UYUMSUZ ELEMENT -2-

Oda Arkadaşı

Mariel'in Ağzından:
Hepimiz beraber hem birbirimizi tanıyıp hem de etrafı gezdikten sonra Helios, odalarımıza geçip oda arkadaşlarımızla tanışmamız gerektiğini söyledi ve biz de öyle yaptık.
Odaya geldiğimde benden başka kimse yoktu. Ben de dolabıma konulan kıyafetlere bakmaya karar verdim. Umarım beğenebileceğim tarzda şeyler vardır.
Dolabın kapağını açtığımda tam da benim tarzımı yansıtan birçok çeşit kıyafet vardı. Tabii ben şu anda da olduğu gibi çoğu zaman eşofman-tişört giyen biriyim. Yine de sevdim ama tarzımda çok fazla değişiklik yapacağımı sanmıyorum. En çok beğendiğim kısım kesinlikle ayakkabılar...
İçerdeki kapının açıldığını duyunca giren kişiyi korkutmamak adına önce dolabın kapaklarını gürültü bir şekilde kapattım ki içerde olduğumu anlasın. Hiç tepki alamadığımda içeriye geçtim.
"Selam! Ben Mariel."
"Odayı paylaşacağım kişi sensin demek."
"Evet galiba benim."
"Vulcan ben."
"Memnun oldum."

İkimiz de gözlerimizi kaçıyorduk. Ne konuşacağımızı bilmiyor gibiydik.
"Burayı nasıl buldun?" diye sorarak sessizliği bozdu.
"Ben buraya bayıldım! Sence de çok olağanüstü şeyler yok mu? Sanki bir rüyadaymışım gibi hissettiriyor."
"Kesinlikle katılıyorum. Birlikte turlamak ister misin?" diye sordu.
"Çok isterim."
"Ama önce odanın kuralları hakkında konuşmalıyız. Benim ilk ve keskin kuralım uyurken sessizlik. Çok ses sevmem ve beni rahatsız eder."
Utançla karışık sırıttım. Çünkü ben uyuyana kadar kıpırdayan biriyim. Sanki içimi okumuş gibi konuşmaya başladı.
"Azaltmaya çalışırsan çok sevinirim. Yoksa asabi biri olarak karşına çıkabilirim."
"Deneyeceğim."
Mariel:
"Pekala, ikinci kuralın ne?"
Baştan aşağı yatağımı süzdükten sonra eşyalarımı sağa sola fırlattığımı gördü.
Vulcan:
-Dağınıklık sevmem.
Mariel:
-Abartıyorsun. Senin olan kısma dokunmadığım sürece bu taraf seni ilgilendirmez.
Vulcan:
-Benim tarafım olmayabilir ama sonuç olarak görüyorum.
Kendini beğenmiş biri gibi davranıyor.
Mariel:
-Sıra bende. İlk kuralım, gece kitap okumak istediğimde gece lambamı açmama karışmayacaksın ve tabii ki sayfa çevirme sesime de. Ayrıca sadece bir tane diş macunu olduğunu gördüm, bu yüzden sabahları macunu ilk kullanma sırası benim olacak.
Sessizleşip düşünmeye başladım. Kendini beğenmiş tavrına karşılık vermeliydim.
Hestia:
-Ve bir de eğer sen toplu olmamı istiyorsan ben de canım istediğinde...

Onun tarafına geçip kıyafet dolabını inceledim. Benim tarafımdaki tişörtlerden daha güzel görünüyorlardı. Ya da sadece gıcıklık yapmak istediğim için güzel görünmüşlerdir.
-...senin tişörtlerinden kullanabileceğim.
Vulcan:
-Anlamadım?
Mariel:
-Bence çok net anlattım.
Vulcan:
-Tamam peki, anlaştık. Düzenli olursan istediğin kıyafetimi kullanabilirsin.

Aslında bu kuralından caymasını amaçlamıştım ama kabul etti. Onun eşyalarına dokunmayacaktım.
Vulcan:
-Diğer kuralları zamanla koyarız. Şimdi gel de biraz dolaşalım, benim canım sıkılıyor.

Vulcan'la beraber dışarıya çıktık. Bu arada size onu tanıtmayı unuttum. Dalgalı kumral saçları, seyrek kaşları, uzun kirpikleri, açık kahverengi gözleri, hafif kemerli burnu, kalın dudakları ve az da olsa çilleri var. Boyu, benim boyumdan daha uzun. O da benim gibi eşofman ve spor ayakkabı giyiyor. Açık söylemem gerekirse ayakkabılarına bayıldım. Üstünde kahverengi bir sweatshirt var. Kahverengi, bir ateş elementine en fazla bu kadar yakışabilirdi.
Vulcan:
-Konuşmayacak mıyız? Sadece dolaşmaya çıkmadık değil mi?
Mariel:
-Normalde çok konuşurum ama şu an ne konuşmam gerektiğini tam olarak bilmiyorum.
Vulcan:
-Benimle konuşurken bu kadar gerilmene gerek yok. Ben insan yemiyorum.
Mariel:
-Gerginliğimi çok mu belli ediyorum? Normalde böyle değilimdir. Sanırım bulunduğumuz durumdan kaynaklı olabilir. Biraz heyecanlıyım.
Vulcan:
-Bulunduğumuz durumu boş ver de anın tadını çıkaralım. Aç mısın?
Mariel:
-Daha tam olarak değilim. Sen?
Vulcan:
-Ben de aynı durumdayım. O zaman acıkana kadar oyun salonlarından birine gidip oyun oynayalım mı?
Gülümsedi.
Mariel:
-Çok isterim!
Gülümsedim.
Vulcan:
-Hadi o zaman, peşimden gel!