2. Kısım

73 6 0
                                    

2. Kısım:

                Okulun çıkış saati gelmişti. Elinde sırt çantasıyla Dryn kapıda görüldü. Kargalardan Neck ona doğru birkaç adım attı. Dryn “birazdan dönerim beni bekleyin” diye fısıldadı. Lucy ağabeyinin neyin peşinde olduğunu merak ediyordu aslında fakat bunu ona sormak hiç içinden gelmiyordu. Dryn kız kardeşinin çantasını sırtlayarak evin yolunu tuttu. Kardeşini eve bırakırken kendi odasından baltasını aldı. Kapının eşiğinde baltasına son bir kez daha baktı ve “tedbiri elden bırakmasam iyi olur” dedi. Evden çıktı ve okula gitti. Kargalar ve liderleri olan Neck Dryn’ın gelmesini bekliyorlardı. Sonunda gelmişti. Neck Dryn ile beraberken kendini güvende hissediyordu. Sanki bir parazit gibiydi bu Kargalar. Kendilerinden daha iyisinin yanındalarken kuzu gibi olur, güçsüzün karşısında da aslan kesilen tiplerdi bunlar. Dryn bunun farkındaydı ve ayağını denk alması lazımdı. Saat iyice ilerledi artık hava kararmaya yüz tutmuştu. Dryn ellerinde katran fıçıları bulunan Karga grubuna yardım edip fıçıları evin içine boşaltmaya başladılar. Kolay gibi görünen işti fakat çok zordu. Fıçıların ağırlığı ve içerisinde barındırdığı o berbat koku resmen onları mahvediyordu.

                Sonunda fıçıları boşaltmaları bitmişti. Neck elindeki oduna bez sarıp ucunu katrana batırdı. Bu sayede o odunu meşale diye kullanabilecekti. Çakmak taşlarını cebinden çıkaran Neck meşaleyi Dryn’a verdi. Çakmak taşlarını birbirine sürtüğü sırada birden ileride bir ışık belirdi. Gelenler cadı ve oğluydu. Neck heyecanlandı ve elini yanlışlıkla Dryn’ın elindeki meşalenin uç kısmına yani katranlı bölgeye sürttü. Dryn “Acele et ahmak bizi görmeden halledelim şu işi” diyecekti ki sözü yarıda kaldı. Neck ateşi yaktı ve Dryn elinden aldığı yanan meşaleyi evin içine fırlattı. Ama bir sorun vardı. Meşalenin düştüğü yer katranlı olmayan bir yerdi. Bunu fark eden Dryn olmuştu. Neck kaçmak üzereyken Dryn onu tuttu ve “Kirişi ben tutarım sen katranı tutuştur” dedi. Eve girerken tüm ekip birlikte olduklarından pencere kirişini tutmak kolaydı ama şimdi Kargalardan bir tek Neck vardı. Dryn kirişi yakaladı ve havaya kaldırdı. Neck altından geçip meşaleyi evin katran dolu kısmına attı. Tam o sırada Neck’ in katranlı eli de tutuşmaya başladı. Neck Dryn’a doğru süratle koşmaya başladı. Dryn “ Bu aptalın işi eline yüzüne bulaştıracağımdan adım gibi emindim ve beni yine haklı çıkarttı” şeklinde bir söylenmeyle sırtındaki baltasını kirişe yerleştirdi. Ve içeri girdi Neck çığlık atıyordu. Dryn önce ona susması için bir yumruk attı. Fakat aksilik ya Neck yumruğa dayanamayıp bayıldı. Dryn iyice sinirlendi. Neck’ in elini söndürdü ve onu sırtına aldı. Evin kirişine yaklaştıklarında sesler iyice artmıştı. Görülen o ki cadı ve oğlu süratle yanmakta olan evlerine doğru koşuyorlardı. Dryn içinde bulundukları durumu gözden geçirdi ve hızlı bir hareketle Neck’ i dışarı attı sonra baltasını kirişten çıkarttı. Kendini tutan bir güç olmayınca kiriş tekrar kapandı. Ama Dryn içerideydi. Elindeki baltayla evin tahta ve ahşaptan olma kolonlarına vurmaya başladı. İçerisi çok fena ısınmıştı. Dryn da çok terliyordu. O kadar çok terliyordu ki bazen gözlerini ter damlaları kapatıyordu. Elinden geldiğince sert ve isabetleri vuruşlarla baltasını evi ayakta tutan tahta sütunlara saplıyordu. Sonunda bir tanesini parçalamıştı kapının öcündeki veranda tarzındaki küçük balkon kendine sağlanan desteklerden biri parçalanınca yavaşça aşağıya doğru eğildi. Dryn elinden geldiğince çabuk ve sağlam bir şekilde diğer kolona vurmaya başladı. Artık cadı ve oğlu kapıdaydılar. Pencerenin dar ve küçük camından bakan cadı, içeride kolonları parçalamakta olan Dryn ile göz göze geldi. Dryn cadıdan gözlerini kaçırarak son bir sert darbeyle kolona bir kez daha vurdu ve veranda biçimindeki balkon cadının yanına çöktü. Ama garip bir şey vardı. Cadı kılını bile kıpırdatmamıştı hâlâ içerideki genç adama odaklanmış ve gözünü ondan ayırmıyordu. Dryn bunu geçte olsa fark etti. Cadı, genç adamın eninde sonunda dışarı çıkacağını biliyordu. Bundan ötürü de gözünü kırpmadan onu seyrediyordu. Cadının oğlu ise olanları ve annesini izliyordu. Dryn kendi kendine bu evden nasıl dışarı çıkacağını düşünüyordu. Sonra ikinci katın penceresinden çıkan dumanları gördü. İşte o an aklına oradan çıkılabileceği geldi. Dryn merdivenleri üçer beşer çıkmaya başladı. Cadı, genç adamı gözden kaçırdığından bir an için heyecanlandı. Dryn ise artık pencerenin önündeydi. Etraf duman sebebiyle çok korkunç kokuyor, adeta insanın ciğerlerini yakıyordu. Dryn sol kolunun dirsek içini burnunu kapatmak için sağ kolunu ise baltasını tutmak için kullanıyordu. Pencerenin önünde biraz geriledi. Önce baltasını pencereye fırlattı sonra kendisi aşağı atladı. Cadının oğlu Dryn’ın pencereden atladığını görünce birden ona doğru koşmaya başladı. Dryn ikinci kattan atlamanın etkisiyle biraz yalpalanmıştı. Ayağa kalktığında kendisine doğru koşan iri yapılı bir vücut görmüştü. Kendini hızlıca toparlayıp koşmaya başladı. Adam iri olduğu için yavaş koşuyordu fakat Dryn ise ondan daha küçük olduğundan hızı nerdeyse adamın iki katıydı. Sonunda kovalamaca bitti. Dryn eve varmıştı. Gizlice odasının penceresine tırmandı. Yangından dolayı her yeri küldü ve duman kokuyordu. Bu durumda eve kapıdan girmek aptallık olurdu. Odasına girdiğinde ilk işi temizlenmek oldu. Üzerindekileri hemencecik çıkarttı. Yeni şeyler giydi. Saçları küllerin birikmesiyle beyaz renk almıştı. Saçlarına bakarken merdivenlerden gelen bir ayak sesi duydu. Belli ki biri akşam yemeği için Dryn’ı çağırmaya geliyordu. Ayak sesleri iyice yaklaşmıştı ve Dryn saçları yüzünden yakayı ele verecekti. "Lanet olsun, sırası mı şimdi" dedi.

DRYN- Karanlık (Darkness)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin