Tsukishima Kei
"Sizin evinizin orada üç harfliler var diyorlardı."
"Nasıl ya?"
"Okuldakiler konuşurken duydum ben de. 'Dul kadının evine dadanacak ve yavrusunu ondan alacak.' dediler."
Hinata ve (y/n) spor salonunun kenarına oturmuş konuşuyorlardı. Ben de idman sonrası yorgunluğumu gidermeye çalışıyordum. İkisinin yanımdan konuşup durması benim için sadece baş ağrısı oluyordu.
"Shoyo..."
Sessizlik.
"Benim annem dul."
Sakın gülme Kei. Bu salakların yine bu salakça olan hikayeye inanmasına gülme. Sakın!
"Bazen kedim Momo boşluğa bakarken tüylerini kabartıyor. Tokyo'da böyle bir şey olmuyordu. Biliyorsun kediler bu tarz varlıkları hissedebiliyor."
Bilmediğine hayatımla bahse girebilirim.
"Oha, bilmiyordum!"
Demiştim.
(y/n)
Kafama sıçayım. Böyle hikayeleri dalgaya alıp gülüp geçemiyordum hiçbir seferinde. Tüylerim diken diken olmuştu bile şimdiden. "Saçma sapan şeyler konuşacağınıza bir ay içinde gerçekleşecek olan turnuvaya çalışsanıza siz." Tsukishima'nın yere bakarak söylediği şeyle ona döndüm hemen ardından göz göze geldik ve sırıttı.
"Sen takıma yük olmamak için çok çalışacağına söz vermemiş miydin? İki dakika oynadıktan sonra bile titremeye başlıyorsun, Vezir-sama."
Şerefsiz korktuğum için titrediğimi çok iyi biliyordu.
Cevap vermediğimde Hinata ile aramızdan su şişesine uzandı. Ona değmemek için gövdemi arkaya doğru kollarıma yasladım. Ben hareketlenince bana baktı.
HASSİKTİR ÇOK YAKIN!
Kafamı yana çevirdiğimde o da geri çekildi. Şişenin kapağını açıp açıp kafasına diktiğinde suyun bir kısmı dudaklarının kenarından akmıştı. Yutkunurken adem elması inip kalkıyordu.
Suyunu bitirip kenara koyduktan sonra gözlüğünü çıkartıp eliyle terden ıslanmış, sık dalgalı, sarı saçlarını dağıttı. Ardından tekrar gözlüğünü takıp ayağa kalktı. Bana dönüp bir şeyler dedi ama su içtiği için ıslanan dudaklarına bakarken ne dediğini anlayamamıştım.
"Ne dedin anlamadım."
"Geçen gün yaptığımız anlaşmanın şartlarını yerine getirsen diyordum."
"Ha! Birazdan gelirim."
Gözlerimi ondan çekip Hinata'ya baktığımda gözlerini ve ağzını kocaman açmış bir bana bir Tsukishima'ya bakıyordu. Bu hali bana fındık çuvalına düşmüş sincabı andırdı.
Birden iki omuzumdan tutulup sallanmaya başladım. "Ben sevgili yapmadan sevgili olamazsınız (y/n)!"
"Hinata," hala sallıyordu "lütfen saçmalama." Bu sefer ben onun omuzlarından tutup sallamaya başladım. "İdeal tipini bulup ve ona yaklaşmaya çalışırsan sevgilin olur." diyerek onu bırakıp ayağa kalktım.
"İdeal tipimi nasıl bulayım ya?!"
İşte tam o anda Tobio sahadan içeri girdi. Zamanlamaya kurban bee. "Tobio'ya kendisininkini sor ve sen de bulmaya çalış." diyerek aradan çekildim ve yerdeki toplardan birini alıp servis pozisyonu alan Tsukishima'nın yanına gittim.
Benimle dalga geçmek için kafasını eğip "Vezir Hazretleri." dedi.
"Saygından dolayı seni kutsuyorum Kale-kun." ben de ona katıldım. Yok öyle vezir, kral falan kardeşim. Oynuyorsak ben bu işin içine bütün satranç taşlarını katarım. Dudağının kenarındaki gülümsemeyi görünce ben de sırıttım. Tsukishima her ne kadar sinir bozucu bir kişiliğe sahip gibi dursa da onunla laf dalaşına girmek eğlenceli oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VEZİR ~tsukishima
Fanfiction"Peki bu Vezir-sama muhabbeti nedir?" Hafif kaşlarını çatmış kafasını yana eğip gülümsemişti. Sevimli görünüyordu. • Tsukishima Kei x fem reader • Kitap 4. Sezon spoilerı içerir. Manga spoilerı yoktur! • Zaman, ulusal turnuva sonrası.