vursalar ölemem

2.5K 207 99
                                    

Yakınlardan gürültülü bir araban sesi gelmesiyle yerinde dikleşti Koray. Bu Muhittin olmalıydı, ancak o bu kadar hastalıklı ve her an bozulacakmış gibi bir ses çıkarabilirdi.

Şu saniyeye kadar Tolga'nın geleceğini düşünmüyordu. Koray ne kadar onun çevresini sevmediyse, onun da kendininkini sevmediğini düşünmüştü.

Arkadaşları Tolga'yı çağırmayı teklif ettiğinde başta şaka yaptıklarını düşünmüştü. Ne de olsa o Tolga idi. Hiçbir ortak noktaları, ilgi alanları yoktu.

Onu daha da şaşırtan şey Tolga'nın kabul etmesi oldu. Söylediğine göre Volkan ve Özgür gelmeyecekti, yani şu an kapının önünde sadece o vardı.

Koray'ın yerinden kalkmasına gerek kalmadan, Samet elindeki poşetleri bırakıp koşturdu.

"Geldi lan!"

Koray göz devirdi.
Arkadaşlarının Tolga'ya çok da bayılmadıklarını, onu buraya dalga geçmek için çağırdığını biliyordu. Başta bunun ne saçma olduğunu, yapmamalarını söylemişti ancak Tolga sonunu bile bile kabul ettiği için aradan çekildi. Hem belki ona bir ders olurdu, peşini bırakırdı.

Bugün bir an önce bitseydi de kurtulsaydı, tek dileği buydu.

Samet'in kapıyı açışını ve Tolga'nın elinde poşetlerle eve girişini koltuğundan tek bir santim kımıldamadan, boş gözlerle izledi.

Kendine has yürüyüşüyle içeriye adım atan Tolga önce güneş gözlüklerini çıkardı, sonra ağzındaki kürdanı henüz kapanmamış kapıdan dışarı attı.

Gözleri Samet'i ve onunla tokalaşmak için bekleyen Teoman'ı es geçip kollarını göğsünde bağlamış, kendisini kısık gözlerle izleyen Koray'ı buldu. Neşeyle göz kırptı ona. Koray gözlerini devirirken, o kendisine uzanan ellerle tokalaşıp, kafa tokuşturdu.

Bu harekete yabancı olan Samet ve Teoman duraksadı, Tolga'ya çaktırmadan kendi aralarında güldüler. Arkadaşlarının bu yalancı samimiyetine gıcık oldu Koray. Resmen saklamaya bile çalışmadan dalga geçiyorlardı.

Koray çok tahammülsüz biri olduğunu kabul ediyordu, ama bu ikisi ondan da beterdi. Doğduğu mahalle olduğu için az buçuk biliyordu Tolga gibi insanları, fakat arkadaşları bu türle ilk defa tanışıyordu ve böyle giderse Tolga'nın yaptığı herhangi bir şey onları çok eğlendirecekti.

Anlaşılan Koray bunun için bir hamle yapmayacaktı, o yüzden Tolga onun yanına kadar gitti. Koray'ın oturduğu tekli koltuğun kollarından birine oturdu.

"N'aber kız?" dedi.

Yerinde rahatsızlıkla kıvranan diğeri bir şeyler mırıldandı, cevap veremeyecek kadar huysuzdu. Koltuktan kalçasını biraz havalandırdı ve arka cebinden paketi çıkarttı, bir dalı dudaklarına koydu. Tolga'nın kendisine yönelik bakışlarını hissediyordu ama çakmakla sigarayı yakarken onunla ilgilenmedi.

Tolga bu iştah açıcı görüntüye salya akıtmadan edemedi. Burası gerçekten de dağ eviydi, hatta dağın başındaydı ve saatler süren bir yolculuğa mal olmuştu. Şimdi bu sigara bir bardak su değerindeydi onun gözünde.

Yana doğru eğildi ve Koray tam bir nefes çektiği sırada dudaklarından kaptı sigarasını.

Mavi gözlerini dehşetle açan çocuk hemen yanındaki bedeni ittirdi.
"Ne yapıyorsun, ayı?"

Tolga ağzında sigara varken sırıttı.
"Nefesleniyorum."

Büyük ihtimalle Koray'ın bunu kabullenip başka bir tane yakacağını düşünüyordu ama bilmediği bir şey vardı, diğeri de en az onun kadar inatçıydı.Dizlerini koltuğa bastı, Tolga'ya doğru eğildi. O sigarayı almadan koltuğuna geri oturmayacaktı.

Ankara İzmir'e Vurgun [slow update]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin