0.0

316 16 3
                                    


Gelecek;


Genç kadın karşısında ki harabe olmuş binaya bakarken kontrolü dışında akan göz yaşlarını parmaklarının uçlarıyla sildi. Akan burnunu içine çekerken karşısında geçmişinde bulunan bir çok güzel anıya ev sahipliği yapmış yanık binaya son kez hüzünle baktı.

Gidiyordu artık.

Sevdiği adamla geçirdikleri güzel anıları ev sahipliği yapmıştı yanık ev. Ama aynı zamanda sevdiğiyle hayatlarını ayıran kavga da bu evde olmuştu. Yüzü acıyla kasıldı bir kez daha. Kafasını iki yana sallarken çalan telefonuna uzattı soğuktan uyuşmuş parmaklarını.

Ekranda gördüğü kardeşinin adıyla dudaklarında buruk tebessüm oluşurken zaman kaybetmeden aramayı yanıtladı uyuşmuş parmaklarıyla.

"Abla neredesin?" Kardeşinin huzurlu sesi kulaklarını doldururken gözlerini evden çekmeyi başarmıştı. "Geliyorum ablacım, son kez uğramam gereken yerler vardı."

Onur telefonun ucundan ablasının nereye gittiğini anlamıştı. Tek kelime bile edemezken onayladı ablasını. "Dikkatli gel, İzmir Ankara yolunda trafik kazası olmuş demek için aramıştım."

Kardeşinin düşünceli haliyle buruk tebessümü büyüdü. Bugün ailesinin yanına taşınmak için yola çıkıyordu. Tayinini tekrar Ankara'ya aldırmıştı. Doğduğu şehirden kalbinde ki yarayla ayrılıyordu.

"Düşündüğün için teşekkür ederim Onur. Gelince konusuruz olur mu?" yumuşak ses tonuyla konuştuğunda karşı hatta olan kardeşinden onaylama mırıltısı gelmesiyle telefonu kapatmış ve arkasında duran arabasına ilerlemişti.

Farkında değildi olacaklardan. Yeniden gittiği sınır görevinden altı ay önce dönmüştü. Altı ay boyunca İzmir'de bulunan askeri üslerden birisinde psikolojik tedavi almıştı. Tedavisi bitip ailesinin yanına  Ankara'ya yeni görev yerine gitmek için yola çıkmıştı. Yola çıkmadan önce de kalbinde ki en büyük yaraya ev sahipliği yapmış olan o yere gelmişti.

Uzun ve yorucu bir yolculuğun ardından akşam üzeri Ankara'ya varmıştı. Annesi, babası ve kardeşiyle özlem giderdikten sonra kendisini burada bulunan eski odasında ki yatağına atmıştı.

İki yıl olmuştu bu Ankara'ya ayak basmayalı. Ankara'dan yeniden sınır görevi için ayrıldığında bu kadar değişeceğini tahmin etmiyordu. 

Sadece kırgındı o zamanlar. Hayatında ki en değerli kişinin kendisinden bir çok şey saklaması onu kırmıştı.

Kapısının tıklamasıyla yatağında doğruldu. Çok geçmeden kapı açılmış ve kırlaşmış saçlarıyla dayısı girmişti içeriye.

Uzun zaman sonra dayısını görmenin verdiği özlemle tebessüm etti.

"Sarışın?" izin isteyerek içeriye giren Kartal gülümsüyordu. Tam bir daha ayrılmayacağız diyerek tekrar gitmesinin üzerine iki yıl olmuştu dile kolay yeğeninden ayrı. Onlar her zaman iç içe yaşamış, aile bağları kuvvetli olan bir aileydiler.

"Yakışıklı?" diyerek dayısına izin verdiğinde Kartal odanın içine girmişti. Yeğeninin yanına oturup ona kollarını sardığında dolan gözlerine aldırmadı. Sınır görevine gittiği günden beri aklı daha çok kalmıştı yeğeninde.

"Özlemişim seni yakışıklı." dedi dayısının kokusunu içine çekerken. "Bende özlemişim sarışın.. Bende."

Bir süre sonra birlikte sohbet etmeye başladıklarında dayısıyla kahkahaları doldurmaya başlamıştı odayı.

Uzun yıllardır sessiz olan oda soğuk Ankara akşamında yeniden ısınmıştı dayı yeğenin kahkahalarıyla.

En sonunda uyuya kalmıştı kadının yorgun bedeni. Uzun zaman sonra gülmek ona oldukça iyi gelmişti. Özlemişti ilk başta ailesini, ama zamanla alışmıştı ailesinden uzak kalmaya.

EsinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin