kırk bir

11.1K 698 60
                                    

Selam!

Nasılsınız?

Satır arası yorumlarınızı bekliyorum!

Keyifli okumalar dilerimm

Cihangir hastaneye gitmişti.

Cesur mızmızlandığı için ben gitmemiştim.

Arayıp sorduğumda durumunun iyi olduğunu söylemiştiler.

Basit bir kazaymış.

Yemek yapamayacağım için sipariş verip Cesurun üzerini değiştirdim.

"Neden ağlıyor benim bebeğim?"

Sırtına yavaş yavaş masaj yapsam bile ağlaması dinmiyordu.

Karnı tok, altı temizdi.

Uykusunu da almıştı.

Sofrayı kurup yemeklerin gelmesini bekledim.

Kapı çaldığında Cesurla birlikte kapıyı açtık.

Cihangirleri gördüğümde şaşırdım.

"Hoş geldiniz." Deyip içeriye davet ettim.
Yemekler Cihangirin elindeydi.

Gökhana baktığımda kafası sargılıydı.

Kaşına da pansuman yapmıştılar.

Hepsi teker teker banyoya girip ellerini yıkadı.

Cesurun ağlaması daha şiddetli hâl alırken ne edeceğimi şaşırdım.

Cihangir, bebeği kendi kucağına alıp kafasına omuzuna koydu.

Sırtını yavaş yavaş sıvazladığında Cesurun ağlaması durmuştu.

"Allah'ım, çocuğu 9 ay karnımda taşıdım, doğurdum. Anasını sattı." Dedim şokla.

Cihangir sırıtıp Cesuru öpüyordu.

Küçük bey halinden  çok memnun gözüküyordu.

"Acıktığın zamanda baban emzirir seni Cesur efendi."  Dedim.

Hepsini bana gülüyordu.

Yusuf abi, koltuktan kalkıp yanıma geldi.

Bana sarıldığında bir elimi sırtına, bir elimi göğüsüne koydum.

"Üzülme güzelim. Hem Cihangir onun babası. Zaten acıktığı zaman senin kucağına gelir."

Beni teselli etmeğe çalışırken gülmemek için büyük uğraşlar veriyordu.

"Aynen güzelim, Yusuf doğru söylüyor. Ben onun babasıyım.

Ayrıca yapım aşamasında canla başla  çalıştığımı unutma." 

Cihangir sözlerinin bitirdikten sonra göz kırptı.

Yanaklarımın yandığını hissediyordum.

Ben utanmam ki ?

Abi tayfası gıcık kapmış gibi öksürürken,  Yusuf abiden ayrılıp mutfağa koştum.

Büyük bardak soğuk suyu bardağa doldurup içtim.

Yemekleri ısıtıp tabaklara doldurdum.

Meriçin yardımıyla tabakları salona götürdük.

Önce ben yemeğimi yeyip masadan kalktım.

Erkekler birlikte yerken ben Cesurla oynamaya başladım.

Bir parmağımı, küçük elinin içine hapsedip şirince gülümsedi.

Bir parmağımı, küçük elinin içine hapsedip şirince gülümsedi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Ama sen çok tatlısın. Anne seni tatlı niyetine yer ki."

Yemekler bitmiş koltuklarda oturmuştuk.

Yusuf abi, Cesura dayı kelimesini öğretiyordu.

"Şimdi söyle bakalım, dayı." Dayı kelimesini harf harf söylüyordu.

Çocuğun iki aylık olması dışında bir sorun yoktu...

"Çocuk daha iki aylık abi. Agucuk, bugucuk bile söyleyemiyor.

Daha bizim hayatımıza yeni yeni adapte oluyor." Dedi Gökhan.

" Yemin ederim iç sesimsin Gökhan." Dedim.

Gökhan, ellerini yeter anlamında sallayıp dedi.

" Alkışa ihtiyaç yok. Bunlar her zekinin yapacağı şeyler.

"Hele hele götüme bak. Düne kadar sümüklü sümüklü etrafta dolaşıyordun."

Meriç burun kıvırıp götünü Gökhana taraf çevirdi.

"Dayı deme şansı hiç mi yok şimdi?" Dedi üzüntüyle Yusuf abim.

Başını hayır anlamında salladım.

Cihangir, çayları getirdiğinde sohbet ederek içtik.

Selam!

Bölüm bitti!

Ay bu böyle olmaz.

İlham yok amına koyayım

Büyük ihtimalle diğer bölüm final olur.

Çok üzülüyorum be  kitap bitiriyorum.

Diğer bölüm yani finalde görüşürüz!

AYPERİ/TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin