Başlangıç

22 5 0
                                    

"Ne!? Anne sen ciddi misin? Yani bu mektupları sana-"

"Şşt! İsmini söylemek yok demiştim ama değil mi?"

Her zaman böyle geç mi kalırsınız? Çünkü hikayeye buradan başlamamanız gerekiyordu. Bu yüzden şimdi en başa dönmemiz gerekiyor. Ben Mariel. Mariel Glory. Hikayenin başına döndüğünüz zaman, olur da yolları karıştırırsanız diye size eşlik etmek için buradayım. Aslında bu sadece bir şakaydı. Bu hikaye, benim hikayem. Ve benim olmamam saçmalık olur di mi ama?
Benim yine çenem düşmeden, her şeyin başladığı o güne dönsek daha iyi olur sanırım. O mükemmel güne...

"Hazırsan çıkalım mı bebeğim? Meraktan patlamak üzere olduğun iş yerimize gitmek için sabırsızlanıyor olmalısın." dedi babam. "Ben hep bu anı bekliyordum. Yani bayağıdır hazırım aslında." diye karşılık verdim hafif uykulu gözlerimle ve tebessüm ederek. "Annem nerede? Bir an önce gitmek istiyorum."
Annem yanımıza gelirken başta biraz içine doğru konuştu: "Ne demezsin ben de bugün için sabırsızlanıyorum." 
"Anne yoksa gitmek istemiyor musun?" dediğimde "Hayır kızım, tabii ki istiyorum. Senin için de çok heyecanlıyım ayrıca. Kocaman oldun." karşılığını aldım. Ve yola çıktık.

Şimdiye kadar hep annemi örnek aldım. Babamı örnek aldığım yönlerim de var tabii ki ama yine de bana kalırsa, annemin kızıyım.
Annem ve babam aynı yerde çalışıyorlar. Her zaman çalıştıkları yeri ziyaret etmek istiyordum. Ama zamanı gelmeden yakınından bile geçemeyeceğimi söyleyip duruyorlardı. Sonunda zamanı geldiği için ne kadar mutlu olduğumu anlatamam bile.
Şimdi size biraz hayatımdan bahsedeceğim. Böylelikle zamanın nasıl geçtiğini anlamayız ve ben de şu anda tam olarak bunu istiyorum.
15 yaşıma gireli tam 2 gün oluyor. Liseye geçmem gerekirken küçüklüğümden beri bana anlatılan o büyülü yere gidiyorum. Yani büyülü derken gerçek büyüleri kastetmiyorum tabii. Yine de gördüğümüzde büyüleneceğimize eminim. Annem böyle şeyleri anlatmaz ama babamın anlattıklarına göre orası başka bir boyut gibi hissettiriyormuş. Sanki bu dünyadan tamamen kopup başka bir dünyaya ışınlanmışız gibi... Bunları oraya gittiğimizde daha çok konuşuruz. Ben en son kendimden bahsediyordum. Annem gibi siyah saçlarım, kırmızı yanaklarım; babam gibi yeşil gözlerim, beyazdan bir ton koyu tenim var. Hayatım çoğu kişi gibi monoton geçiyor. Aslında geçiyordu desek daha doğru olur. Birkaç arkadaşım, okul, ev, ödevler, sınavlar, doğum günü partileri...
İnsanların çoğu biraz geveze olduğumu söyler. Güleryüzlü, eğlenebilmek için her şeyden pay çıkarmaya çalışan, hafif utangaç ama daha çok girişken bir kız olduğumu söylerler.
Beni az çok tanıdığınıza göre o çok merak edilen soruyu sorma vaktim geldi.

"Baba, ne kadar kaldı?"
"Otuzdan geriye saymaya başla."

30, 29, 28, 27... Siz de heyecanlı mısınız, bilmiyorum. Ama ben o kadar heyecanlıyım ki sanki kalbim hıphızlı atmaktan yerinden çıkacak. 22, 21, 20... Sanırım size çok önemli bir şeyi söylemeyi unuttum. Her şeyden önce bunu bilmeniz daha doğru olurdu aslında.
Bizim güçlerimiz var. Yani bunu bu kadar rahat söyleme sebebim ne bilmiyorum. Annem de, babam da, ben de ateşe hükmedebiliyoruz. Benimki onların yanında daha basit kalıyor ama olsun. Bu paha biçilmez bir şey ve annemlerin çalıştığı yer dışında sır kalması gerekiyormuş. Kimseye söylemezsiniz di mi?
Ve bu arada annem, gittiğimiz yerde bize eğitim vereceklerini söyledi. Herkes eğitimini tamamlamadan çıkamayacağımızı da. Herkes derken kimden bahsettiğini anlayamadım ama zamanı geldiğinde öğrenirim diye umuyorum.

"İşte geldik!" diye bağırdı babam. Kafamı kaldırdığımda gördüklerim şimdiden nefesimi kesmeye yetmişti. Gördüklerim gerçek olamaz di mi?

UYUMSUZ ELEMENT -2-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin