Geriye dönüp düşündüğümde yiğit ile
tanışmamızın üstünden bir yıl geçmişti
Hafızama doluşan anılarla gülümsedim.
"Heyy heyy dostum nereye daldın öyle
bir haftadır yüzünden düşen nemrutluktan bıkmıştır. Senin yüzünü güldüren ne merak ettim"
Demesiyle emmetin kendime gelip silkelendim. Gavur oğlanın hayali bile
güzeldi . Tekrar suratımı asıp emmete
baktım. "Yok bişey işine bak sen senin
yüzünden buralarda esir kaldım.
Şu siktiğimin rus mafyasına nasıl bulaştın hee söyle bakalım bu sefer geçiştirmek yok. Bi an önce hayatıma
dönmek istiyorum" dedim ama hala aklım
Yiğitteydi, nasıl bırakıp gelmiştim ben
sevdiğim adamı demiştim ona beraber
gidelim diye. Emmet yüzünü buruşturdu. "Imm nerden başlıyayım
bilmiyorum ki girdiğim özel güvenlik
şirketi Antonyo diye bir adama aitmiş
ben basit bir güvenlik şirketi sanıyordum mafya çıkmasını beklemiyordumki . Kapalı tutulduğumuz mahzendeki kafeslerin içinden siyah duvarlara baktım.
"Siktir manyak ne haldeyiz farkında mısın? Birer hayvan gibi kafeslere kapatılmıştı. Sen hala basit
bir işti diyorsun" evet şuan tamda
bok çukurunun içine düşmüştüm.Kafesin köşesine gidip sırtımı demir
parmaklıklara dayayıp oturdum .
Üstümdeki kıyafetlerin kokusu birde
köşeye konulan pilastik kabın içindeki
çiş kokusu burnumun direğini kırıyordu. Gece mi gündüz mü
bilmiyordum. Zaman algımızı karıştırmak için uyutulmuştuk, kaç günde uyandırıldık onu dahi bilmemek
sinir sistemimi bozuyordu. Benim
tahminimce bir hafta olması lazımdı.
Işığın söndürülmesiyle başımı dayadığım dizlerimden kaldırdım .
"Heyy" diye bağırdı emmet sanki cevap verecekler. Sikik herifler hayvan
muamelesi yapıyorlardı bize .
"Emmet kapat çeneni" dememle yüksek bir ses tonuyla çavbellayı söylemeye başladı . Düştüğümüz duruma gülerek yüksek sesle bende şarkıya eşlik ettim."Susunn lann" diye böğürtüler gelmesiyle ışıklar yandı. Merdivenlerden aşağı deri gömlek
giyinmiş ayağında kovboy çizmeleri
ve ellerinde zencir ile iki adam indi.
Biz hala deli gibi avazımız çıktığı
kadar bağırarak şarkıya devam ediyorduk . İki kafesinde kapıları
açıldı. İçeriye giren goriller ile
emmete baktım . Zayıf çelimsiz biri
olarak adamın üstüne yürümesiyle
daha elini kaldıramadan boğazından
tutup havaya kaldırdı adam emmeti .
"Bırak lann" diye bağırmamla
zenciri sırtıma yedim . Parmaklıkları
tutan ellerimi çekmemle arkama dönüp
zenciri havada yakaladım .
"Hişt sakin sakin ol yoksa arkadaşın ölür" demesiyle direnmeyi bıraktım .
"Şimdi seninle ufak bir gezintiye çıkacağız" adamın yüzüne bakmamla
karşıdaki devasa büyüklükteki akvaryumu işaret etti. "Nasıl beğendinmi senin için hazırlandı.
Bakalım arkadaşın senin için nelerinden vaz geçecek" Emmet'in bakışları bana döndü. "Antonyo buradasın biliyorum piç bırak lan arkadaşımı ona zarar vermene izin vermem" diye bağırdı.
Ellerimi kelepçeleyip akvaryumun
tepesine çıkmam için kurulan merdivenlere doğru ittirerek yürüttüler. Emmet kafesin parmaklıklarına tutunup bağırıyordu.
"Hayır hayır lan gitme girme sakın oraya bırakın onu antonyo çık ulan çık"
"Yiğite onu çok sevdiğimi söyle ağlamasın arkamdan" dememle
"Siktir git lan kendin söylüyeceksin kurtaracağım seni" diye bağırdı emmet bilmiyorduki beni
kurtaramayacağını bir mucize olmadıktan sonra bu mafyanın elinden
"Sakın emmet o piçe boyun eğme
benim için" diye bağırdım.
Akvaryumun içine beni indirip suyu
açtılar. Demir kapağı üstüme kapattılar
buradan çıkışım yoktu.
Sular göğsümün hizasına gelmişti .
Gözlerimin önünden hayatım bir flim
şeridi gibi geçiyordu. Ne yaşamıştımki
ben daha annemin yüzünü bana kalan
resimlerinden tanıyordum. Viktorya
annem çok ağlardı arkamdan aleks kardeşim o ne yapardı bensiz aresin
yardımıyla atlatırdı belki bensizliğe.
Yiğit ahh en çokta ona yanıyordum.
Canım sevgilim daha kilisede evlenememiştik. Vuslatada kavuşamadık. Tenim tenine kokum kokusuna karışamadık. Emmet karşımda ağlıyor yakarışlarına cevap
veren yok kaşlarımı çattım.