Karanlık bi yolda yürüyordum. Etrafımda ağaçlar vardı. Yanımda biri vardı ama kim olduğunu bilmiyordum. Nereye gidiyorduk ? İleride karanlığın içinden parıldayan bir masa vardı. Sanırım oraya gidiyorduk.
Masaya geldiğimizde etrafıma bakmaya başladım. Yanımda olan kişi kaybolmuştu. Bir süre sonra ağaçların içinden bir müzik sesi gelmeye başladı. Etrafıma bakınıp neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. Ormanın içinden bir çıtırtı sesi geldiğinde korkarak geri adım atmaya başladım. Kısa bir süre sonra ağaçların arasından Alan çıktı. Ben hala neler olduğunu çözmeye çalışıyordum. Neden Alan buradaydı ? Bu masa neyin nesiydi ? Neden buradaydık ? Daha bir sürü soru vardı aklımda.
Alan bi sandalyeyi çekip "Hadi gel hayatım. Otur."dedi. Hayatım ? Ne diyordu ? Ne oluyordu burda ? Ben hala aynı yerimde durup Alan'a bakıyordum. "Sevgilim bi'şey mi oldu ? Neden orada dikiliyorsun. Otursana." Çektiği sandalyeye gidip oturdum. Masadaki yemekleri daha yeni fark ediyordum. Ne olduğunu hala çözememiştim. Alan karşıma geçip oturdu.
Zırrrr...zırrr...zııırrrrr!!
Israrla öten saati alıp duvara çarptım. Bu hareket artık klasikleşmişti. Her sabah o saat mutlaka duvarla öpüşüyordu. Olsun, kırılmadığı sürece sorun yoktu. Bir anda gördüğüm rüya aklıma gelince gülmeye başladım. Alan, ben, biz sevgiliydik resmeeen ! Ohaaaaa.
Sevinçle yataktan kalkıp banyoya koştum -tabi sakat ayakla çok güzel koşulur ya.- Elimi yüzümü yıkayıp saçlarımı sıkı bir at kuyruğu ile topladım. Odama geri dönüp okul kıyafetlerimi giydim ve çantamı hazırlama ihtiyacı duymadan mutfağa indim. Kimse kalkmamıştı daha bir şeyler atıştırdım, ayakkabılarımı giyip dışarıya çıktım.
Okul yolu her zaman benim için bir cehennem olmuştu. Bu ayakla yürümekse gerçekten işkencenin ta kendisiydi. Neden gidiyorum ki. Salaklık işte. Yatıp dinlenmek varken burda sürünüyordum. Daha fazla dayanamadım ve sağ elimi kaldırıp gelen minibüsün durmasını bekledim. İçimden kalabalık olmaması için dua ederken kapı açıldı. Allahtan korktuğum başıma gelmedi.
İneceğim yere vardığımdaysa ayağa kalkıp zile bastım. İnerken düşmemek için o kadar çabalamama rağmen dengemi kaybedip yeri öpüyordum. O sırada belimden birinin tuttuğunu hissettim ve biranda zıpladım. Ah lanet olası tikim. Her zaman nefret etmişimdir. Düşüncelerimden sıyrılıp beni tutan kişinin Gabriel olduğunu gördüm. Evet günün ilk rezilliğini de yaptığıma göre artık gönül rahatlığıyla küfredebilirim. Hll spr dvm.
"İyi misin? Az kalsın düşüyordun."
"Sorun yok sadece adım atarlen biraz zorlanıyorum o kadar."
"Niye geldin ki?"
Bende aynı şeyi kendime sordum ama bi cevap alamadım ne yazık ki.
"Okulu aksatmak istemedim."
"Sağlığın daha önemli Nancy!"
"Yürüyebiliyorum bişeyim yok ben bile kendim için daha az endişeleniyorum Gabriel." diyip okulun girişine doğru yürüdüm.
Bütün ders boyunca gördüğüm rüyayı düşündüm. Hala etkisinden çıkamamıştım. Allah'ım o nasıl bir rüyadır. Karışık da olsa güzeldi yani. Hemen Bella'ya anlatmalıydım. Zaten okula girdiğimden beri bana meraklı başıklarla bakıyordu. Yerimden kalkmama kalmadan yanımda bitmişti zaten.
"Ayağın?!!"
"Sakin önemli bişey değil."
"Nasıl önemli değil. Hem ben ne kadar merak ettim seni biliyor musun? Cafeden çıktığından beri aramadın. Evine geli-"
"Bella bi sus da anlatıyım. Yoksa ağzının ortasına bunu yersin" diyip sağ yumruğumu gösterdim.
Kollarını yukarı kaldırdırı arkaya doğtu bir adım atarken "sakin şampiyon bişey demedim ki."
"Hiç der misin zaten. Hadi otur da anlatıyım bahçeye çıkamıycam şimdi."
Başımdan geçen her şeyi anlattım. Tabi rüyamda dahil. Şaşırtıcı bir şekilde Bella'nın dikkatini çeken tek şey Gabriel'le olanlardı.
"Oo ilk günden böyleyseniz siz sonrasını düşünemiyorum." Kahkaha atarken ben ona ölümcül bakışlar savuruyordum.
"Kızım sen mal mısın? Sanki beni tanımıyorsun." Diyip gözlerimi devirdim.
"Hiç bana şekil şukul yapma. Sen bizim yanımızdayken nasıldın, Gabriel'le birlikteyken nasılmışsın. Nancy bence bu çocuk seni mutlu edebilir. Tamam Alan'dan hemen vazgeçmeni-"
Sözünü kestim. "Alan'dan asla vazgeçmem tamam mı? Ölsem de vazgeçmem. Ben onu bu kadar severken Gabriel'in duygularıyla oynayamam."
"Özür dilerim. Ama sen demedin mi dün evlilikten bahsettiler diye. Her gün iş daha da ciddiye biniyo. Artık buna bi son vermelisin. Bence konuş."
"Saçmalama. Ne dicem? 'Slyvia kusura bakma sen Alan'la sevgilisin ama ben onu seviyorum. Hemde deliler gibi' mi dicem?"
"Bak böyle diyince bi garip oldu"diyip yüzünü buruşturdu.
Zil çalınca hızlı bir şekilde yerine geçti. Bende önüme dönüp derse konsantre olmaya çalıştım.
Tam okulunda çıkarken arkadan Gabriel'in bağırdığını duydum. "Nancy!"
"Efendim."
"Nereye?"
"Tabiki eve nereye gidebilirim ki?" Sakat ayağımı gösterip gözlerimi devirdim.
"Eşlik etmemi ister misin?"
"Hiç fena olmaz. Ama minibüsle gidicem."
"Sorun değil." Diyip hafifce gülümsedi ve durağa kadar koluma girdi.
Biryerlerden müzik ses duymaya başladım. Sanırım yanımızda duraz kadından geliyordu. İnsanlar ne kadar duyarsız öyle. Müzik kulaklıkla dinlenir. Tam uyaracakken Gabriel "Nancy telefonunu açmayı düşünmüyor musun?"
Ah lanet olsun! Tabiki o ses benden geliyordu. Az kalsın rezil oluyordum. İçimden milyonlarca küfür geçirdikten sonra erkandaki Slyvia yazısını gördüm. Gene ne olmuştu acaba? İlk başa açmasam mı diye düşünmeden edemedim açıkcası.
"Afedersin açmam lazım."
"Tamam."
Biraz uzaklaştım. "Ne var?"
"Söyliycem ama sakin olucaksın tamam mı?"
"Duruma göre değişir."
"Şey.."
"Ney?"
"Babamı bıçaklamışlar."
"Ne! Hangi şerefsiz yapmış bunu?"
"Onlar yapmış işte kim olacak."
"Onlar kim? Şifreli konuşma Slyvia!"
"Öğreniceksin yakında ama şuan değil. Ben sana hastaneyi mesaj atarım."
"Dur kapat-" dememe kalmadan dıııt sesini duymuştum bile. Kimdi onlar? Babamdan ne istiyorlardı?
Uzun zaman sonra yeniden yeni bölüüm zdfhas Özlemişim yav jhssjhf Bundan sonra daha sık yazıcam hadi öpüldünüz :**
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ablamın Sevgilisi
RomanceNancy sadece aşıktı, hem de en olmadık kişiye. Ne vazgeçebiliyordu ne de unutabiliyor. Ve bu onun başına büyük bir dert olacakmış gibi gözüküyor. 'Kim bilir belki de imkansız diye bir şey yoktur.'