Maki'nin gözünden
Uyandığımda ilk gördüğüm şey, beyaz tavandı. Birkaç saniye ne olduğunu idrak etmeye çalışırken üşüme hissi etrafımı sarmıştı. Yataktan kalktığımda ise başıma bir ağrı girmişti.
Dün yağmurda ıslanmaktan dolayı ateşimin çıktığını hatırladım. Dün geceye göre daha az üşüyordum. Odamdan çıkıp mutfağa girdiğimde masada kahvaltılıkların olduğunu gördüm. Annem işe gitmeden önce hazırlayıp bırakmıştı. Üstünde de bir not vardı.
[kendini kötü hissetmeye devam edersen beni ara.]
Beni hasta halde bırakıp gitmek istemediğine emindim. Fakat işi de yarım bırakamazdı öylece. Annem, babamla ayrıldıktan sonra her gün çalışıyordu. Ne kadar yorulduğunu görmek beni her defasında üzüyor ve ona yardım etmek istediğimi ne zaman dile getirsem de karşı çıkıyordu. Annemin ne olursa olsun kimseye muhtaç olmamak gibi bir huyu vardı. Bu konuda ona çekmiştim.
Bu kadar çalışmasının sebebi biraz da Mai'ydi. Kyoto okuluna burslu olarak girmişti. Okçuluk alanında yarışmalara katılıyordu. Tabiki yarışmaya katılmak için de ücret gerekiyordu. Annem en çok da bunun için bu kadar çok çalışıyordu.
Kahvaltımı yaptıktan sonra kapı çalınca kaşlarımı çattım. Dün Yuuta'ya hasta olduğumu söylemiştim, o mu acaba diye içimden düşünürken kapıyı açtım.
Karşımda Nobara vardı.
Nefes nefese sırtında okul çantası ve üstünde formasıyla kapının önünde duruyordu. Onu kapımın önünde görmeme daha şaşıramadan boynuma atlamıştı.
"Maki- çok endişelendim!" Sonra kollarını boynumdan çekip bana baktı. Ellerini alnıma koyarak hiç nefes almadan konuşmaya devam etti. "Ateşin var mı? Nasıl hissediyorsun? Sana yağmurda çok durma demiştim..! Mide bulantın falan var mı- ya da öksürük. Ah, meraktan ölücektim-"
Ellerini bileklerinden tutarak onu durdurdum.
"Nobara, sakin ol iyiyim ben. İçeriye gelsene."
Kapının önündeki garip halimizi fark etmiş olsa gerek içeri girdi. Çantasını yere bıraktıktan sonra ceketini çıkardı. Hala nefes nefeseydi.
"Tüm yolu koşarak mı geldin?"
Elleriyle kendine yelpaze yaparken cevapladı, "Evet, hastalandığını duyunca endişelendim. Hemen geldim."
"Gelmeseydin iddayı kazanmak için bir adım önde olurdun bunun farkındasın değil mi?"
Bu dediğimi daha önce düşünmemiş gibi şaşkın bir ifadeyle bana baktı. Sonra omuzlarını silkti.
"Önemli değil. İkimiz de dinlemezsek daha adil olur."
Nobara'dan bu tarz cümleler duymak beni şaşırtmıştı. Normalde hedefi için hırsla çalışan bunu yaparken de hiçbir şeyi düşünmeyen türden bir insandı.
"Neyse neyse. Dersleri boşver. Bugün sana ben bakıcam ki yarın okula iyileşmiş olarak dön. Eğer iyileşmezsen de bir gün daha dersleri kaçıramam haberin olsun!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my favorite nerd જ nobamaki
Fiksi Penggemar"Çocukluk arkadaşımla rekabet etmek ve onu sinirlendirmek kadar keyifli bir şey yok." [Nobara Kugisaki & Maki Zenin] ~texting 240821 ~