Merhaba öncelikle bu benim ilk kitabım. Elimden geldiğince iyi yazmaya , hata yapmamaya çalışıyorum . Okuduğunuz için çok teşekkürler.
~Derinden gelen seslerle yavas yavaş kendime gelmeye başladığimi anlamıştım. Kafamin içi ve bedenim adeta üzerimden ordu geçmiş gibi ağrıyordu. Gözlerimi açmaya çalıştım ama bulanık görüntü bir türlü duzelmiyordu. Bi süre sonra düzeldi ve masmavi gökyüzü ile karşılaştım. En son ne olmuştu ? Neredeydim ben ?
Ayağa kalmaya çalıştım ama bacaklarım sanki felçli gibiydi. Hissetmesem korkardim ama en azından kipirdatabiliyordum. Bu da bir şeydi. Şimdi önemli olan nerede olduğumu bulmaktı ama ne telefonum ne başka birsey vardı yanımda.
Etrafa iyice baktığımda adeta hayran kalmıştım. Ne kadar güzel bir orman burasi böyle. Tertemiz havası , huzurluydu... Orman beni rahatlatırdi.Belki de bu yüzden panik değilim şuan . Normal biri olsaydı muhtemelen delirirdi bu vaziyette.
"Heey! Kimse yok mu?" diye bağırdım. Bi süre etrafı dinlesem de cevap falan alamadım. " Bir kerede bir işim rast gitsin bak bir kere ..." söylenerek bir daha ayağa kalkmaya çalıştım ama nafile. " Allah'ım burda aç kurtlara meze olucam . Heeeeey! "
Bir süre bağırmaya devam ettim ama sonuç değişmeyince ben de enerjimi korumaya karar verdim. Sonuçta yanımda ne yemek var ne de su. Su işini halletsem de yemek işi beni baya bir zorlardı. Yarına belki bacağım daha iyi olursa yoluma bakardım. Havanin kararmaya başlaması ile hafiften urkmeye başlamıştım. Ama bulunduğum yer iyiydi. Yıkılan dev bir ağacın yanındaydım. Az da olsa güvende hissediyordum ama umarım herhangi bir hayvanla karsilasmazdim. "Bu hayvan fobim benim başıma bela olmayi ne zaman bırakacak çok merak ediyorum. Benim neyime orman ya!?" diye söylenerek yerime iyice yerleştim ve uyku moduna girmeye çalıştım. Ölürsem de uykuda giderim en azından belki hissetmem acı falan diye düşündüm.
Kulağıma gelen kıpırtı sesiyle sesiyle aniden doğruldum. " Hayır hayır hayır nolur ayı falan olmasın!" Ses çıkartmaya korkarak bulunduğum yerde iyice gizlenmeye çabaladım. Sesler giderek yaklaşıyordu . Yanlış duymuyorsam daha çok ayak sesleriydi gelen ses. "İnsan mi acaba hayvan mi? Şans gül yüzüme tam sırası" Sesleri dinlemeye devam ettim ama sanki herneyse birden yok oldu sesler. " Uçan birşey miydi ki? Noluyoruz ya iyice gizemli olaylar silsilesine bağladım " İyi görebilmek için biraz öne eğilince birden sırtımdan kavranilip yere serilmem bir oldu. Çığlığım tüm ormanda yankilanmisti. Korkudan gözlerimi açamıyordum ama üstümdeki herneyse yüzlerimizin yakın olduğunu nefesini hissedince anlamıştım.
" Kimsin sen!?" Birden duyduğum kalın sesle hem rahatladım hem de merakla gözlerimi açtım. Karşımda gördüğüm yemyeşil gözlerle kalakaldım. Hayatımda gördüğüm en güzel gözlerdi. " Kimsin sen dedim! Cevap ver ! " Gözlerine öyle bir daldım ki sorusuna cevap vermeyi akıl edemedim. "Asıl sen kimsin ya! Tahminen ne zaman üstümden kalkarsın ? 40 kilo kızım ben ezildim burda!" diye çemkirdim . Söylediklerim pek hoşlanmadı sanirim çünkü gözleri beni öldürecekmis gibi bakmaya başlamıştı. Bulduğum ilk ve tek insana bağırmak ne kadar mantıklı bir hareketti tartışılır.
" Ağzından çıkanlara dikkat et aksi takdirde ben ettirmesini bilirim ! Anladın mı beni Balkız?" Bana mı dedi onu ? Beni Balkız diye biri ile mi karıştırdı bu ? " Benim adım Balkız falan değil ayrıca bana emir veremezsin . Kalk artık üzerimden !" cümlem biter bitmez birden üstümden kalkmasıyla rahatlamıştım ki kollarımdan cekistirilmem ile duyduğum acı yüzünden nevrim döndü." Yuuuh !! Bacağım yaralı lan benim napıyorsun ? Bırak beni hemen!"
"Çok konuşma küçük. Bana kim olduğunu anlatana kadar sana rahat yok . Otur şuraya anlatmaya başla. Söylediklerine inanmazsam o ayaklarını bir de ben kırarım. " deyip beni yere adeta fırlattı sağolsun. Her neyse ormanın ortasında bi adamdan medeniyet beklemek zaten biraz abesti. Orman göz dimdik yüzüme bakıyor anlatmamı bekliyordu."Adım Rahel. Buraya nasıl geldim bilmiyorum. Gözümü açtığımda burada yatıyordum . Heryerim yaralı ama onun da nedenini bilmiyorum. İster inan ister inanma ama durum bu." Adam sanki doğru mu yalan mı söylediğimi anlamak ister gibi gözüme bakıyordu ben konuşurken. En sonunda inanmamış olacak ki " Casus musun? Kaçak mısın? Köle misin? Doğruyu söylemediğin müddetçe buradayız küçük! Anladın mi beni !? " Bu adam neyden bahsediyordu? Casus , köle ne alaka şimdi. Köyün delisimi yoksa lütfen olmasın lütfen. Onu izlerken kıyafetleri daha yeni dikkatimi çekiyordu. Yüzüne bakmaktan altlara sıra gelmedi tabi . Neydi bu giydikleri dönem dizisi mi çekiliyor yoksa oyuncu mu bu adam?
" Sana nasıl kendimi inandırabilirim söyler misin? Ayrıca casus köle nerden çıktı şimdi? Normal bir vatandaşım işte. Asıl sen kimsin ? Niye böyle giyindin? " Orman göz sanki çok saçma birşey söylemişim gibi yüzünü buruşturup " Bana bak ! Benimle dalga geçmeyi bırak! Yeterince sinirliyim , beni kiskirtma. Deli numarasıyla beni kandıramazsın küçük bunu aklına kazı. Madem anlatmiyorsun sen istedin. Benimle geliyorsun!"
"Nereye? Şehre mi ? Bence de gidelim zaten dondum burda bu halde ." dediğimde bakışları üstümde gezindi bir süre . Tuhaf tuhaf bakıyordu . " Çok soru soruyorsun. Evime gidiyoruz. Şehir dediğin yeri de bilmiyorum." biraz durakladiktan sonra "Ne bu üstündekiler böyle? Neredensin sen kimlerdensin?"diye sordu.
" Nesi var üstümdekilerin ? Normal kıyafet işte. " Bir süre daha bana bakıp kafasını sinirle sallayıp ayaklandı. " Kalk ayağa yola çıkıyoruz!" "Bu ayakla şurdan şuraya gidemem . Beni taşır mısın rica etsem ? Çok ağır değilimdir. Hı?" deyince Orman göz sanki biraz daha sinirlendi. Bu da herşeye bir sinir bir asabiyet. Erken yaşlanır bu adam. Gerçi yaslansa da karizmasını korur gibime geliyor her türlü gideri var.Birden yerden havalanmamla kendi kendime konuşmama ara verdim. Resmen beni sirtina atmıştı. " Torba mi taşıyorsun insanım ben insan! Bi haber verseydin bari. " diye çemkirince popomda bir acı hissettim. " Sessiz olmazsan o dilini keserim. Seni de burada bırakırım sabaha çıkamazsın. Eve varana kadar o sesini duymiycam!" " Anladım tamam sessiz olucam. Ama popoma bir daha vurursan ben de seninkine vururum söyliyim." dedim. Vücudunun söylediklerimle gerildiğini hissetmiştim. Ardından popoma bu sefer daha sert vurmuştu. Anın garipliği ile şaşırken ben de onunkine bir tane yapıştırmıstim. Birden olduğumuz yerde durdu ve beni omzundan önüne alarak yüzyüze gelmemizi sağladı. Ben ona gerginlikle bakarken " Ne yaptığını sanıyorsun sen ? O poponu sabaha kadar kizartirim o zaman bana vurmak neymis görürsün Balkız."
Ben far görmüş tavşan gibi adama bakakalmistim. Şimdi ne desem olmicak en iyisi uysal takılmaya devam etmek. Benden cevap bekler gözlerle bana bakarken. Ben kafami boynu ile çenesi arasındaki boşluğa koyarak " Tamam vurmam bir daha hadi gidelim artık." dediğimde adamın az da olsa şaşırdığını anlamıştım. Benden böyle birşey beklemiyordu sanırım. Derin bir nefes alarak beni tutan ellerini sıkılaştırdi ve yürümeye başladı. Bir süre sonra kişneme sesiyle başımı bulunduğu yerden kaldırarak sesin geldiği yöne bakmıştım. At mi!? Atla mı gidicektik!? Neredeyim ben Allaha aşkına ya ? Hangi zaman bu elektrik bulunmadı mı , araba yok mu ?" Atla mı gidicez ? " sorumla yüzünü yakınındaki yüzüme çevirdi ve " Yürüyerek gidicegimizi düşünmedin heralde? Sacma sapan sorular sorma bana!." " Ben ata binemem hayvan fobim var korkuyorum." " Senin çocukluklarınla uğraşamam küçük. Çeneni kapatmassan ne olucagini söylemiştim." Mecburen susup kabullenmek zorundaydım. Ata yaklaştıkça Ormangöz'e daha çok sarılmıştım. O da korktuğumu anlayıp kafasını bana eğip bir süre gözlerime bakmıştı. Derim bir nefes alıp ilerlemeye devam etti. Atın yanına geldiğimizde beni yukarı doğru kaldırıp atın üstüne kolayca oturtmuştu. Dev gibi adamın yanında çocuk gibi kalmıştım normaldi. "Sıkı tutun !" Bir süre sonra o da arkama oturmuştu. Arkadamdaki sıcak bedenini hissetmek korkumu bir miktar azaltmıştı. Bana biraz daha yaklaşıp olduğum yerde daha sabit durmamı sağladıktan sonra at yürümeye başlamıştı. Gittikçe hizlaniyordu ve bu hoşuma gitmeye başlamıştı. Tek başıma belki binemezdim ama arkamdaki adam varken korkmuyordum. Adamın güven veren bir aurasi vardı sanki. Belki de gözlerinin yeşiline kendimi fazla kaptırmıştım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEVR-İ ZAMAN
Fiction généraleAyrı dünyalarda birbirinden habersiz yaşayan iki insanın kaderi birbiriyle çarpışırsa ... Bazı sonlar en başınan bellidir ama bazıları vardır ki sonunu tahmin etmenin imkanı yoktur. İnsan kaderine karşı çıkabilir miydi ?