"O içeride mi?"
"Evet,komutanım."
"O zaman beni içeri al ve ikimizi baş başa bırak."
"Tabiki komutanım."
Senin mahseninden dışarıya gönderilen korumanın ya da içeriye gelen 'komutan' olarak seslenilen kadının sesine aldırış etme zahmetinde bulunmadın. Gerek yoktu. Ellerin zincirlerle tavana asılmış, saçların yüzüne düşüyordu. Eğer bütün kan buharlaşmasaydı üstün başın da kan olacaktı.
Kapı açılırken odanın öbür ucundan yayılan ışık yüzüne vurdu. Tam önünde bir çift bot görüş alanına girdi. Yinede kafanı yukarıya kaldırmadın.
Varsayılan komutan yumuşak bir şekilde iç çekti.
"Şu haline bak...seni ele geçirirlerken orada olmadığım için çok özür dilerim,umarım sana zarar vermemişlerdir. Her zaman bu kadar güzel bir titan dönüşümcüsü (titan shifter'ı kastediyordum ama ben shifterın türkçesini bilmiyore) görmüyorsun ya."
Dönüşümcü ne demek bilmiyorsun ama, bunun titandan insana dönüşmek olduğunu varsayıyorsun.
O çömeldikçe ilk bacaklarını sonra da gövdesinin altlarını görüyorsun, yarı çömelmiş bir pozisyonda önünde duruyor, Ve tam olarak çömeldikçe yüzünü görüyorsun. Aşağı dönük burnu, kahverengi saçları, aynı renkte yukarıdan at kuyruğu yapılmış saçları, gözlükleri ve belirgin çene kemikleri vardı.
"Adım Hange Zoe."
"Bir adın var mı?"
Ona baktın ve yavaşça kafanı olumsuz anlamda salladın, yumuşakça güldü ve ayağı kalktı, kafanı kaldırmamana rağmen ceketinin yakasını düzeltiğini farkettin.
Garip bir şekilde mutlu ve heyecanlı duruyordu.
"...Güzel olan şey ne?.."
Sonunda konuşmuştun, sesin çok çatallıydı. Biriyle konuşalı çok olmuştu sonuçta.
"Hm? Ne demek istiyorsun?"
"Güzel olan ne...ben mi.. titanım mı...yoksa gücüm mü..."
İç çekme ve kahkaha karışımı bir ses çıkardı. Çömeldi ve işaret parmağı ve baş parmağı ile kibarca kafanı çenenden tutup kendine çekti ki kafanı kaldırıp gözünün içine bakabilesin.
"Hepsi canım hepsi güzel."
Elini çenenden çekip yanağına koydu ve alnını alnına yasladı.
"Sana ileride bir isim vereceğim. O zaman iyice birbirimizi iyice tanımaya başlayacağız. Seninle çalışmaya can atıyorum."
Elini çekti ve kafan tekrar göğsüne düştü, ama gözlerin saçlarının onları saklamasına rağmen yuvalarından çıkacak kadar açıktı. Ayak sesleri gittikçe uzaklaştı, mahzen kapısı açıldı ve kapandı ve oda bir kez daha sessizliğe büründü.
"...Hange...Zoe..."
Adı ağzına tam oturmuştu, ama onun ağzına uyduğu yumuşaklıkta oturmamıştı. Buraya geldiğinden beri kafanı kendi başına ilk defa kaldırdın ve mahzen kapısına baktın.
"Hange Zoe..."
Ağzına onun ki kadar uymamasına rağmen, tadını aldığın en güzel şeydi.
Heyyaaaa!♥ Bugün ikinci bölümü atıyorum elimden geldikçe sık atmaya çalışacayım umarım beğenmişsinizdirrr BAİİİİ♥
^335 kelime^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aot one shots
Fanfiction@BeteNoiree adlı hesabımdan yazdığım bir one shot kitabı vardı ama parolayı unuttum bu yüzden bu hesaptan yazmaya karar verdimm