Merhaba, bölüm biraz gecikti çünkü birkaç sıkıntıyla uğraşmak zorunda kaldım :(
Ama bunu telafi etmek isterim, yani her an yeni bölüm bildirimine hazırlıklı olun 🤭××××
Hâla olan şeylere inanamıyorum. Birkaç gündür sinir küpü gibiydim. Aptal çocuk. Beni orada öylece bıraktı.
Her şeye sinirlenebilme potansiyeline sahiptim. Kızlar hariç. Bana o kadar destek oluyorlardı ki... Hatta yeni tanışmamıza rağmen Jennie de sürekli bizimleydi. Birlikte bir sürü şey yapıyorduk şu anki pijama partisi gibi.
Lisa kıkırdayarak kafama yastıkla vurunca ben de ona yastık fırlattım. Jennie ve Rosé birbiriyle kısa bir bakışma yaşadıktan sonra ikisi de birden üstüme atladı. Kahkahamın arasından "Kızlar beni öldürmek mi istiyorsunuz? Hayır, amacınız buysa camdan da atlayabilirdim." dedim.
Lisa da onların üstüne atlayınca hepimiz çığlık attık. "Lisa, kaburgamı kırdın!"
Kızlar gecemiz çok güzel geçiyordu, bir sürü şey yapmıştık. Film izledik -biraz ağladılar tabii- , acı biber yeme yarışı yaptık, karaoke yaptık ve şimdi de yastık savaşımızın sonundaydık.
Yattığım yerde gözlerim uykusuzluğun acısıyla kapandı ve uyuklamaya başladım. Kızların konuştuğunu duyuyordum ama ne konuştukları hakkında hiçbir fikrim yoktu. Sadece uğultulardan ibaretlerdi.
"Taehyung ısrarla gelmemizi söylüyor."
Algılarım belli belirsiz duyduğum cümleyle açıldığı sırada Rosé "Saat geç değil aslında ama Jisoo unnie uyuyor." dedi. Jennie bir daha "Ama önemliymiş, gerçekten önemli olmasa bu kadar ısrar etmez." dediğinde uykulu sesimle mırıldandım. "Neymiş bu kadar önemli olan?"
Lisa şaşkınca "Uyumuyor muydun unnie?" diye sorduğunda esneyerek "Konu ilgimi çekti, birden uykum kaçtı." dedim.
"Bu kaçıncı acil durum alarmı? Her gün 'çok önemli' diye bizimle görüşmek istiyorlar. Hayır yani siz gittiğinizde de 'Yok, önemli bir şey olmadı.' diyorlar."
Jennie dudaklarını büzerek 'bilmiyorum' dercesine omuzlarını silkti. Lisa kısa saçlarını savurup "Minik tavşanım beni özlüyor herhalde." dediğinde Rosé onun koluna vurdu. "Yah, çocuğa yiyecekmiş gibi baktığın için hep kaçıyor senden."
Jennie, Taehyung'un attığı mesajı gösterince okumaya başladım.
Taehyung:
Jennie, acil gelmelisinİZ.Jennie:
Ne oldu Tete?Endiselendirme beni.
Taehyung:
Korkma, o kadar da önemli değil ama önemli.Jennie:
Neredesiniz?Taehyung:
Hep gittiğimiz bar, yalnız hepiniz gelmelisiniz.Başımı aşağı yukarı salladım ve "Gidelim bakalım, illa beni oraya getirtecekler." dedim.
Herkes giyecek bir şeyler almak için odasına giderken ben de Jennie'ye elbiselerimi kast ederek "İstediğini alabilirsin Jen." dedim.
Hepimiz kısa bir hazırlık aşamasından sonra taksiye bindik. Ne büyük şans ki Jennie de araba kullanmayı bilmiyormuş. Dedikleri barın karşısına geldiğimizde kızlara minik uyarılarda bulundum.
"Çok içmiyoruz tamam mı? Bir şey olduğunda hemen bana söyleyin. Mideniz bulanırsa, çişiniz gelirse, biri sizi asılırsa ya da isteğiniz dışında sözlü ve tensel temasa geçerse..."
Hepsi yavru kedi gibi bana bakarken onlara sarıldım. "Sizi seviyorum kızlarım."
Birkaç dakikaya barın kapılarından geçtik ve beklemediğim kişiyle karşılaştım. Yoongi. Söylediklerine göre hiçbir buluşmaya gelmezdi. Geçen günkü yaşadığımız olaydan sonra da hiç görüşmemiştik.
Gözlerim sinirle kısılırken sert bakışlarımla ona bakmaya başladım. Gözleri çoktan beni bulmuştu. Buraya geleceğimi biliyordu ve bekliyordu. Benimle karşılaşmayı.
Kızlar yanımda konuşarak ilerliyordu, ben ise Yoongi'ye bakıyordum.
Göz temasımızı kesmeden kafasını hafifçe geriye yatırdı ve boynunu esnetti. O sırada kedinin gözlerini andıran gözleri kısıldı. Islak dili pembe dudaklarının üstünde gezindi usulca. Bu görüntü yutkunmama sebep olmuştu.
Gözlerinin içine her baktığımda renkler daha da canlanıyordu sanki. Aramızdaki mesafe yavaş yavaş kapanmıştı. Yaklaşık iki metre uzağındayken durdum. Benden kaçan birine daha fazla adım atamazdım. Bu ruh eşim olsa bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Your Eyes Tell • Yoonsoo
Fiksi PenggemarYalnızca ruh eşlerini bulmuş kişiler renkleri görebilirdi. Kalanlar ise hayatı siyah beyaz görüyordu. Jisoo kendini bildiğinden beri renkleri görebiliyordu. Ama ruh eşinin kim olduğunu bilmiyordu. |soulmate au.|