''Selam Nancy, naber? '' Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki sanki yerinden fırlayacak. O mavi gözleriyle bana bakakerken kekeleyerek cevap verdim ''İ-iyi senden naber?'' ''Iyi. Slyvia yok mu ?'' Hah gene o beklediğim lanet soru. Gözlerimi dikkat çekicek bir şekilde devirip cevap verecektim ki Slyvia merdivenlerden topuklularının o tok sesi geldiğini belli edicek bir şekilde aşağıya indi. Beyaz dantelli bir elbise, ten rengi bir çorap ve topuklu ayakkabılarıyla çok iyi gözüküyordu. Alan'dan çıkan ''Woow'' sesiyle sinirlerim iyice bozulmuştu. ''Size iyi eğlenceler '' diyip merdivenlere yöneldim. Bu sırada da Slyvia'ya omuz atmayı ihmal etmedim.
A: Neyi var bunun ?
S: Bilmiyorum ki.
A: Her buluşmamızda aynı tepkiyi veriyor.
S: Aman boşver ergen işte.
Akşam daha doğrusu gece kahkaha sesleriyle Alan'ı görduğum rüyamdan uyandim. Pufidik terliklerimi rastgele ayağıma takıp odamdan çıktım. O güzel rüyamdan Slyvia'nın kahkahadıyla uyandığım rüyamdan bir kez daha Slyvia'ya lanet edip aralık olan kapıdan onları izlemeye başladım.
A: Iyi geceler meleğim. deyip alınına bir öpücük kondurdu. Alan doğrulup bir adımattıktan sonra Slyvia
S: Gitme, bu gece yanımda yat. Dedi. Alan'ın kalmaması için dualar ederken Alan Slyvia'nın yanına kıvrılıp tekrar iyi geceler diledi. Gözümden akan bir yaşı elimin tersiyle silerek geri gönderdim. Yavaş adımlarla odama gidip kendimi yatağa attım ve ağlamaya başladım.
Sabah feci bir baş ağrısıyla uyandım. Banyo'ya gidip aynaya baktığımda bir çift şişmiş gözle karşılaşmam bir oldu. Elimi yüzümü yıkayıp direk Slyvia'nın odasına gittim.Kapı dün gece bıraktığım gibiydi. İçeriye doğru hafifçe kafamı uzattığımda yatakta tek başına olduğunu gördüm. Dün gece olanların bir rüya olduğunu biliyordum.''Tanrım çok teşekkür ederim'' diye mırıldanıp mutfağa doğru ilerlemeye başladım. Mutfak kapısına geldiğimde gördüğüm manzara karşısında olduğum yerde kaldım. Alan kahvaltı hazırlıyordu. Hani rüyaydı,hani gelmemişti !
A: Günaydın. Diyip 32 dişini birden görebilceğim şekilde sırıttı. Ben olduğum yerde olayın şokunu atlatmaya çalışıyordum.
''Nancy ?'' derken bir yandan da elini gözlerimin önünda sağa-sola,aşağı-yukarı sallıyordu. ''Burada ne yapıyorsun ?'' dedim içimde kopan fırtınayı belli etmemeye çalışarak. ''Gece burada kaldım'' derken yaptığı işe geri döndü ve domatesleri doğramaya başladı. ''Neden ?'' dedim dikkatle domatesleri kesişini izlerken. ''Slyvıa dün gece çok sarhoştu. Yanında kalmamı istedi,bende kaldım'' dedi yine gülümserken. ''Peki'' dedim o da domatesleri kesmeyi bırakmış kestiklerini bi tabağa koydu ve domatesler de masada yerini aldı. ''Otur kahvaltı yapalım. Slyvia birazdan kalkar''dedi. ''Baş başa mı ? '' gözlerimi istemsiz bir şekilde büyülttüm. Alan bana soru sorar gibi bir ifadeyle baktı. ''Peki ama ben şuraya oturucam'' elimle masanın en sağındaki sandalyeyi göstererek.''Sen nasıl istersen'' Tanrım o kadar güzel gülüyordu ki. Masanın en sağındaki sandalyeye geçerken aklımda sadece BAŞ BAŞA yapıcağımız kahvaltı vardı.
''Yumurta çok güzel olmuş'' dedim ve gülümsedim.'' Teşekkür ederim'' duraksadı '' Beğenmene sevindim. Domates ister misin ? '' dedi ve o da gülümsedi '' Tabiki'' ''Imm bi sorunumuz var domatesin sonuncusunu ben yemişim'' Tam tabağa uzandığımda o da uzandı ve ellerimiz birbirine değdi istemsiz bir şekilde kafamı kaldırıp ona baktım o da bana baktıktan sonra ellerini tabaktan çekip bu mükemmel aın bozdu. Bende kalkıp domates kesmeye gittim.
''Sofrayı ben toplarım'' kahvaltımızı etmiştik ama şu anki sorunumuz masa toplama kavgasıydı.''Hayır.Sen kurdun ben toplarım.'' ''En azından yardım edeyim.'' ''Peki.Çatallardan başla o zaman.'' ''Hemen'' diyip gülümsedi.
Masa toplama işini yarım saatte bitirmiştik. ''Ben dolapa Slyvia için bir şeyler koydum. Uyanınca söylersin'' kafamı telefondan ayırıp ona baktım ''Tamam '' dedim umursamaz bir tavırla. Telefonu çaldığında mutfağa ilerledi. ''Benim gitmem lazım,çocuklar beni bekliyor. '' ''Tamam ben Slyvia uyanınca söylerim''dedim ona bakarak.''Çok teşekkürler Nancy '' omuz silktim ve önüme geri döndüm. Gitmeden önce biricik ENİŞTEM Slyvia'sına öpücüğünü bırakmayı ihmal etmemişti. Hayır Slyvia'da ne buluyor anlayamıyorum. Bir kere cimri ve kendini beğenmiş biri. Kendinden başka kimseyi düşünmüyor. Hem ben daha güzelim. Bana kalırsa Alan'ı sevmiyor bile. Hiç ablan o senin falan demeyin. Sevdiğim kişiyle çıkan kimseyi sevemem ben. O kişi ablam olsa bile.
Ben bunları düşünürken yanağımda hissettiğim ıslaklıkla irkildim. Alan yine ''kardeş'' öpücüğü kondurmuştu yanağıma. '' Görüşürüz'' dedi gülümseyerek. Ayağa kalkıp bende yanağına öpücük kondurdum ''Görüşürüz'' dedim ve sırıttım.
''Ben çıkıyorum'' diye bağırdım Slyvia'ya ''Nereye ?'' ''Joseph mesaj atttı onunla buluşucam'' ''Tamam geç kalma'' ''Tamam sende sofrayı toplamayı unutma'' ''Tamam. Bende Ally ile buluşucam '' Yine onun gibi sürtük arkadaşlarından biri. O kızı da sevmiyordum. '' tamam sende geç kalma da evi toplayalım.'' ''Sen mi büyüksün ben mi büyüğüm belli değil '' dedi Slyvia sinir bozucu ses tonuyla gerçekten çekilmiyordu. ''Sen büyüksün ama sorumsuzsun'' dedim iğneleyici bir şekilde Slyvia kaşlarını çatarken ben de merdivenlerden inip ayakkabılarımı giymeye başladım.
-Ben parktayım geliyor musun ? - Joseph
- 5 dakikaya oradayım. - Nancy
Park'a geldiğimde Joseph bankta oturmuş telefonuyla uğraşıyordu yanına yaklaştığımda kafasını kaldırıp bana baktı ''Tam 10 dakika oldu !'' dedi yapmacık bir sinirle '' Kızma, altı üstü 5 dakika geç kaldım'' '' Çok azmış gibi davranma'' ''Az çünkü.''
Bu arada Joseph benim en yakın arkadaşım. Yani hani normalde bi kız arkadaşım olması gerekiyor ''normal'' insanlara göre. Ama ben en yakın arkadaşımın bir erkek olmasından hiç rahatsızlık duymuyorum. Tabiki bu kız arkadaşım olmadığını anlamına gelmez Bella var Joseph'le Bella çıkıyorlar. 3 senedir çıkıyorlar ve hala birbirlerinden soğumadılar. Onları gerçekten çok kıskanıyorum. ''Aşkıııııım !'' Uzaktan kollarını açmış Joseph'e koşarak gelen Bella'yı görmemle korkuyla sağa kaydım. O anda sanki yıllardır görüşmemişler gibi sarıldılar birbirlerine. Ben ayırmasam hala sarılıyo olurlardı. ''Hey !! Ayrılın birbirinizden. Burada aşk acısı çeken birisi var, ve o kişi de sarılmaya muhtaç '' diyip dudaklarımı büzdüm. Bella bana bakıp gülümsedi ve hiç düşünmeden bana da sarıldı.
Alan'ı sadece onlar biliyorlardı. Çünkü benim başka arkadaşım yok ve olsa da onlardan başka kimseye anlatmazdım zaten.
Tüm gün birlikteydik. Ama Joseph ve Bella sarılıp,öpüşüp durdukları için neredeyse tüm günüm Alan'ı düşünmekle geçti. Keşke bizde onla böyle olsaydık. Ama ben onun gözünde küçük kız kardeş rolündeydim.
En sonunda eve geldiğimde kendimi odama attım ve tüm gün içimde tuttuğum hıçkırıklarımı bıraktım. Gözlerim şişip, ağramaya başlayana kadar ağladım. En son başımın ağrısından dolayı açık tutmaya çalıştığım gözlerimi kapattım ve hiç huzurlu olmayan bir uyukuya daldım.
Eveet. Sonunda yeni bölümü yayınladım. :D Umarım beğenirsiniz. Elimden geldiği kadar ekleme yaptım. Buralar birazcık sıkıcı olabilir ama ilerleyen bölümler daha güzel olucak. Yorumlarınızı bekliyo olucam. Ve Vote'larınızı da. Umarım beğenirsiniz. Bizden yorumlarınızı esirgemeyin :D Sizi seviyoruz <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ablamın Sevgilisi
RomanceNancy sadece aşıktı, hem de en olmadık kişiye. Ne vazgeçebiliyordu ne de unutabiliyor. Ve bu onun başına büyük bir dert olacakmış gibi gözüküyor. 'Kim bilir belki de imkansız diye bir şey yoktur.'