4|and as all the leaves rustle above us.

63 17 47
                                    

Sevgili Jaemin, sevgilim Jaemin;

Mektubunu henüz alabildim, üzgünüm. Buralarda işler hayli yoğun, günüm yollarda ve ofislerde geçiyor. Başkent harika bir şehir, birçok gözalıcı manzarası ve çok güzel yemekleri var, seninle bir gün buraya gelmek ve gezmek istiyorum. Birlikte bir yazı burada geçirmek, bu şehrin sokaklarında anılar bırakmak çok iyi olurdu, bu şehir de aşkımıza şahitlik ettiğinde daha güzel olur eminim.

Gözlerin gözlerimin önünden gitmiyor, nereye baksam sen varsın, güzel yüzün var. Belki evimizde ve anılarımın ortasında değilim ama inan ki aklımdan hiç çıkmıyorsun, en basitinden nerede bir ağaç, bir elma, bir kalem görsem hatırıma sen geliyorsun, kavuşmayı dört gözle bekliyorum ve seni bir kez daha göreceğim günü iple çekiyorum.

Güzün hikayesini senin anlatacağını, unutmadığını söylemişsin, bu güzel ancak ben zaten unutmana izin vermezdim. Senin hayallerini bir gün, geri döndüğümde senden dinleyeceğime eminim, aynı söylediğin gibi başımı göğsüne yaslarım, hatta belki elini tutar, gözlerimi kapatır ve sesini dinlerken hayaller kurarım kafamın içinde. Düşüncesi bile sana ait kalbimi kıpır kıpır ediyor.

Bana ait olan eşyaları dilediğin gibi kullanabilirsin elbette, doğrusu ben de senin arayıp bulamadığın, en sevdiğin kaleminle yazıyorum bu mektubu. Ben gittikten sonra çok aramış olmalısın, ancak yanımda senden bir parça götürmek zorundaydım burada olduğunu hissedebilmek için, söylemedim çünkü çok sevdiğinden izin vermezsin, bunun yerine elime başka bir şey tutuşturursun diye korktum, ne de olsa ben unutkanım ve bu kalem kaybolmak için çok değerli, çünkü benim sana hediyemdi.

Başkent soğuk ve acımasız, sevgiden ve hayallerden yoksun bir yer ama her bir sokağı ayrı bir hikâye, ayrı bir yaşanmışlık, ayrı bir burukluk... Buralarda olduğum sürece mutlu mutsuz bir çok hikaye dinledim Jaemin, bazıları beni öyle mutlu etti ki seninle aynısını yaşamak istedim; bazıları ise öyle yüreğimi parçaladı ki seninle yaşama ihtimalinden deli gibi korktum. Bu hikayeleri bir gün anlatacağım sana, net bir tarih veremem, biraz beklemen gerekecek ama er ya da geç döneceğim elbet, başkent geri dönülmez bir yer değil ya.

Sana döndüğüm vakit gözlerinden öpeceğim, en çok gözlerini özledim, sonra dudaklarından öpeceğim, sonra yanaklarından... Bana mektup yazan parmaklarının uçlarını da teker teker öpeceğim, beni özleyen kalbinden de öyle, geldiğimde seni şimdi sevdiğimden bile daha fazla seveceğim emin ol.

Dediğin gibi, hava soğuk, üzerinden hırkanı, yanından şemsiyeni eksik etme ve dolaşma yağmurların altında, rica ediyorum. Dediğim gibi, ne zaman gelirim bilmem ve ben henüz gelemeden sağlığın bozulursa çok üzülürüm, yanında olamadığım, sana bakamadığım için kahrolurum. Yemeklerini düzenli olarak yemeyi de unutma, tek başına yemeyi pek sevmiyorsun biliyorum ama biraz daha dayan, sonrasında tek başına yemek yemene izin vermeyeceğim zaten.

Ve anneme söylemedim, doğru. Gitmeme izin vermek istemezdi diye söylemedim, bir de nasıl söylerim bilemediğimden. Ama tek ricam ben dönene dek anneme iyi bakman Jaemin, sen ve o benim bu dünyada sahip olduğum her şeysiniz biliyorsun, ikinize de bir şey olmasına dayanamam.

Ben iyiyim sevgilim, seni tekrar görebileceğim gün için sabırsızlanıyorum sadece. Yolladığın mektuptan dolayı içim rahat, iyi olduğunu bilmek beni çok mutlu etti.

Ve ben de sana geri döndüğümde yaşayabileceğimiz hikayelerden anlatacağım, bu sefer sen dizlerime yatacaksın ve ben her bir teline aşık olduğum saçlarını okşayacağım.

İyi haberlerini bekliyor olacağım.

Seni seviyor ve çok özlüyorum sevgilim.

-Lee Jeno, 18 Nisan 1989

The Life We Could Have HadHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin