5. Kısım
Dryn Kral’a bakarak “Onu öldürmem için sebebim yok sadece arkadaşımı kurtarmak istiyorum” şeklinde bir cevap verdi. Kral olup bitenlerden habersiz olan genç adama “Yaklaş ve pencereden dışarı bak” Dryn söyleneni yapmak üzere Kral’a doğru yaklaştı ve dışarı baktı. İlk başta ne olduğunu anlayamayan genç adam daha sonra birden haykırarak pencereye sert bir yumruk vurdu. Cam parçaları havada savrulurken genç adam krala dönerek “Bu… Bu gördüklerim gerçek mi? Yoksa hâlâ rüya mı?” dedi. Kral, genç adamın omzunu sıkarak “Evet, bu gördüklerin biraz önce gerçekleşti” dedi. Genç adam birden dizüstü çöktü ve ağlamaya başladı. Çünkü pencereden gördüğü şey ailesinin cadının oğlu tarafından katledilmesiydi. Cadının oğlu sırf genç adamı yakalamak için ailenin geriye kalanını öldürmüştü. Kanlarındansa duvara “Kayalıklarda ki kulübedeyim” şeklinde bir mesaj bırakmıştı. Dryn gözlerini saran bu dehşet verici görüntülerden alamıyordu. Pencere parçalanmış olsa da o görüntüler hâlâ orada, havada duruyordu.
Kral “Şimdi neden onu öldürmek zorundasın anladın mı?” dedi. Genç adam hiddetle ayağa kalktı ve “Ne malum bunların yalan olmadığı, ya bana bir tuzak kuruyorsan?” dedi. Kral genç adamın omzundan elini çekerek “Bana inanıp inanmamak konusunda sonsuz bir özgürlüğün var” şeklinde umutsuzca şeyler söyledi. Genç adam ayağa kalktı ve “Artık uyandır beni” dedi. Sesi kısık ve sert çıkıyordu. Kral “Uyanmadan önce şunu bil… Ben artık ölüyüm ama sen ölümsüz olarak kalacaksın ve cadı ölünce sende öleceksin” dedi. Genç adam tam karşılık verecekken kral göğsünden çıkardığı bir kor parçasını Dryn’ın göğsüne sapladı. Bunu yaparken artık ayakta duramayacak kadar güçsüz oluyordu. Dryn bağırmaya başlamıştı. O kadar çok bağırıyordu ki sesi gerçekten çok uzaklara gidebilirdi. Kalbine saplanan kor parçasından damarlarına sanki lav pompalanıyordu. Bu olay onun canını o kadar çok yakmış olmalı ki artık dayanamayan genç adam yere yığıldı ve kıvranmaya başladı. Kral ise onun kulağına yaklaşıp “Artık burası senin gerçek evin. Buraya hükmeden kral artık sensin. Unutma… SEN ARTIK ÖLÜMSÜZ KRAL DRYN’SIN!” dedi. Son nefesinde bunları söyleyen kral sanki bir toz bulutuymuş gibi uçup gitti. Hohenheim artık yoktu…
Dryn bu olanlardan sonra birden irkilerek uyandı. Derin bir nefes alıp veren genç adam neler olduğunu düşünmeye başladı. Bunun bir rüya olduğuna inanmak istedi. Ve öyle inandı. Ayağa kalktı ve Neck’i kurtarmak için harekete geçti. Yukarı doğru merdivenleri çıkan genç adam yavaşça bodrumun eve açılan kapısını açtı. İçeri bir göz attı ve Neck ’in yanına doğru yaklaştı. Cadı üst katta sanki şarkı söylercesine ahenkle bir şeyler söylüyordu. Genç adam bunu fırsat bilerek Neck’i uyandırdı. Karşısında Dryn’ı görünce sevinen çocuk birden “Dryn!” dedi. Ses yukarı gitmiş olmalı ki cadının sesi birden kesildi. Genç adam Neck‘in ellerini bağlayan ipleri çözmeye başladı. Neck de ona yardım ediyordu. Cadının merdivenlerden iniş sesi iyice yaklaşmıştı. Ne yapacağını şaşıran genç adamın eli ayağı birbirine dolandı. Tüm bunlar olurken Neck adeta put kesilmişti. Ayak sesleri de zaten durmuştu. Hâlâ Neck’in ellerini çözmekle meşgul olan Dryn’ı cadı uyardı. “Seni beklemiyordum ama gelmen çok iyi oldu. En azından arkadaşın yalnız kalmayacak…”
Genç adam olanları sonunda fark etti. Cadı elindeki kılıçla genç adamı sırtından dürttü ve “Arkadaşının ellerini tekrar bağla” dedi. Ama genç adam onu dinlemiyordu ve Neck’in bileklerindeki ipleri sürekli olarak çözüyordu. Cadı bunu fark etti ve kılıçla genç adamı dürttü. Dryn omzundaki baltayı hızla eline alıp, cadının elindeki kılıca sert bir darbe vurdu. Ne olduğunu şaşıran cadı elinden uçan kılıcı seyretmeye başlarken. Cadının oğlu kapıdan içeri girdi. Kapıdan daha iri olan cadının oğlu annesini arkasına alacak şekilde Dryn ile cadının arasına girdi. Cadı oğlunu görünce “Geç kaldın, ama bu hatanı telafi etmek için sana bir şans sunuyorum. İşte karşındalar onları yakala” dedi. Dryn Neck’i pencereden dışarı fırlattı. Neck dışarı çıkınca koşmaya başladı. Dryn onun ardından atlayacakken cadının oğlu, genç adamın sırtına bir hançer sapladı. Hançer o kadar büyüktü ki ucu Dryn’ın sağ akciğerinden dışarı çıktı. Dryn o acıyla bir an donakaldı. Cadının oğlu hançeri sapladığı yerden çıkarırken Dryn’ın önce gözleri kızarmaya sonraysa gözünün etrafında çatlaklar oluşmaya başladı. Çatlakların arasından sanki lav akıyordu… Yavaş ve sıcak… Arkasını dönen Dryn elindeki baltayı iyice kavradı. Belli ki kendinde değildi çünkü baltanın sap kısmı genç adamın fazla sıkmasından ötürü içeri doğru çökmeye başladı.
Cadı birden irkildi ve geri çekildi. Cadının oğlu ise annesini korumak için onun önüne geçip duruyordu. Dryn sanki sinirden ölecek gibiydi karşısında cadının oğlunu görürken. Baltasını kaldırdı ve cadının oğluna saldırdı. Cadının oğlu ise elinde ki hançeri ister istemez havaya kaldırdı gelen darbeyi engellemek için. Ama nafile darbe o kadar güçlüydü ki hançerle birlikte cadının oğluna ait kolu ikiye böldü. Cadı o kadar çok korkmuştu ki kaçmaya başladı. Dışarı atlara doğru koştu ve atlardan birine atlayarak kaçmaya başladı. Dryn cadıya aldırış etmedi. Onun amacı cadının oğluna acı çektirmekti. Kopan kolu yüzünden bağıran cadının oğlu artık sona geldiğini anlamıştı. Dryn cadının oğlunu diz çöktürdü ve saçından tutarak başını geriye doğru çekti. Anlaşılan oydu ki Dryn cadının oğlunun boğazını kesecekti. Fakat genç adam “Bu sefer kolayca ölemeyeceksiniz, benim gibi acı çekeceksin, canın yanacak ve ölmek isteyeceksin ama ölmeyeceksin!” dedi ve elindeki baltayı adamın yanındaki yer döşemesine sapladı. Cadının oğlu korkuyordu. Ne olacağı konusunda düşünemiyordu bile kolunun ağrısından.
Dryn cadının oğlunun soluna geçti ve sağ elinin parmaklarını, avucu cadının oğlunun üst dişlerine denk gelecek şekilde ağzına soktu. Sol elinin parmaklarıysa aynı şekilde alt dişlerden ağza girmişti. Cadının oğlu ağzını kapatmaya çalışsa da başarılı olamadı. Çünkü Dryn onu çok sert tutuyordu. Biraz sonra Dryn “Umarım bu seni öldürmez” dedi ve cadının oğlunun ağzını zorlayarak yırtmaya başladı. Adam çılgınlar gibi bağırdı. O kadar çok bağırdı ki Neck ve cadı o kadar uzaklardan sesini duyabildiler. Dryn’ın gözü dönmüştü. Adam çırpınsa da o hâlâ işine devam ediyordu. Biraz sonra genç adam çok büyük bir hata yaptığını fark etti. Adama çok sert davranmıştı bu yüzden cadının oğlunun alt çenesi kafatasından ayrılmıştı ve dili göğüs kafesine kadar sarkmıştı. Kısacası artık cadının oğlu bir ölüden ibaretti…