"Konuşalım artık," sert çıkan sesim ile geriye yaslanıp bacağımı bacağımın üzerine atıp elbisemin daha da kısalmasını umursamadım.
"Konuşalım elbette." Derin bir nefes verip yerinde dikleşmişti, nereden başlayacağımı düşünürken kapının aniden açılması ile ikimizin de dikkati gelen kişiye çevrilmişti. Gelen uzun boylu adama bakarken gözlerimi devirdim. Mükemmel, bir kinci kardeş eksikti.
"Lu niye burada? Aşağıdaki annemin seslerini duymuyor musun?!" Yerimden kalkarken üzerime doğru gelen genç adam sinirlenmeme sebep oluyordu. Kardeşi ile hiçbir zaman anlaşamamıştık. Carla bana dikkatle bakarken oturmamı işaret ediyordu.
"Ben ona bakacağım, gelirim hemen." Bana ithafen konuşmuş odadan yavaş bir şekilde ayrılırken arkasından onu izlemiş ardından görüş açıma tekrar giren çocuğa bakmıştım. Giyindiği takımını düzeltmiş yanıma yavaşça yaklaşırken sinirli görünüyordu.
"Carla'ya tekrar yakınlaşmaya çalışma, artık daha fazlasını yapabilecek güce sahibim." Alayla önümde durup gülerken aynı şekilde bende güldüm. Şerefsiz bana az çektirmemişti.
"Carla ile ben hep yakındık," pekâlâ ona söyleyemediklerimi kardeşine sıralayabilirdim. Üzerine bakmış gülmeye devam ederken takmış olduğu kravatı elime dolayıp kavramıştım. Sıkıca çekip afallamasına sebep olurken boylarımızı eşitleyip sinirle bana bakan yüzüne onun tersine gülerek baktım. "Büyüklere karışmaman gerektiğini hala öğrenememişsin." Kravatı daha çok çekerek gözlerimi kısmıştım. "İşlerin ile ilgilen Armin."
Elimi yavaşça çekerken doğruluşunu izledim ve tam o sırada içeri giren Carla'ya baktım. Bir süre bize bakmış ve kaşlarını kaldırmıştı. Bu daha çok Armin'i sorgulayan bakışlardı, sinirden kızarmış yüzü kendini ele veriyordu çünkü. Geriye dönen uzun beden bir şey demeden odadan çıkarken arkasından izlemiş derin bir iç çekmiştim.
"Sadece dikkat çekmek için ayılıp bayılıyormuş, bu kadını anlamıyorum. Babam gittikten sonra daha tuhaf biri oldu." Koltuğa tekrar otururken bana bakan bedene dönüp sormadan edemedim. "Gelmemi istemediler değil mi?" Ne diyeceğini bilemeyen beden öksürerek boğazını temizlemişti.
"Sorun değil, önemli olan biziz." Saçlarımı düzeltmiş etrafa bakınmıştım. Hala ona bakarken geriliyordum. "Biz diye bir şey olacak mı tekrardan?" Oldukça yaklaşan bedene bu sefer karşı koymadan omuz silktim. Yaklaşık bir saat önceki fikrimi ne çabuk değiştirmiştim bilmiyorum, tek bildiğim karşı koyamadığım.
"Hemen olmayabilir elbette, deneyebiliriz." Yüzüne bakmış şaşkın suratını incelemiştim. Üç senenin ardından bu kadar kolay mı birleşecektik? Hemen hiçbir şey olmamış gibi davranmayabilirdik ama zaman bize güzel şeyler gösterecekti. En azından böyle düşünüyordum.
Gözlerimi üzerinden almış kafamı koltukta geriye yaslamıştım. Tavanı izlerken sorularıma hakim olamadım. "Artık babanın şirketini yönetiyormuşsun, fotoğrafçı olma hayaline ne oldu?" Kafamı çevirmiş aynı benim gibi tavanı izleyen bedene baktım.
"Hobim oldu, güzel şeylerin fotoğraflarını çekmek." İç çekmiş ve gülmüştü. "Hayalindeki mesleği yapıyorsun, senin adına çok mutlu oldum." Evet görüşmediğimiz zamanlarda kesinlikle onu araştırmaya başlamıştım, aynısı onun içinde geçerliydi anlaşılan.
"Fotoğraflarını çekmeyi seviyordum, bu yüzden ilgim vardı." Yerinden yavaşça kalkmış yatağının yanındaki küçük masadan üst üste duran dergileri alırken hareketlerini dikkatlice izlemiştim sadece. Yanıma oturup dergileri bana uzatırken kapaktaki tanıdık fotoğraflarıma baktım. "Sadece bana poz ver isterdim fakat oldukça başarılısın." Dergilere bakıp derin bir iç çektim.
"Oldukça güzel görünüyorsun." Gözlerini kırpmadan baktığı dergileri elinden alıp yerimden kalktım. Tekrar yerine koyup yanına ilerledim, konuyu değiştirmek adına merak ettiğim soruyu sordum. "Bu ev şehir merkezine çok uzak değil mi ya? Zorlanmıyor musun?" Sorduğum saçma soruya lanet ederken odada dolaşmaya başladım bu sefer. Makyaj masasına oturup aynadan arkamda kalan bedene baktım.
"Hafta sonları geliyorum genelde buraya, seni normalde buraya değil kendi evime çağıracaktım fakat dayanamadım." Onaylayarak kafamı salladım. Masanın üstünü incelerken yerinden kalkan beden arkamda durmuş bunun üzerine bende yerimden kalkmıştım. Kollarını belime tekrar dolarken bu sefer bende sıkıca sarılmıştım. Bir süre bu şekilde kalmış tek bir kelime etmemiştik.
|
"Bayan Martina, ince davetiniz için teşekkür ederim." Elimdeki çatalımı bırakmış çaprazımda oturan benden nefret eden, yaşı yerinde olmasına rağmen güzel olan kadına gülerek baktım. Zorla gülmeye çalışmış ve onaylamıştı. Bilerek üzerine gidiyordum ve bu Carla'nın dikkatini çekmiş olacak ki gülüyordu. Karşımda oturan Armin ise hâlâ bana bakmıyor sadece tabağı ile ilgileniyordu.
Carla zorla o gece kalmamı teklif etmiş her ne kadar -ailesinden ötürü- reddetsemde ısrarları karşısında yenik düşmüştüm. Evet hala eskisi gibi değildik. Ayrılmamıza sebep olan ailesi hala benden nefret ediyordu fakat bu sefer ikimizde üzerlerine gidiyorduk.
Sancılı bir üç sene geçirmiştim, elbette unutamamıştım bu kadar kolay birleşmemiz gözümü korkutmuyor değildi fakat bundan sonra bırakmak gibi bir niyetim yoktu.
"Saat geç oldu, yatsak iyi olacak." Yerinden yavaş bir şekilde kalkmış bana seslenirken daldığım düşüncelerden sıyrıldım. Onun gibi yavaş bir şekilde yerimden kalkarken masada kalan Armin ve Bayan Martina'ya bakıp güldüm. "İyi geceler," çoktan yanımdan ayrılmış merdivenleri tırmanan kıza yetişmek adına topuklu ayakkabılarımı umursamadan koştum. Peşinden odasına girerken artık rahatsız etmeye başlayan elbiseme baktım. Anlamış olacak ki büyük dolabına ilerleyip bir pijama çıkarmıştı.
"Biraz büyük gelebilir fakat sorun olmayacağını düşündüm." Elbette olmazdı onun kıyafetlerini giyinmeye bayılıyordum çünkü. Teşekkür ederek aldığım pijamalar ile banyoya ilerlerken dediği ile tekrar ona dönmüştüm. "Birlikte uyuyabiliriz değil mi? Sen sarılmadan uyuyamazsın." Kıkırdayarak dediği ile kafamı sallamıştım. "Uyuruz birlikte."
Banyoya girip üzerimdeki elbiseden kurtulurken bana verdiği siyah pijamanın tişörtünü giyinmem yetti. Kendiside oldukça büyük giyiniyor olmalıydı ki bana elbise gibi olmuştu.
Yatmadan önce hızla makyajımı su ile yıkadıktan sonra banyodan çıkmış çoktan uyumaya hazır bedene baktım. Yatakta oturmuş telefonu ile ilgilenmesini fırsat bilerek yanına aynı şekilde oturup bir süre ona baktım. İşlerini bitirmiş olacak ki telefonunu kenara koyup bana dönmesi ile ona gülümsedim. Üzerime bakmış ve gülmeden edememişti.
"Hep böyle küçüksün," yatağa bu sefer uzanırken belimi bulan elleri gerilmeme sebep olmuştu. Kendine çekerek yatmamı sağlamış ve sıkıca sarılmıştı. "Küçük olmayı seviyorum." Gülmüş ve kafamı boynuna gömmüştüm.
"İyi geceler o zaman küçük," saçlarımı öpüp okşaması ile daha çok uykum gelirken mırıldanmış ve gözlerimi kapatmıştım. "İyi geceler Carla,"
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.