Kulağıma gelen bağırış sesleriyle yavaştan uyanmaya başladığımı anladım. Bu evde huzurlu bir güne başlamak imkansıza yakın bir şey. Ama neyseki insan zamanla kavga gürültüye sağır oluyor çünkü başka türlü hayata devam edemezsin. Adım Rahel.Minyon 1.60 boylarında sarışın ela gözlü bir kızım.Annem ve babam küçüklüğümden beri anlaşamadıkları halde bir türlü bosanamadilar ve uzun süredir toksik bir iliski yaşıyorlar. Yaptıkları tek mantıklı şey benden başka çocuk yapmamış olmalarıdır.
Yataktan kalkıp direk tuvalete gidip yüzümü yıkadım. Üzerime kalın koyu yesil kazağımi ve kot pantolonumu giyip odadan çıktım. Ben çıkana kadar kavgaları bitmiş olacak ki evde ses seda yoktu. Ayaküstü birşeyler atıştırıp hemen evden çıktım . Sabah sabah birine yakalanmak istemiyorum.
Aylardan Kasım . Benim favori aylarimdan biri. Soguk hava bana terapi gibi geliyor . O kadar ki yazın neredeyse hic dışarı çıkmamaya çalışırım beni öyle bunaltır ki. Yolda giderken kendime bir dükkandan kahve alıyorum. Çalıştığım yer saat 8.30 da açılıyor .Bu da demek oluyor ki oyalanacak yarim saatim var.
İşe genellikle yürüyerek gitmeyi tercih ediyorum. Zaten istesemde arabayla gidemem durumumuz o kadar iyi değil. Haftasonlari bir kafede çalışıp harcligimi çıkarıyorum , haftaicleri de okuluma gidiyorum. Tarih bölümü okumasi eglenceli ama cokca araştırma gerektiren bir bölüm o yüzden bazen işi ve okulu ayni anda idare etmem zor oluyor.
Havadan anladığım kadarıyla birazdan yağmur başlayacak. Çok ıslanmadan acele etmem gerek. İyi ki botlarimi giymisim yoksa ayakkabilarim mahvolurdu. Koşa koşa bir durağın altina girebildim sonunda. Yağmur başlamıştı ve gelene kadar az da olsa ıslanmıştım. Neyse ki çok beklemeden otobüse binebildim. Fakirliğin gözü kör olsun gerçekten. İnsan sevmeyen birisi için otobüsler bir cehennemdir.
Kafenin kapısını açıp direk personel odasına gittim . Her zamanki gibi yine ilk ben gelmişim ama birazdan benimki damlar buraya. Murat benim kafede edindiğim tek arkadaşım. Aslında sahip olduğum tek arkadaşım desem daha doğru olur. Eğlenceli ve güvenilir biri olduğu icin bir şekilde ona kanım ısındı ve ne olduğunu anlamadan arkadaş olmuş olduk.
"Selaaam papatyam !" İti an çomağı hazırla demişler. " Şunu yapmayı ne zaman kesiceksin oğlum sen ? Amacın ne ödümle ne alıp veremedigin var !?" dedim ama aslında onun coşkusu bir yandan da hoşuma gidiyordu. " Valla benim enerjim ne zaman biterse o zaman yapmayı keserim bebeğim yani asla . Ödünü kollamaya devam et ayrıca ne bu tip yine tinercilere benzemişsin uykunu ne zaman almayi planlıyorsun tahminen?" " Sanki isteyerek uyumuyoruz herkes senin gibi prenses uykusu çekmiyor işine bak "dedim." Neyse ne patron burda uyandırıyim dikkat et aman" dedi ve benim yalandan kizginligimdan kaçar gibi odadan çıktı. Ben de hemen ardından gidip müşterilerle ilgilenmeye başladım.
Patronum yönünden şanslı mıyım değil miyim anlayamadım . Ahsen hanım orta yaşlı dengesiz olsa da genelde sakin yapılı birisiydi. "Günaydın Rahel, erkencisin yine ? " dedi nötr yüzüyle " Sabah yürüyüş yapıyım dedim Ahsen hanım o yüzden biraz daha erken gelmiş oldum " dedim ben de cevaben. Kafasını sallayıp " Bugün yoğun olucak kafe normal saatinden biraz daha geç çıkabilir misin?" diye sordu. Anlaşılan yine pestilimiz çıkacaktı . Ayrıca niye soruyorsa sanki reddetme gibi bir şansım var. "Tabi kalırım sorun yok . Ben isime döniyim ozaman " dedim ve hemen yanından ayrıldım. Bu kadin beni bi geriyor ne diyeceğini önceden kestiremiyorum.
Uzun ve yorucu bir gün ardından kafeden ayrilabilmistim sonunda . Genelde 11 civarı çıkardım işten ama bugün fazla yoğun olduğu için 12.30 da çıkmıştım. Murat erken çıkmak zorunda kaldığı için birlikte gitmeyecektik bugün.
Sokaklar çok ıssız sayılmazdı zaten. Cumartesi günü İstanbullular genelde dışarda takılırdı sabaha kadar. Bu enerjiyi nereden bulduklarını cok merak ediyorum . Uyuyabilsem kafami gömer uyurdum direk valla .
Eve yaklaştığımi farkedince adımlarım yavaşlamaya başladı. İnsan evine giderken rahatsiz olur mu ? Ben oluyorum. Bir an önce okulu bitirip evden ayrılmam gerekiyor bu iş böyle olmicak belli ki. Kapıyı açıp eve girdiğimde sadece salonun ışığının açık oldugunu farkettim. Belli ki annem yine uyumamisti. "Ben geldim" dedim öylesine. Yüzüme bile bakmadan konusmaya başladı " Sana daha erken gel dediğimizi hatırlıyorum? Bu evde yaşıyorsan kafana göre hareket edemezsin!" Söylediklerini artık duymuyordum bile. İnsan bıkmadan hergun aynı şeyi söyler mi? O söylüyor.Gecistirir gibi sesler çıkarıp direk odama geçtim. Arkamdan hala söylendiğini duyuyordum.
Yatağa yatıp uzun süre sadece tavanı izledim. Düşüncelerim bazen beni boğuyordu. Hayatımın bu kadar başıboş geçiriyor oluşu beni kaygilandiriyordu. Küçükken hayal gücü kuvvetli bir cocuk olduğumu hatırlıyorum. Yildizlara bakarak kendimce hikayeler uydururdum. Büyüdükçe gerçekler karakterimi değiştirmişti. Umursamaz ve inatçı biri haline geldim çünkü böyle olmak zorundaydım.
Birden camdan bir ses gelmesiyle kafami birden o tarafa çevirdim. Pencereme her zamanki misafirim konmuştu . " Merhaba küçük şey , yine niye geldin ? Aç mısın? " diyerek avucuma aldim yavaşça. Bazen o kadar anlamlı bakıyordu ki beni anladığını düşünüyordum. " Sen beni istediğin zaman buluyorsun da ben seni nasıl bulucam söyle bakalım? Bazen gelmiyorsun özlüyorum" dedim gülümseyerek. Onu severken kuş birden elimden kaçarak odada ordan oraya uçmaya başlamıştı. "Noluyo şimdi güzel güzel konusuyorduk ya?" Ses çıkarmaya devam ederse birazdan annemler odama damlardi. Napicagimi düşünürken kuş birden sakinledi. Tam yine avucuma alicakken birden pencereden uçtu. Arkasindam öyle bakakaldim. Bugün her zamankinden daha tuhafti sanki.
Saati görünce boşverip yataga uzandim ve uyumaya çalıştım. Sabah kendiligimden kalktim ama kalkmaz olaydim. Acele acele hazırlandım çünkü geç kalmıştım. Alarmı kurmayi unutmuşum.Yarim saat içinde kafede olmaliydim.
Evden hizla çıkıp koşarken dikkatimi yoldaki bir ağaç çekmişti. İyice bakınca dikkatimi çeken şeyin ağacın dalındaki kuş olduğunu gördüm. Sanki beni izliyor gibiydi. Bu kuş iyice tuhaflasmaya başlamıştı. Yolda durmuş hipnoz olmuş gibi ona bakarken birden arkamdan yüksek bir ses duydum. Kafami çevirmeye vaktim olmadan vücudum da büyük bir acı hissettim. Sanki heryerim parçalanmıştı. Gözlerim kapanmadan önce gördüğüm son şey havada salınan kuştu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEVR-İ ZAMAN
General FictionAyrı dünyalarda birbirinden habersiz yaşayan iki insanın kaderi birbiriyle çarpışırsa ... Bazı sonlar en başınan bellidir ama bazıları vardır ki sonunu tahmin etmenin imkanı yoktur. İnsan kaderine karşı çıkabilir miydi ?