1

1.3K 83 207
                                    

"yeonjun, bizi bulaştırdığın şu belaya bak, sikeceğim seni oğlum!" duvara sindi çocuk iyice.

yeonjun duvarın kenarından peşlerinde biri olup olmadığını kontrol edip arkadaşına döndü. "ulan ben mi dedim sana git siktiğimin defterini çal diye?" duraksadı. "sahi, ne var o defterde?"

"bilmiyorum oğlum, odada elime gelen ilk şeydi, kapıp çıktım."

"zaten adama ihanet edip bilgilerini düşmanına verdik, yetmedi bir de en değerli şeyini çaldın. soobin, senin yüzünden jimin bizi öldürmekten beter edecek."

"jungkook bizi korur oğlum... umarım." soobin umutsuz bir bakış attı arkadaşına.

karanlık ara sokağından, duvarın o taraflardan tok bir ses yükseldi. "jungkook sizi neden korusun?"

çocuklar oraya döndüklerinde sarışın bir adam gördüler. ona doğru gittiler. "biz ona sığınıyoruz." dedi soobin.

"neyden?"

"jimin'in şerrinden."

taehyung bir şey demedi. elini uzattı. "defteri verin." yeonjun defteri uzattığında aldı, içini açtı. bu jungkook'un jimin'e gönderdiği mektuptu. taehyung'un hatırladığına göre içinde büyü de olan bir mektup. aralarındaki ilk ve son diyalog olmuştu. hoş, diyalog da denemezdi ya, jimin'den bir cevap gelmemişti hiçbir zaman.
jungkook mektubu atmış olacağından emindi ama buradaydı işte. "bu defter onun için kıymetli miydi?"

"odasında bir kasada saklıyordu, bir keresinde bir büyücü defteri incelemek istediğini söylediğinde o büyücüyü kovdu." dedi yeonjun.

taehyung bir şey demedi. defteri cebine koyup ellerini cebine soktu. "beni takip edin."

çocuklar onu takip ederken yavaşça yürüyordu taehyung. düşünüyordu.

jungkook birkaç gündür yoktu, dolayısıyla bu çocukların yardım çağrılarını da, taehyung'un buraya geldiğini de bilmiyordu. öğrense kızar mıydı acaba? jimin'in ismini duyar duymaz, hatta bu mektubu görür görmez afallayacaktı orası kesindi fakat vereceği tepki kestirilmezdi. jungkook savaştan sonra iyice dengesiz biri olmuştu, her şeye sinirleniyordu ve hiç sabırlı değildi.

saatlerce yürümenin ardından— çocuklar bu sarışının neden vampir hızıyla gitmediğini merak etse de sorma cesaretinde bulunamamıştı, görkemli jeon şatosuna gelmişlerdi. taehyung içeri girip kapıyı açtı, çocuklar da girince arkalarından kapattı. çocukları misafir odasına götürürken bir ses işitmesiyle durdu.

"evime getirdiğin bu şeyler de ne, sadık dostum?"

taehyung kuru dudaklarını ıslattı. "jungkook, onlar..." duraksadı. jungkook'un sinirlenmesi onu korkutuyordu. bu evdeki, hatta ülkedeki herkesi en çok korkutan şeylerden biriydi artık. "bu ikisi, meliklerine ihanet etmişler. sana sığınıyorlar."

jungkook tepesinde bulunduğu merdivenden inmeye başladı elleri cebinde. "melikleri kim?"

"o konu biraz..." mırın kırın etti taehyung, jungkook yanına gelene kadar bir şey diyemedi. jungkook önünde dikildiğinde defteri uzattı. "bunu çalmışlar kaçarken, sahipleri için bu çok değerliymiş."

jungkook defteri aldı, bir süre öylece elindeki deftere baktı. çatık kaşlarla kafasını kaldırıp iki çocuğa baktı. "ona ne yaptınız?" taehyung onun çoktan sinirlendiğini fark etti, çocuklar da. zaten jungkook bunu saklama çabasında da değildi. çocuklar susmaya devam ettikçe siniri katlanıyordu sanki. "konuşsanıza!"

"ş-şey biz-" yeonjun kekeledi. "biz aslında-"

taehyung jungkook'un omzuna elini koydu. "çocukların üstüne gitme. bir şey yapmadılar. bize bilgi veriyorlardı sadece, üstüne bir de bu defter olayı olmuş."

🍒 Acı Kiraz  ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin