medya: secrets of the earth
Ama bişi dicem wattpad medyalarımı eklemiyo bölüme.. taslakta görünüyo ama şarkılar...... nE
*
Zeytinle aşk yaşayan kız, elinde iki kutu kola ile beraber sahile geldiğinde şaşkınca ona baktım. Atmosfer daha çok 'hadi bira içip kafa bulalım ve acılarımızdan bahsedip ağlayalım' dercesine serin bir geceydi. Ama o iki kutu koladan birini elime tutuşturmuş, hiç istifini bozmadan sahile bakan banklardan birine oturmuştu.
"Bira falan içeriz sanmıştım?"
"Ne fark eder? Bu da kola?"
Neyse dercesine omzumu silkip yanına oturdum ve kolayı açtım. Büyük bir yudum aldığımda kolanın zannettiğim kadar soğuk olmadığını fark ettim. "Nereden getirdin bunu, karşıdan mı?"
"Karşı dediğinin bir adı var, Türkiye."
Tek kaşımı kaldırıp ona baktım. "Karşıdaki ülke Türkiye mi?"
"Sen coğrafya dersinden kaçla geçtin?"
"Geçemedim ki."
Tek hecelik bir kıkırtı bırakıp önüne döndü ve koladan bir yudum aldı. Havadan sudan konuştuktan sonra bir süre bir şey konuşmadık ve sadece pek de uzağımızda olmayan dalgaların sesini dinledik. Hava çok ama çok hafif esmesine rağmen serindi ve o üzerine incecik bir hırka giymişti yine. Sanki yat turundan dönünce otele gitmemiş, üzerini değiştirmemiş gibiydi. Hırkasının altındaki kıyafetleri de epeyi ince ve kısaydı.
"Sen üşüyor musun?"
Omuzlarını silkti. "Serin bir yaz gecesi işte. Müthiş."
Kendi hırkamı çıkarıp omuzlarına koymaya çalıştığımda oflayarak beni engelledi.
"Üşümüyorum yani."
"Tüylerin diken diken olmuş ama."
"Müzikten."
Elimdeki hırkayı omzuna koyamadığım için ben de giymek istememiştim. Gelişi güzel katlayıp aramıza koydum ve ona döndüm. "Ne müziği? Burada müzik çalmıyor?"
"Burada çalıyor." derken parmaklarıyla kafasını işaret etti ve bana döndü. "Nasıl olduğunu bilirsin değil mi? Kafanın içine mıh gibi çakılıyor tüm o melodiler ve asla gitmiyorlar. Konuşuyorsun, düşünüyorsun, hareket ediyorsun, cevap veriyorsun, soru soruyorsun, bisiklet kullanıyorsun, soru çözüyorsun ama o müzik hep orada. Bedavadan müzik çalar işte."
Bu benzerlik beni ürkütmeye başlamıştı. Onun dediklerinin aynısını ben de yaşıyordum. Üstelik işim müzik yapmaktı, bütün hayatım müzik üzerine kuruluydu. "Prodüktör olduğumu biliyor muydun?"
"Dostum, ondan bahsetmiyorum."
Demek istediğini anladığımı zannetmiştim oysaki. Devam etmesi için sesimi çıkarmadım. O da anlamış olmalıydı ki anlatmaya devam etti.
"Bazen durduk yere bir melodi duyuyor gibi oluyorum. Ayağa kalkıyorum, sesin geldiği yeri arıyorum ama ses hiç azalmıyor ya da artmıyor. Çünkü hep aynı yerde, aynı şiddette çalıyor. Melodi genelde değişiyor ama çoğunlukla onu bir piano sesi olarak duyuyorum. Bazen de yaylı çalgılar oluyor. Ben düşünmüyorum, yemin ederim! Hepsi sanki usb bellek ile zihnime aktarılmış gibi. Dosyayı açıp yüklemekle bile uğraşmıyorsun. Direkt açılıyorlar."
Pekala. Sanırım onun psikolojik bir sorunu olmalıydı çünkü sesler duymak, hadi ama, normal değildi.
"Peki müzik dışında bir şey duyuyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
somebody told me; | chanmin ✔️
Teen FictionChan bir sabah uyandığında kimseye haber vermeden ülkeyi terk eder. #minific