Aradan aylar geçmişti. Her şey iyi gidiyordu. Yeji'yle birlikte oldukça çok zaman geçiriyorduk. Sürekli birbirimizle konuşuyorduk. Onu tanıdıktan sonra içimdeki o eksiklik hissi gitmişti. Kendimi daha mutlu hissediyordum.
Fakültemizde düzenlenen dönem sonu etkinliği vardı. Kore'deki tarihi yerlere gidecektik. Açıkçası bir Koreli olmama rağmen Kore Tarihi hakkında pek bilgim yoktu. Bu yüzden bu geziye gitmeyi heyecanla kabul ettim. Sınavlarımız daha yeni yeni bittiği için öğretmenlerimiz bu gezinin bir hafta sonra yapılacağını, zamanı geldiğinde ise bize gruplardan haber verileceğini söylemişlerdi. O zamana kadar boştum.
Evime gidip bu yıl kullandığım bütün defter ve kitapları toplayıp geri dönüşüme attım ve Yeji'nin evine gittim. Kapısını birkaç kez çaldıktan sonra kapıyı açtı. O da benim gibi mutlu görünüyordu.
"Merhaba Ryu!"
"Merhaba Ji~ Nasılsın?"
"Harika hissediyorum. Sonunda bitti ve yaz tatilindeyiz. Sen?"
"Aynı şekilde. Okulumuzda yıl sonu etkinliği düzenleniyor. Ona katılacağım. Tarihi yerlere gidecekmişsiz. Cok heyecanlıyım."
"Eminim ki beğeneceksin. Mimarisi çok güzel. Tarihi de aynı şekilde. Ay sen bir de efsaneleri duy. Bayılacağına eminim."
Dediği şeye gülüp koltuğa oturduğumda o da bana bir şeker uzatmıştı. Teşekkür edip şekeri ağzıma attığında sessizliği bozdu. "O ağaca gidelim mi? Eskiden salıncak kurup da oynadığımız ağaca. Ne dersin? Yılın bu zamanları ağaçlar harika görünür."
Teklifi üzerine ilk başta şaşırsam da sonrasında kocaman gülümsemiştim. "Tabi ki olur."
"Küçük bir çocuk gibisin Ryujin. Bu halin çok tatlı."
Söyledikleri üzerine gülümserken yanaklarımın kızarmaması için dua ediyordum.
Birlikte evden çıkıp küçükken oynadığımız yere giderken oldukça heyecanlıydım. Kore'ye geldikten sonra o yere hiç uğramamıştım. Yeji eski anılarımızı anlattıkça orayı görmeyi daha çok istiyordum ve şimdi ise oraya gidiyordum.
"Salıncağımızı kurduğumuz ağaç kiraz ağacıydı. Kirazlar daha yoktur şimdi ama onun yerine çicekler vardı. Biliyor musun Ryujin? Kiraz çiçekleri yavaş yavaş açıldığı için hayatın başlangıcını simgeler ama çok çabuk dökülür. Çok çabuk dökülmesi de ölümü simgeler. Yani bir nevi yaşam ve ölümü simgeleyen bir çiçek. Artı olarak ilkbaharın simgesidir. Kiraz çiçeklerini gerçekten çok seviyorum. Kokuları da çok hoş."
Yeji'yi dikkatle dinlerken öğrendiğim yeni bilgiyle gülümsemiştim. Yeji kiraz çiçeklerini seviyordu. Yaklaşan doğum günü için ona kiraz çiçekli güzel bir hediye alabilirdim. Bunun çok hoşuna gideceğinden eminim.
Aradan dakikalar geçtikten sonra Yeji kulaklığını çıkarıp beni dürtmüştü.
"Geldik."
Düşüncelerimden sıyrılıp geldiğimiz yere bakarken nefesim kesilmişti adeta. Geldiğimiz bu yer şehirden uzaktı. Dağın yakınlarına bulunan bir yerdi. Etrafta kiraz ağaçları vardı. Hava rüzgarlı olduğu için rüzgar estikçe çiçekler dallarından kopup üstümüze uçuyordu.
"Bak orada salıncağımız."
Yeji, heyecanla oraya doğru koştuğunda ben de onu takil etmiştim. Eski bulunduğumuz yere tekrardan gelmek harika hissettirmişti.
"Bak isimlerimiz burada."
Gösterdiği yere eğilip baktığımda gülümsedim. Ağacın üzerinde kalp içerisinde R♡Y yazıyordu. Bu çok hoşuma gitmişti.
"Seni salıncakta sallamayı çok isterdim ancak ip baya eskimiş. Oturduğumuz anca yere düşeriz. Üzgünüm bebeğim."
"Yeji, hazır buraya gelmişken sana söylemek istediğim bir şey var."
Günlerdir aklımda olan şeyi söyleyeceğim için kalbim çok hızlı atarken Yeji merakla bana bakmıştı.
"Ne söylemek istiyorsun?"
Ceketimin cebinden onun için aldığım kalpli, içinde çicekler bulunan kolyeyi çıkardım ve ona uzattım.
"Bu kolyeyi senin için aldım. Acaba benim sevgilim olur musun? Seni seviyorum Yeji."
Yaşadığım heyecan ve gerilim yüzünden neredeyse ağlayacakken bedenime sarılan kollar yüzünden şaşkına döndüm.
"Ryujin, tabi ki senin sevgilin olurum! Tanrım, ben de seni seviyorum."
Gözyaşlarımı artık tutamayacağımı anladığımda serbest bıraktım ve Yeji'ye daha sıkı sarılarak ağlamaya başladım. Gülerek bana ağlamamam gerektiğini söylerken bir yandan da boynumu öpüyordu.
"Bebeğim yeter artık bu akdar. Ağlama. Hadi kolyeyi tak."
Gözyaşlarımı silip kolyeyi Yeji'ye taktım ve nasıl göründüğüne baktım.
"Oldu mu, oldu mu? Hadi bir şey söyle!"
"Harika oldu. Gerçekten harika oldu."
"Çok teşekkür ederim!"
Dudağımı hemencecik öpüp geri çekildiğinde gözlerim fal taşı gibi açılmıştı.
"Sen, sen beni öptün! İlk öpücüğümü aldın. Sen beni öptün!"
Yeji, söylediklerime kahkaha atarken bense hâlâ öpülmenin etkisindeydim. Kendimi harika hissediyordum. Resmen kalbim erimişti.
"Ay o kadar güzeldi ki dudakların.~ Tekrar öpebilirim istersen cimcime."
Göz kırpıp gülümsediğinde dirseğimle ona vurdum. "Yürü git, beni utandırıyorsun."
"Hadi ama hoşuna gitti. Tekrar öpebilirim. Sadece dudaklarını uzat sevgiline.~"
Kahkaha atıp onu hafifçe ittirdikten sonra kaçmaya başlamıştım. Beni yakalayıp öpeceğinde bahsederken bense kahkahalar atıyordum.
O gün ne de güzel eğlenmiştik hâlbuki. Masal gibi hissettiriyordu bana. Onunla olmak beni dünyanın en mutlu insanı yapıyordu. Onun aşkı için yanıp tutuşurken tek istediğim gözyaşı dökmekti. Onun güzelliğine gözyaşı dökmek istiyordum sadece. Kalbimin her bir zerresini ele geçiren bu tatlı kızın kollarım arasında uykuya dalmasını istiyordum.
Ancak bilirsiniz, hayat sizin istediğiniz şekilde gitmez. Tanrı, en sevdiğiniz şeyleri elinizden alır.
Sevdiğim kızı aldığı gibi.
...
Ryujin'in aldığı kolye bu. 🥺
Bu ficin angst olması beni yaralıyor.💔 Yazarken kalbim kırılıyormuş gibi hissediyorum.💔🥺 Finale az kaldı. Aslında bundan sonraki bölüm finaldi ancak aklıma bir fikir daha geldi. Bu yüzden iki bölüm daha var. 😗💋
Yazım yanlışı varsa özür dilerim. Kontrol edemedim 🥺💕💕
Oy vermeyi unutmayınız!♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Niktofobi | Ryeji
Fanfiction"Hayır! Çıkarın onu oradan! Yalvarırım. Onun karanlık fobisi var, dayanamaz!" [Shin Ryujin x Hwang Yeji] ※Minific ※Angst [TAMAMLANDI]