! Hoşgelmişsin. " Bana baktığını hissederken " Kimdir bu kadın ? Yoksa?" diyerek susarken " Saçma sapan konuşma Hanife . Bu yaştan sonra kız kaçıracak değilim. Çekil önümden kız uyanacak" diyerek karşılık vermişti.Koridor gibi biyerden ilerlerken bir kapıdan içeri girmiştik. Aslında uyanmış bile sayilirdim ama o beni taşısın istedim yürümeye halim yoktu açıkçası. Beni kendi odasına getirdiğini kendine has kokusundan anlamıştım. Yumuşak yüzeyi hissederken sonunda yatağa yatırılmıştım. Beni bıraktıktan sonra hemen çekilmemiş bir süre yüzümü izlemişti. Bu sırada ben de gözümü hala kapalı tutmaya çalışıyorum. Biri seni izlerken bu çok daha zordu.
" İyi uykular Balkız"
Sesini duymamla az kalsın gözümü açıyordum. Bu adam bana niye hâlâ Balkız diyor. Benzettiğii birinin ismi mi acaba. Kendi kendime sorgularken gözlerimin kapandığını bile hissetmemiştim.
~
Kulağıma gelen kuş sesleriyle bir an nerede olduğumu kavrayamamistim. Gözlerimi açınca eski tip asma tavanlarla bakıştım bir süre. Tamamen uyanmış hissedince oturur hale gelebildim. Oda çok sadeydi. Erkek odası olduğu çok barizdi çünkü bir tane bile tarak krem yada toka bile yoktu.
"Acaba evli değil mi? Aman zaten onunla kim evlensin öküz." Biraz fazla sesli konuştuğumu farkedince acaba duydular mi diye bir süre etrafı dinledim. Göt korkusu insana herşeyi yaptırır.
Kapı sesiyle başımı çevirmis ve gel demiştim. İçeriye büyük ihtimalle dün bize kapıyı açan kadın gelmişti." Ooo uyanmışsın kızım. Hadi hadi içeriye gel de kahvaltını et bir an önce. Uzun yoldan geldiniz açsındir. Beyim seni bekler çabuk olasın " diyerek ben daha ağzımı açmadan gitmişti. Az bir konuşaydım be ablam.Neyse beyimizi bekletmeyelim diyip odadan çıkmıştım.
Ev eski tip evlerdendi. Ama belli zevkli biri döşemişti eşyaları. Bu adam bu kadar zenginse ne yapıyordu akşamın bir vakti ormanlık alanda. İlk başta oduncu falan diye düşünmüştüm öyle görünce. Ama bizim öküz bey çıktı iyimi.
"Gel buraya" sesinin geldiği yöne doğru ilerledim ve kuş sütü eksik masanın en başında oturan Attila görüş açıma girdi.
"Gelirim valla. Çok açım dünden beri hiçbir şey ağzıma sokmadim." deyip onun hemen yanındaki boş sandalyeye oturdum. Bana sanki tuhaf birşeye bakar gibi bakıyordu. "Daha önce aç kadın görmedin mi ?" Bir süre daha bakıp sonra kendi yemeğine dönmüştü. " Senin kadar iştahlısını görmedim." Uzun süre cevap vermeyince bir an neye cevap verdiğini unuttum."Kibarlık yapacak durumda değilim. Ayrıca ben hep istahliyim görünüşüme aldanma masraflı bir misafirim yani ." Beni baştan aşağı süzdükten sonra az da olsa kıvrılan dudaklarını görmüştüm."Senin yemenle batacak değilim." deyip yemeğine devam etmişti. Ben de bir süre sonra doyup arkama yaslandım. Kafami kaldırınca onun da beni arkasına yaşlanmış izlediğinin farkına vardım. Nasıl açsam hiç farketmemistim.
"Merak etme çok uzun süre kalmicam yanında hatta bugün bi çevreyi görsem iyi olur belki eve dönüş için bir yolunu bulurum." Sakince benim konuşmamı dinlemişti ama hâlâ dediklerime cevap vermemişti. Söylediklerim pek hoşuna gitmiş durmuyordu.
"Madem nerede olduğunu bile bilmiyorsun nasıl başının çaresine bakacaksın." Bunu ben de bir bilsem çok iyi olurdu çünkü ne cevap vereceğimi bilmiyordum. " Okumam yazmam var hallederim bir şekilde . Hem başka bir şansım mı var sanki ?"deyip ters ters bakmaya devam ettim. Yapacak bir şey vardı da ben mi bilmiyordum?
"Burada kal bir süre." Dedikleriyle şaşırmıştım. Benden pek hazetmis görünmüyordu. Fazla mi önyargılıyim acaba?
"Yok olmaz öyle. Kendimi yük gibi hissederim. Anladım.yardimci olmak istiyorsun ama sığıntı gibi evinde kalmak istemem.""Sana bedavadan kal diyen olmadı. Hayır kurumu işletmiyorum. Oğluma bakacak birini arıyordum zaten uzun zamandır. " Bu adamın oğlumu vardı şimdi. Karısı neredeydi ozmn niye kahvaltıda değil? "Bilmiyorum , yani olabilir aslinda ama oğlun beni severmi ki ? Ya istemezse ? "
" Ali sessiz sakin bir çocuk. Zorluk çekmezsin merak etme. " Deyip ayaklanmıştı." Kabul ediyorsan odan hazırlanacak. Koridorun sağında kalırsın Hanife hanım sana gösterir. " Bana en son ne diyorsun gibi bakış atmıştı. " Olur yani benim için de uygun. " En azından kalıcak yerim olurdu. Bu fırsatı değerlendirmem lazımdı.
"O halde anlaştık. Görevini ihmal etmeyeceğine inanmak istiyorum. Gözüm üzerinde . " Diyip son kere yüzüme bakıp odadan çıkmıştı. Masada tek başıma napicaktim. En iyisi Ali beyimizi bulmak yoksa sıkıntıdan ölürdüm burda.
Yavaşça merdivenlerden çıkmaya başladım. Ali'nin odası olduğunu tahmin ettiğim odaya doğru ilerledim. Demin kahvaltıya gelirken önünden geçmiştim . Bana çocuk odası gibi görünmüştü. Umarım doğrudur yoksa milletin evini karıştırmak en son isteyeceğim şey şuan. Kapıyı yavaşça araladim ve kafamı uzattım. Ali yatakta uyuyan çocuk olmalıydı. Yüzüne iyice baktığımda babasının kopyasıydı adeta.
"Ali.. Ali hadi uyan bakalım." Küçük çocuk ilk önce tepki vermesede bir süre sonra gözlerini açmıştı. Bana beni tanımaya çalışır gözlerle bakıyordu. "Merhaba küçük bey."dedim sakin sesimle. Bir süre yine konuşmadı. Uzun uzun bana baktı.
"Sen kimsin ? Ben seni tanımiyorum." "Haklısın henüz tanışmadık seninle. Benim adım Rahel ve buraya seninle ilgilenmek için geldim biliyor musun taa nerelerden. Artık hep birlikteyiz bana arkadaş olursun değil mi?" Dediklerimi düşündüğünü görüyordum. Sonunda karar vermiş olacak ki " Olurum. Zaten benim de hiç arkadaşım yok. Arkadaşlar ne yaparlar ?"O an içimi bir hüzün kapladi sanki. Ali'nin yaşı tam oyun yasiydi. Nasıl arkadaşı olmazdı?
"İlk önce yataktan kalkıyoruz Ali bey sonra sana herşeyi uygulamalı gostericem tamam mı ? Hadi kalk bakalım kahvaltıya marş."
Ali dediğimi hemen yapıp hızlıca yataktan kalkmıştı. Gözlerindeki merakı görüyordum. Umarım beni seversin Ali çünkü ben seni şimdiden sevdim küçük adam .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEVR-İ ZAMAN
General FictionAyrı dünyalarda birbirinden habersiz yaşayan iki insanın kaderi birbiriyle çarpışırsa ... Bazı sonlar en başınan bellidir ama bazıları vardır ki sonunu tahmin etmenin imkanı yoktur. İnsan kaderine karşı çıkabilir miydi ?