Bölümleri kısa yazmışım gibi hissedip üzülüyorum ama şu ana kadar hep kısa yazmışım kdnelxifhsn o yüzden kusuruma bakmayın paşalar eheheh
İyi okumalar hepinize 💜××××
Yoğun alkol kokusundan yüzümü buruşturarak etrafta Yoongi'yi aramaya başladım.
Rosé'den öğrendiğim kadarıyla çoğunlukla buradaymış. Söz yazarlığı yaptığı için bazen kendi yaptığı rapleri burada sahneliyormuş. Onun haricinde ise sözleri sattığı kişilerle işini burada hallediyormuş.
Ruh eşim hakkında doğru düzgün bilgiye sahip bile değildim. Hep başkalarından onu tanıyordum. Yüzüm istemsizce asılmıştı. Düşünmeden edemedim. Aramızdaki fiziksel çekimden başka bir şey gibi durmuyordu.
Kafamı hızlıca iki yana sallayıp düşüncelerin dağılmasını istedim. Kendimi üzmekten başka bir işe yaramazdı, bu konuyu onunla konuşmadıkça hiçbir çözüme ulaşamazdım.
Yoongi'yi bulamayınca oflayarak kendimi tek boş kalan koltuğa attım. Etrafı izledim.
Herkes kendinden geçmişti. Çılgınca içki içiyorlardı, içmeyen tek bir kişi bile yoktu. Ortam fazla gürültülüydü. İlk defa böyle bir ortama girmiştim.
Yan tarafımdaki masada oturan benimle yaşıt gibi duran kızlar ve erkeklerin kahkahaları kulağıma ulaşınca onlara döndüm. Beyaz tozu burunlarından içeriye doğru çektikten sonra deli gibi gülüyorlardı.
Tedirgin bir şekilde bakışlarımı onlardan çektim ve hafifçe onlara arkamı döndüm. İlk defa uyuşturucu alan birini görüyordum. Buradaki her masada o beyaz tozdan vardı.
Tanrım... Jisoo nasıl bir bataklığa düştün?
Bizim geldiğimiz gün burası böyle bir yer değildi. Şimdi ise keşlerin arasına düşmüş gibiydim. Siyah el çantamdan telefonumu çıkartıp hızla Yoongi'ye mesaj attım.
Jisoo:
Yoongi, dünkü bara geldim ben.Rosé burada olduğunu söyledi, neredesin?
Yoongi:
Niye geldin buraya Jisoo?Jisoo:
Seni görmeye.Sanırım hata ettim, hiç gelmemeliydim.
Yoongi:
Birkaç dakikaya yanına geleceğim, hiçbir yere ayrılma.Ben sırf onu görmek için buraya kadar gelmiştim. Peki onun bana karşı olan tavrına ne demeli? Min Yoongi... Bir gün tüm bu bozduğun sinirlerimin bedelini sana ödeteceğim.
Sinirden dolan gözlerimi havaya kaldırdığımda tanımadığım bir yüzle karşılaştım.
"Selam güzellik. Buraya tek başına mı geldin? İstersen gece sana eşlik edebilirim."
Adamın ahlaksız teklifi midemin bulanmasına yetmişti. "Hayır." diyerek ona kısa ve net bir cevap vermiştim ama yanımdaki boşluğa kendini atmıştı.
Yana doğru kayarak "Uzaklaşır mısın?" dedim. "Hadi ama eğleniriz, fazla naz yapma."
Onu kendimden uzaklaştıramadığımı anladığımda aklıma gelen şeyle "Sevgilim gelecek. Uzak dursan iyi edersin." dedim. Bana kısık sesle güldükten sonra "Eğlenmemize engel olacağını sanmıyorum." dedi.
Titreyen ellerime engel olamamıştım. Hızlıca oturduğum yerden ayağa kalktım. Ellerim gibi tüm vücudum titriyordu stresten. O sırada görüş açıma giren Yoongi ile derin bir nefes aldım. Hissettirdiği güveni sadece gözlerinden bile alabiliyordum.
Birazdan bu adam yüzünden işler kızışacak gibi duruyordu ama gram umruda değildi. Ben uyarımı yapmıştım.
Sıra Yoongi'deydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Your Eyes Tell • Yoonsoo
FanfictionYalnızca ruh eşlerini bulmuş kişiler renkleri görebilirdi. Kalanlar ise hayatı siyah beyaz görüyordu. Jisoo kendini bildiğinden beri renkleri görebiliyordu. Ama ruh eşinin kim olduğunu bilmiyordu. |soulmate au.|