~ 5 ~

94 10 11
                                    

Tobio'nun beni geride bırakıp koşarak kaçmasının ardından ben de tek başına eve döndüm. Momo eve geldiğimde üzerime atlamamıştı. Büyük ihtimalle şimdi uyuyor diyerek ses çıkarmadan odama gittim. Annem de daha eve gelmemişti. Üzerimi değiştirip bakkal veya market gibi bir şey bulmaya dışarıya çıktım.

Okuldan buraya doğru gelirken bir tane market görmüştüm. Markete girdiğimde Tsukishima ve Yamaguchi de oradaydı. İkisine de selam verip alacaklarımı aldım. Kasadaki adam beni görünce sigarasını indirip konuştu "Sen Kageyama'nın arkadaşı olan pasör müsün?"

"Şey... Evet?"

"Ben Koç Ukai. Turnuva için takıma katılmanı isterim ee"

"Hoshino (y/n). Aslında takıma katılmak istiyorum. Hatta formlardan birini doldurdum. Sadece veli imzası gereken kısım kaldı."

"Ailen izin veriyor mu?" gergince gülümsedim. "Aslında daha sormadım."

Aldıklarımın parasını verip çıkmadan önce Koç eğer izin vermezlerse dükkana yollamam gerektiğini söyleyip gülümsedi. Sokakta beni bekleyen(?) Yamaguchi ve Tsukishima'yı görünce yanlarına gittim.

"Hoshino-san evin buralarda mı?" üstümü değiştirdiğim için böyle bir soru sormuştu Yamaguchi büyük ihtimalle. Tsukishima da sanırım komşu olduğumuzdan bahsetmemişti ona. Ona yandan bir bakış attığımda görmezden geldi.

"Aslında yakın değil okuldan gelirken bu marketi görmüştüm ve yeni taşıdığım için de marketlerin yerini bilmiyorum." ben konuşurken yürümeye başlamıştık bile.

"Nerede oturuyorsun ki?"

"Tsukishima'nın karşısındaki evde." Sessizlik...

Tsukishima'ya 'neden ona daha önce söylemedin ki?' bakışı attım. Ona da bana 'asıl sen niye söylüyorsun ulan?!' bakışı attı. Gün sonunda nihayet birisi attığım bakışlardaki anlamı anlayıp karşılık verdi.

" Yani daha yeni tanıştık ve söylemeye fırsatım bile olmadı."

"Aa sorun değil. Eve birlikte gidip gelebiliriz. Yani sen istersen."

"Olur da senin evin neresi ki?" diye sorduğumda durup hemen önümüzdeki evi gösterdi. Ondan ayrıldıktan sonra Tsukishima ile yola devam ettik.

"Tsukishima."

"Ne?"

"Bana Kimya ve Matematik notlarını verip kısa özet geçer misin?" İkimiz de sadece yola bakıyorduk.

"Karşılığında?"

"Zıplayarak servis atmayı öğretebilirim ve antrenmanlarda pasör olarak yardımcı olabilirim."  bir şey demeden düz ifadesiyle yürümeye devam etti.

"Eğer ilk anlattığımda anlamazsan notları da vermem."

"Anlaştık."

Sonrasında ikimiz de tek kelime etmede evlerimize yürüdük. Bahçe kapısından girmeden önce konuştu ve yüzünde o sinir bozucu gülümseme vardı. "Sokağın başındaki marketi görememen ne üzücü."

Fuck!

İkimiz de evlerimize girdik sonrasında bir şey demeden. Yacchan'la birbirimizin numarasını almıştık okuldayken. Ondan mesaj gelmişti.

Yachi
İzin alabildin mi?

(y/n)
Daha soramadım, evde değil.
Gelince yazarım ;)

Yachi
Bekliyorum.
Tanrım, umarım izin verir 😣

Nasıl içten dua ettiyse annem 2 dakika geçmeden eve geldi. İşten dolayı yorulmuştu, onunla beraber yemek hazırlayarak havadan sudan konuşmaya başladık.

"Tobio'nun takımıyla da tanıştım, hepsi iyi insanlara benziyor. Menajer kız çok tatlı. Bir de komşumuzun oğlu da o takımdaymış" Tabii ben bunları maçları izlemeye gittiğim için zaten biliyordum.

"İlk günden bakıyorum bayağı bir kişiyle tanışmışsın." gülümsedim "Biraz öyle oldu."

Hadi asıl meseleye gelelim. "Onların da işte il bazında turnuvası olacakmış. Kız oyuncu arıyorlar." Niyetimi anlayınca bu sefer de annem gülümsedi. "Ben de tecrübeli oyuncu olduğum için bana sordular ilk."

"Yanii voleybol oynadığın zamanlar çok mutlu oluyorsun." durdu "dersler nolacak peki?"

"Tsukishima-san çalıştıracakmış." yani biraz. 

Anladığını belli edercesine kafasını salladı. İzin aldım gibi?

"İstersen katıl." diyerek gülümsedi. Yerim seni kadın!

--------------
(y/n)
İzin aldım!

Yachi
Takıma hoşgeldin 🥳


(y/n)
Hoşbuldum ><

Kısa konuşmamızın ardından Tobio'yu aradım.

"TOBİO İZİN ALDIM!"

"HARBİ Mİ?"

"EVET."

Telefonda bağırışlarımızın ardından gülmeye başladık. "Belgeyi imzalattım. Yarın gidip ayakkabı falan bakıcam. Heyecandan ölüyorum."

"Ölüyor musun? Dur e- bekle." sesi kesildi ama kapı açılma sesini duyabiliyordum. "ABLA HEYECANDAN ÖLMEK ÜZERE OLAN BİRİNİ NASIL KURTARIRIM?" Can havliyle Miwa'nın yanına gidip konuşmuştu anlaşılan.  Nefes nefese kalmıştı.

Gülme. Sakın gülme.

"(y/n) gerçekten ölüyor musun? Yoksa öylesine mi söyledin?" O çok ciddi konuşunca gülmeye başladım.

MANYAK YA

Yatakta mal gibi dönerken artık karnım ağrımaya başlamıştı. Sonra gülerken birden tükürüğüm boğazıma kaçtı...

''LAN (Y/N)!!!"

O ara gerçekten ölüyordum ve Tobio'yu sonra sakinleştirmek pek kolay olmamıştı... Hepsi ona güldüğüm için olmuştu. Bir süre konuştuktan sonra yarın idmanda görüşmek üzere anlaşıp telefonu kapadık. Bir süre sonra gözlerim kapanmaya ve bedenim ağırlaşmaya başlamıştı. Bugün uzun zaman sonra bedenimi zorlamıştım ve çok fazla insanla konuşmuştum, bedenen ve zihnen yorulmuş olman çok normaldi. Ufak odamın köşesinde dizilmemiş eşyalara kaydı gözüm. Yarın yerleştiririm diye düşünerek uyumaya karar verdim.

🔮

Oy verirseniz çok mutlu olurum 🥺

VEZİR ~tsukishima Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin