Karşımda duranın kim olduğunu ve nasıl içeri girdiğini sorgularken bir yandan da beynimin içindeki çarkların döndüğünü duyabiliyordum. Son cümlesinden bir şey anlamasam da ses tonu zaten kalbimin daha hızlı çarpmasına sebep olmuştu. Kapım çalındı ve annemin sesini duydum. O sırada karşımda duran yabancının gözlerine bakıyordum. İşaret parmağını dudaklarına götürdü ve tiz bir ses çıkardı. ‘’Şşş.’’ Kapı kulpu yavaşça indi ve annem içeriye girdi. ‘’A- anne.’’ Ses tonu gayet normal çıkıyordu. ‘’Efsa? O seste neydi öyle?’’ Karşımda duranı görmemesi imkansızdı. ‘’Vazoya çarptım.’’ Diyerek yalan söyledim. Bunu neden yaptığımı bile bilmiyordum. ‘’Öyle olsun bakalım. Dikkat et bir yerlerini kesme tatlım.’’ Dedi ve odadan çıktı. ‘’Bu nasıl olur?’’ diye mırıldandım. ‘’Mistik şeylere inandığını sanırdım.’’ Dedi karşımda duran yabancı. Söylediklerini görmezden gelerek kafamda dönen çarkların sesinin kesilmesi için aklıma takılan ilk şeyi sordum. ‘’Kimsin sen?’’
‘’Ah! Tamam, sana her şeyi anlatacağım.’’ Dediğinde içim az da olsa rahatlamıştı ama ona güvenmiyordum. ‘’Bana inanmayacağını biliyorum. Bu yüzden çokta zorlamayacağım nasıl olsa burada çok vakit geçireceğiz.’’
‘’Anlat her şeyi!’’ diye bağırdım. ‘’Ve sonra buradan çek git!’’
‘’Çok kabasın.’’
‘’Odama izinsiz giriyorsun! Sana çay kahve falan getirmemi mi bekliyorsun söylesene?’’
‘’Peki peki. Anlatıyorum.’’ Dedi. ‘’Bilmediğin çok şey var Efsa. Seni uzun zamandır takip ediyorum ve seninle bir bağlantı kurmaya çalışıyorum ama kendini tanımadığından bu o kadar zordu ki mistik şeylere hiç inancın olmasaydı ve şu meditasyonu yapmasaydın kesinlikle seninle bağlantı kuramayacaktım.’’
Anlamıyordum. ‘’Hiçbir şey anlamıyorum.’’ Diyerek belirttim. Gülümsedi ve yatağıma oturdu. ‘’Öncelikle seni tanıdığımı ve her hareketini izlediğimi söylemeliyim ve bu anlattıklarımın gerçek olduğuna inanman için bugün yaşadıklarını sana açıklayacağım.''
''Şimdi bugün yaşadıklarını gözden geçirelim. Sabah evden çıkarken gökyüzü gözüne daha bir karardı ve kulaklarında bir ses duydun. Şimdi iyice düşün sence ismini söyleyen kimdi?’’
Karşımdaki yabancının sesini analiz ederken sabah duyduğum sesin ondan geldiğine emindim. ‘’Sen!’’ Dedim dehşetle. ‘’Ama… Ama bu nasıl olur?’’
Gülümsedi. ‘’Öğreneceğin daha çok şey var.’’ Dedi ve devam etti. ‘’Uzun zaman önce yaptığım bir hata yüzünden Dünya ile Güneş arasında ki arafa hapsedildim…’’ sözünü kestim. ‘’Ah! Hadi ama nereye el sallıyoruz? Kamera şakası falan mı bu?! Bunlara inanmamı mı bekliyorsun?’’
‘’Annenin beni az önce görmemesi sence bu söylediklerimi kanıtlar nitelikte değil mi ya da duyduğun ses ya da defterine sabah ismimi karalaman? Biraz düşünmelisin.’’
Düşündüm fakat hiçbiri mantıklı gelmiyordu. ‘’Hayır.’’ Dedim. ‘’Olamaz. Git buradan!’’
‘’Şu an güçlerim yok ve sana ihtiyacım var. Ellerini bana uzatır mısın?’’
‘’Buradan gitmeni istiyorum!’’ diye bağırdım fakat karşımda duran yabancı hızla ayaklanıp ellerimi tuttu. Tutuşu nazik sayılamayacak kadar sert fakat kaba sayılamayacak kadar nazikti. Tuhaftı ama öyleydi. Ne yaptığını anlamaya çalışırken kollarımdan başlayıp karnıma doğru ilerleyen bir ağrı sisi canımı yakıyordu. ‘’Kes şunu! Canımı yakıyorsun.’’ Diye bağırdığımda ellerini çekti. ‘’Şimdi beni izle.’’ Dedi. Ardından ikaz etti. ‘’Dikkatle.’’
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UĞULTU
FantastikVe rüzgar uğuldadı… Bedenine neredeyse paslı zincirlerle hapsolmuş ruhu özgürleşti. Özgürleşti ve refaha kavuştu. Gördükleri hakikat değil sadece kara bir perdeye yansıtılmış ters renkler. Gerçek sandığı şeyler aslında yalanlar ve refaha kavuştuğunu...