İlk nefes

28 5 2
                                    

Üç yıl önce

Balkonda oturmuş yıldızları, ayı ve geceyi seyrediyordum. Dün annemin ölüm yıl dönümü olduğundan çok dağıtmıştım kendimi. Bugün de dünden hallice işte. Şarkılar sırayla ilerliyor fakat dinleyemiyorum bile.

Birden gözüme bir kız ilişti. Kahkaha atıyordu. Bir insana hunharca kahkaha atmak nasıl böylesine yakışabilirdi ki? Kulağımı çalan şarkıya verdim.

"Geceye yakışan bi kadın

Ben ona tutsak,

O bana sır."

Geceye yakışıyordu bu kadın ve ben gülüşünde tutsak kalmıştım. "En güzel gülenler en çok acı çekenlerdir" derler ya hep. Acaba gülüşüne ne acılar saklıyordu da böylesine saf ve temiz gülebiliyordu?

Kitap okuyordu. Bir insan nasıl bu kadar duyguları yaşayarak kitap okuyabilirdi? O kitabı okuyordu bense... Bense onun ruhunu.

İnceledim onu. Sarı saçları rüzgarda hafif hafif, bir tüy misali uçuşuyordu. Ardından aklıma aynı şarkının şu dizeleri geldi;

"Yıldızları toplamış saçlarına."

Geceme o kadar güzel yakışmıştı ki bu kadın. Hiç ayrılmasın istedim. Hep benim gecemde kalsın, başkasının gecesine gitmesin.

Bir süre onu izledim. Şarkıyı tekrar tekrar dinliyor, her dinleyişimde yeni anlamlar buluyordum. Aslında ben bulmuyordum. Şarkı onunla anlam buluyordu. Ben de şarkıyı dinleyip, anlamlarını öğrenmeye çalışıyordum. O kadar güzeldi ki onu izlemek. Sanki ruhum arınıyordu.

Onu izlemeye devam ederken ayağa kalktı ve okuduğu kitabı masaya bıraktı. Esnedi, iç çektim. Saçlarını arkadan dağınık bir topuz yaptı. Yine güzeldi, iç çektim. İçime onu çekmek istedim, iç çektim...

Okurken kaybolmanız dileği ile...
#İslem

Çerağ-ı MuammaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin