'Hayatımda hep mutluluk istedim; güzel bir aile,güzel bir hayat istedim...olamadı. Ailemi korumak istedim...o da olmadı. Ben Azize...kimse benim hayatımı kurtarmadı;ailemde kurtaramadı ama şuan birinin hayatını kurtarmak için uğraşıyorum...kimse benim için yapmayanı ben hergün biri için yapıyorum...hastalarım için yapıyorum;doğru,ben bir hemşireyim. Hergün daha da çok çalışıyorum terfi alayım diye;ama işimin bir kısmı da duygusallık ve engel olmaktır,insanların üzülmesine ve sevdiklerini kaybetmeye engel olmak. Ben kendim küçük yaşımda annem ve babamı kaybettin ve onları doktor ve hemşireler kurtaramadı.kaldım tek başıma bir kardeşimle,onu da büyüttüm babaannemin desteğiyle. Babaannemi de kaybettiğimde herşey daha da benim için zorlaştı. Bende bunu kimse yaşamasın diye elimden geleni yapıyorum. Hayalım da her zaman doktor olmaktı,ve öyle henüz. Kardeşim umutu güvende,rahatlıkta büyütmek için çok çalışıp çabaladım;maddi anlamda kimseye ihtiyacımız yok çok şükür ki;ama manevi olarak...umutun anneye babaya sevilmeye "ihtiyacı yok" demeyeceğim çünkü ben ne kadar onun için bir hayat kursamda onun hiç bir zaman annesi ve babası olmadı. Herkesin annesi ve babasıyla,ailesiyle yaşamak ve eğlenmeye hakkı var. Bizim ikimizde babaannemizi kaybettikten sonra sevilmeye ve bizim arkamızda biri olduğunu bilmemize çok ihtiyacımız var...ama ne yapalım,bu halimize şükrediyoruz,birbirimiz için hala olduğumuz ve var olduğumuz için. Umut benim herşeyim o da benim gibi doktor olmak istedi ve şimdi benim gibi bir hemşire o da. Ona çok gurur duyuyorum hayallerinden vazgrçmedi diye. Diğer hayali da boksör olmaktı. Her gün spor salonuna antramana gidiyor;asla ama asla bokstan vazgeçmiyor. Ne kadar kırığı da yarası olsa da,ne kadar incinse de asla vazgeçmiyor,bırakmıyor. Çok da hayat dolu,sevecen ve canavar biri,benim aşkım o aşkım.canımın ta içi...Heh işte her zamanki gibi benim odamın kapısını çalmadan içeri daldı umut bey.'
Azize | ya umut...kaç defa söyleyim bu kapıyı çal diye,ya hastam olsaydı!
Umut | abla ya...hastan yok ya... senden şu tansiyon aletini almaya gelmiştim,bir hasta gelmişte çok kötü görünüyor...tansiyonunu ölçüleneceğim;ölmesin sonradan elimizde kalmasın
Azize | şşş...allah korusun öyle şeyler söyleme,benim gelip ölçülerim...sen bişeyler falan söylersin hastaya, iyice paniklenip sen bişey söylemeden kriz geçirip bir şey olacak ona. Tanıyorum ya seni , yalan mı?!
Umut | değil de ben gerçeği söylüyorum her zaman...açık sözlüyüm,napıyım işte ben buyum!
Azize | tabii ki busun,kendin olmaktan adla vazgeçmede...fazlasıyla açık sözlüsün
Umut | heh abla
Azize | nerdeymiş peki bu hasta...kadın mı erkek mi?!
Umut | kadındı...adı melismiş...çok ta güzeldi ama neyse
Azize | umuuut
'uyarılır gibi bir ses tonuyla ona seslendim.'
Umut | evet ben kaçar...
'hızlıca yanıma koştu ve yüzümü iki elin arasına aldı ve iki yanağıma da sulu öpücükler kondurdu;aslında sulu öpücüklerden nefret ederim. Sanki dişsiz bir dede yada babaanne seni öpüyormuş gibi. Benim hayatımda sadece iki kişi beni sulu öperken fenalaşmadım ve iğrenmedim...umut ve babaannem. Yanaklarımla işi bittikten sonra hemen burnuma küçük bir öpücük birakıp kapıdan sersemliğiyle ve o tatlı deliliğiyle çıktı.'
Azize | eşşek ya
'ben hemen tansiyon ölçleme aletini alıp kapıdan çıktım ve odamın yanında sandalyede oturan genç kadına gözüm takıldı. Çok gençti...hatta yeni ergenliktrn çıkmış diyebilirim. Yüzü bembeyazdı. Hemen yanına gittim ve yanına oturup tansiyon aletini eline bağlayıp ölçlemeye başladım;aynı zamanda da sorular soruyordum...'