"Woo bekle lütfen" bizi gördükten sonra stüdyodan çıkmıştı. Ben de şu an arkasından koşuyordum. Sonunda ona yetiştiğimde kolundan tutup kendime çevirdim.
"Woo beni dinle bir" kolunu benden kurtardı.
"Neyini dinleyeceğim San. Öpüşüyordun işte. Her şeyi gördüm"
"Ben öpmedim o öptü. Ayrıca sen neden ağlıyorsun ki?"
Hıçkırarak ağlıyordu. Onu böyle gördüğüm için kalbim acıyor."Bilmiyorum. Beni neden üzdü bu durum onu da bilmiyorum. Ama beni çok üzdün San" şu an ben haklıyım ama neden ona kızamıyorum.
"Woo senin bir sevgilin var. Sen kim bilir onunla neler yaşıyorsun? Ben bunları haftalardır düşünerek acı çekiyorum. Sana hiç hesap sordum mu? Şu an seni anlayamıyorum" yaşlı gözlerini eliyle sildi. Aniden eliyle çenemi tutup yukarı kaldırdı ve yüzünü bana yaklaştırdı.
"Sen bana aşıksın San. Daha dün ağlıyordun benim için unuttun mu? Ne oldu aşkına? Yalan mıydı her şey?" bu sözlerine çok sinirlenmiştim. O da bana aşıktı güya. Çenemdeki elini ittim.
"Sen de bana aşıktın Woo. Kendin söylüyordun hayatımda sen yoksan ya sen ya ben ölmüşüzdür diye. Asıl sana ne oldu? Doğru dürüst bir açıklama bile yapmadın bana ayrılırken. Sen anlat aşkının nasıl bittiğini. Hadi bekliyorum"
"Sıkıldım senden San. Aşkından, beni boğan ilginden, gereksiz kıskançlığından, her şeyinden sıkıldım. Ben başka bir hayat istiyorum. Seninle güzel zamanlar geçirdik ama beni baydı. Farklı bir kişiyle sevgili olmak istiyorum. Başka bedenler istiyorum" son cümlesini kulağıma yaklaşıp fısıldamıştı. Ben bu ruhu sürtük çocuğu nasıl sevebildim?
"Woo sen bu değilsin. Benden sıkılmış olabilirsin seni hak etmiyorum zaten. Ama sen azgın birisi değilsin. Lütfen böyle konuşup canımı yakma. Benim masum, tatlı bebeğimi yok etme. Bu kadar çirkinleşmene gerek yok" gözlerim dolmuştu. Benden sıkılması zaten beni bitirmişken bir de kendini alçaklaştırıyordu.
"Beni hak etmeme gibi bir şey yok. Kendine gel. Ben biraz ara vermek istedim aslında. Ama sonra istesek de eski bağımızı yakalayacağımıza inanmadığım için ayrıldık. Ayrıca her şeye ağlayıp durma. Senin duygusallığınla uğraşamam"
"Uğraşma o zaman Woo" diye bağırdım. Benim sinirli halimi bilmesine rağmen bilerek beni sinirlendirdiği apaçıktı. Böyle sert konuşmasının sebebi buydu.
"Felix'le sevgiliydin unuttun galiba. Kalbine başkasını almana rağmen nasıl gelip benimle böyle konuşursun? Neden öpüştüm diye ağladın? Neden bana kendini hatırlattın? Amacın ne?"
"Kalbime aldığımı kim söyledi?" p*ç sırıtışıyla yüzüme bakıyordu. Ne dediğinin farkında mı acaba?
Kollarını boynuma sarıp yüzüme çok az bir mesafe kala durdu."Sen hep kalbimdesin San. Seni asla bırakmam. Ama seni ne olarak gördüğümü bilmiyorum. Unutamadığım eski sevgilim mi? Hala aşık olduğum adam mı? Kıskandığım bir arkadaşım mı? Bendeki konumun belli değil. Ve ben bunu anlayana kadar kimseyle birlikte olmazsan sevinirim" söyledikleri sözler karşısında koca bir kahkaha attım. Vücutlarımızı ayırıp ondan uzaklaştım
"Woo sen çok değişmişsin. Ve bu sözlerin için çok teşekkür ederim. Sayende ben senin bendeki yerini çok iyi öğrendim. Sadece unutamadığım eski sevgilimsin. Seninle arkadaş bile olmak istemiyorum. Ve ben seni unutacağım. Yeni bir ilişkiye atılacağım. Kararımı kolaylaştırdığın için minnettarım. Kendine iyi bak" onu şok olmuş suratıyla bırakıp stüdyoya indim.
Kang dans ediyordu. Müziği kapattığımda bana döndü.
"Hadi sevgili olalım"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DONT CALL ME ~Woosan
FanfictionSevgili olup ayrılan 2 genç... San: Sevgilim Lütfen bana geri dön Çok kötü hissediyorum Çok özür dilerim Ne istersen yaparım Evimiz sensiz bomboş Ben tek başıma burda yaşayamam Yalvarırım bebeğim lütfen ~fic angst değildir~