ZEHİRLİ DÜŞÜNCELER
Dünya gerçekçiliği yitirmişti sanki. Hiç beklemediğiniz insanlar hiç beklemediğiniz şeyleri yapabilirdi; fakat bu kadarına hiçbir zaman olasılık vermemiştim. Bedenim de zihnime eşdeğer olarak donup kalmıştı. Bu gördüklerim gerçek miydi? Yana yakıla aradığım o kutuyu abim mi almıştı?
Hayır, bu kadarını ona bile yakıştıramadım. Odama girip o kutuyu kendi elleriyle almıştı, yoksa bu yaşadıklarımdan haberi var mıydı? Ben yaşadığım şeyler altında ezilip bir kağıt şeklini alırken, o her şeyden haberdar mıydı?
Bomboş ve dalgın bakan gözlerimi parlak zeminden çekerek Aden'e yönlendirdim. O olayı yaşadıktan sonra bedenim de zihnim de donup kalmıştı ve abim çıkar çıkmaz kendimi uykunun kollarına bırakarak soluğu Aden'in yanında almıştım.
"Aden benim aklım almıyor. Ben ne yapacağımı bilmiyorum, neden böyle bir şey yaptığını da kestiremiyorum." Sesim de mimiklerim kadar boş ve ifadesizdi.
Aden ellerinin arasına aldığı yüzünü serbest bıraktı ve beyaz saçlarını arkaya doğru yatırdı. "Bildiğim tek bir şey var, o da kutuyu almamız gerektiği Melina. O kutu iki evreni birbirine bağlıyor, başkasının eline geçmesi sonumuz olur."
Titrek bir nefes alarak ayağa kalktım. Bir şeye sebep olmuştum ve o şeyi düzeltmek yine benim yapacağım şey olmalıydı. O kutuya sahip çıkmam gerektiğini daha ilk an anlamam gerekirdi. "Her şeyi gidip o mahlukata anlatacağım Aden. Yapacak başka hiçbir çarem yok."
Kaşları çatıldı ve oldukça yapılı olan bedeniyle önüme dikildi. "Sen aklını mı yitirdin? Sonsuz acıya mı susadın?"
Başımı iki yana salladım, aklımda bir plan vardı. "O bilgileriyle bana yardımcı olacak, bende ona. O kutuyu ona getirmeden beni yok etmek gibi bir lüksü yok."
Aden delirmiş gibi başını hiddetle iki yana salladı. "Sen delirmişsin. Böyle bir şey olmayacak."
Derin bir nefes alıp verdim. "Aden onun kutuya ulaşmasının tek yolu benim, benimde buradan kurtulmamın tek yolu bu." Dediğimde irkilerek bakışlarını yüzüme taşıdı. Son cümlemden sonra bakışlarını kaçırdı ve camdan dışarı bakmaya başladı. Konuşmayınca devam ettim. "Kutuyu ona getirebilecek tek kişi benim. Getirdiğim vakit de zaten artık buraya gelemeyeceğim, benimle derdi neyse çözülmüş olacak."
Dudaklarını birbirine bastırdı ve pes etmişçesine yavaşça başını aşağı yukarı doğru salladı. "Pekala, nasıl istersen." Bakışlarını inatla yüzüme çevirmiyordu. Evet, belki bu yaptığım canıma susamışlıktan başka hiçbir şey değildi; fakat tehlikeyi göze almaktan başka hiçbir çarem yoktu. İki olasılık vardı ama kazanacağım yönünden olan olasılık daha ağır basıyordu. Bu işin sonunda ya canımdan olacaktım ya da eski sıradan hayatıma geri dönecektim. Başka yolu yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜYA MI? GERÇEK Mİ?
FantasíaBir evren var, hayatımı sil baştan var eden. Bir evren var, bilinmezliklerin içinde kaybolduğum. Bir evren var, hayatımın son perdesini yazacak olan. Bir evren var, rüya mı yoksa gerçek mi bilmediğim. Neydi tüm bu yaşadıklarım ve şahit olduklarım...