~ 7 ~

84 12 13
                                    

Tsukishima Kei

Allah'ın cezası.

"Ben çıktım." Sinirden kapı sert kapanmıştı.

Sabah korku hikayesine inanmasını komik bulduğum için bunlar başıma geliyordu.

Zavallı (!) komşumuz (y/n) evde tek kalmış, kedi dışında, korkmuş ve annesine yazdığında o da benim annemden kızını kontrol edip edemeyeceğimizi, yanında kalabileceksek de kalmamızı rica etmişti.

Annem de hem aynı sınıfta hem de aynı takımda olduğumuz için beni evden sutlamıştı. Bu şeyleri ona söylememiştim bile.

Karşı evin bahçe kapısından içeri girip zillerine bastım. Zil çalmadı. Evin ışıkları yanmıyordu ama ufak bir ışık vardı. Kapıya vurdum bu sefer ama açan olmamıştı. Tekrar denediğimde bahçenin arka tarafından bir ses geldi. "Kim o?"

Sese doğru yürürken cevap verdim. "Benim, Kei." Onu gördüğümde bankta top gibi oturmuş ve ince bir battaniyeye sarılmıştı. "Tsukishima-kun? Niye geldin?" Çantamı kucağıma alıp bankta yanına oturdum.

"Anan istedi çünkü."

Birden gülmeye başlayınca ona baktım.

Siktir...

Geldiğimde ona doğru düzgün bakmamıştım. Soğuktan yanakları ve dudakları kızarmıştı. Saçlarını da yukarıdan topladığı için boynu açıkta kalıyordu. Sanki... Güzel görünüyordu.

"Kaç saattir buradasın sen?"

"İki. " Yani iki saattir bu göt donduran havada oturuyordu. Mal mı bu kız? Ah doğru unutmuşum, ben şu an o saçma sapan bir korku hikayesine inandığı için buradayım.

Uzun süre ikimiz de konuşmadık. O süre boyunca neden böyle bir durumda olduğumu sörguladım. "Üşüdün mü?" dedi sonunda. "Üşüdüysem içeri mi gireceksin?" Oturarak da ona üstten bakabiliyordum. "Sevgili komşumu hasta etmek istemem." diyerek yüzüne yapmacık olduğu belli olan bir gülümseme yerleştirdi. Sonra tekrar sessizlik olmuştu. "Hava soğuk içeri girelim." Bu dediğimden sonra ayaklanıp kapıya doğru yürüdü. Çantamı bir omzuma atarak yanına gittim. Evin bazı yerlerinde mum yanıyordu. "Taşınmadan önce elektrikçi çağırmıştık ama  en erken gelebileceği tarih yarınmış."

"Şartellere baktın mı?"

"Evet açılmıyordu." Arından bana bakıp arkamdaki kapıyı işaret etti. "Kapatabilir misin? Kalorifer yanmıyor içeri soğuk olur."

Zaten kapatacaktı çocuk ama biraz tuhaf duruyordu şu an kız gözünde. Aklı başka yerde gibiydi, Tsukishima onu ilgilendirmediği için sormadı. Sadece dediği gibi kapıyı örttü.

Salonu gösterip konuştu "Çantanı ve montunu sandalyenin üstüne bırakabilirsin. Dolapta biraz pasta olması lazım. İster misin?"

"Misafirperver olmak için zorluyor musun, yoksa gerçekten öyle misin?" Montunu çıkartırken konuşmuştu. "Pasta istiyor musun, istemiyor musun?" dedi kız da ona karşılık olarak. "Hayır demem." İkili(?) birlikte mutfağa ilerledi. O tabak çıkartırken telefonun fenerini önünü görebilmek için açtı Kei. Kedisi mutfaktaydı, kabarık tüylü yamalı kürklü bir hayvandı. (y/n)'nin ayaklarının dibinde dolandığını gördü Kei. Dolaptan pastayı çıkardı ve tabaklara koydu kız "Sıcak bir şeyler de ister misin? İçecek."

Yerinden kalktı "Kahve içerim. Bardaklar nerede?" Dolaplardan birini gösterince o da iki bardak çıkartıp içine kahveleri hazırladı. Kız da kaynayan suyu bardaklara döktü. Tabakları alıp içeriye doğru yöneldi. "Bardakları da getirsene, içeride yiyelim" Dediği gibi yapıp içeriye oturdular.  Büyük koltuklardan birinin yanına orta sehpayı çekip oturdu ondan sonra göz göze geldiler kızla "Karşıma geçsene battaniye örtelim." Bardakları bırakıp aynı koltukta karşısına oturdu Kei de sonunda "Uzat bacaklarını." İkisi de bacaklarını karşılıklı uzattığınızda yer kalmamıştı. Tuhaf bir oturma şekliydi ama onlar için rahattı.

"Miyagi hep bu kadar soğuk mu olur? Bahara gireceğiz." Sıradan bir sohbet başlattı diye düşündü. "İki gün önce sıcaktı, senin geldiğin gün de öyle ama Tokyo'ya göre daha soğuk." ben de onun sohbetine katıldım. İlginç bir şekilde keyifli bir sohbet olmaya başlamıştı. Müdürün peruğundan, voleybol kulübünden, burada gezebileceği yerlerden, animelerden ve dizi/filmlerden konuştular. (y/n) ile bu şekilde sohbet edebileceğini katiyen düşünmezdi. Rahat konuşuyor ama gürültücü değil, diye düşündü.

"Peki bu Vezir-sama muhabbeti nedir?" Hafif kaşlarını çatmış kafasını yana eğip gülümsemişti. Sevimli görünüyordu. Sanırım ona alışmaya başlıyordum. Birine bu kadar kısa sürede ısınabilmem alışılmış bir şey değildi.

"Kral ile , yani Kageyama ile, benziyorsunuz. En azından saha içinde öyle." Kaşları hala hafif çatık duruyordu. Tahminimce tek kaşını kaldıramadığı için böyle yapıyordu. "Yani saha dışında farklı olduğumuzu mu düşünüyorsun?" diye sordu. "Nereden bileyim ben ? Onunla kulüp etkinliği dışında pek konuşmuyorum." Anladığını belli edip devam etmem için aşağı yukarı kafa salladı. "Seni de çok kısa zamandır tanıyorum ama en azından aşırı sinir bozucu değilsin." Pastanın son dilimini de ağzıma atıp tepkisini inceledim. Yanakları hafif kızarık duruyordu. "Sanırım bu kelimeler senin ağzından çıktığı zaman iltifat kabul edilebiliyor." Cidden ne demiştim ben öyle?

"Sanırım öyle." İnkar etmenin pek de bir anlamı yoktu, değil mi? "Bu arada pasta güzel olmuş." diye konuyu değiştirmeye çalıştım. Yalan değildi pasta gerçekten çok güzel olmuştu. "Teşekkür ederim. Biraz daha ister misin?" kahvesini yudumlayıp sordu. İkimiz de bir anda yeme içmeye başlamıştık. (y/n)'nin uykusu gelmiş gibi duruyordu. Bunu karşımda esnemesindrn anlayabiliyordum. Benim de uykumu getirmişti onun esneyişleri.

"Şimdi kahve içtin ama cidden uykun mu geldi?" Sırıttım. "Çok etki etmiyor aksine başımın ağrısı geçti."diye cevapladı. Ayakta uyuyordu. Bu yaşlarda bir çok kişide kafein bağımlılığı olabiliyordu. (y/n) de onlardan biriymiş demek ki. "Her neyse bu gece burada kalıyormuşum. Nerede yatacağım?"

"Ne!? Benim haberim yoktu bundan." İç çekip ona baktım. 'Dalga mı geçiyorsun?' demek istediğimi surat ifademden anlamış olmalıydı. "Ben gidip yastık gibi bir şeyler bulayım." Salonda yatacağım kesinleşmiş oldu dediğiyle.

"Ekselansları yardım ister mi peki?"

"Kucak kucağa yatmak istiyorsan hayır ama istemediğini tahmin ediliyorum o yüzden evet." İkimiz de oturduğumuz yerden kalktık, o dediği gibi bir şeyler getirmeye gitti ben de bulaşıkları mutfağa götürüp yıkamaya başladım. Koltuktan kalkınca onun verdiği sıcaklık kaybolmuştu, aynısının (y/n)'ye de olduğunu düşündüm.

Bulaşıkları tamamen bitirip salona geri döndüğümde benim için yatacak yeri açmıştı bile. "İyi geceler Tsukishima-kun ve zahmet verdiğim için kusura bakma." Kendi yatak odası olduğunu tahmin ettiğim odanın kapısından kafasını uzatıp söyledi. Saçlarını açmıştı.

Ona "İyi geceler." diyerek ben de yattım.

🔮

Merhabalar yine ben!

Yorum yapanlara gerçekten çok teşekkür ederim okurken yüzümde bir gülümseme oluşuyor 🥺

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 16, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

VEZİR ~tsukishima Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin