parlak

8 2 0
                                    

   İnsanlar sanar ki parlak şeyler güzeldir. Gözlerim... Gözlerimin parlaklığını hep dile getirirler benim. Oysa gözyaşlarımdadır gözlerimdeki ışıltı.

  Tam yirmi dört saat oldu saçlarının kokusunu alalı ama hâlâ burnumun dibinde. Aklım ve kalbimin arasında o ince çizgidesin. Merak etme aklım bile seni reddedecek kadar gaddar ve zayıf değil.

   Sadece düşünüyorum da bu kokuya binlerce kurşun şarkısı dinleyebilir, binlerce karahindiba hediyeedebilirdim.

  Benim şifam sensin. Sen gelirsen derman bulacak aklım ve kalbim. Sen gelirsen derman bulacak gözaltlarım ve gözlerim.

  Bana yaşam verecek sensin. Ben hayatsız, saydam bir kimseyim. Sen gelirsen yaşam bulacak bu ölü cesedim.

  Kalbimde bir kurşun sesi yankılanıyor nurum. Sesin benim için kurşun sesi kadar ölümlerce.

   Nasıl seni kırıklara hapsedecek birine kalbine sakladın? Bunları toparlamaya senin nasıl kalbin yetecek? Bu çerağ-ı muamma aşkımı ellerine hapsetmek isterken, o notalarda yüzen parmaklarına nasıl cam kırıklarını hapsettin?

  Sonraki günün sabahında ışıkları yandı salonunun. Perdeleri hâlâ açıktı. Kapatmayı pek sevmez zaten. Galiba gök yüzünü görenediğinden. Oysa evini aynalarla donatsa gök yüzü hep gözlerinin önündeydi. İnsanların onu görmesine gerek var mıydı?

   Balkona çıktı, derin bir nefes aldı ve etrafına bakındı. Hayır, gözlerimiz bile kesişmedi. Kesişse belki ruhu tanırdı ruhumun fısıltılarını.
 
  Tekrar kitabını çıkardı. Arasındaki kurumuş güle ilişti gözleri. Hızlıca içeri gitti. Döndüğünde elinde bir şişe bir de çakmak vardı. Gülün üzerine şişedeki sıvıyı boşalttı ve gülü çakmakla yaktı.

   Sanki gülle beraber ruhu da tutuşuyordu. Gözünden bir damla yaş aktı. Sessiz bir damla yaş... Gülün sessiz can çekişmesi gibiydi göz yaşları. Sonra gülümsedi. Dev bir kahkaha attı. O kahkaha ikimizi de parçlara ayırmaya yetti. O kahkaha gülü söndürmeye yetti.

   İsmini hâlâ bilmiyorum ama seni seviyorum. Gözlerini biliyorum, ruhunu biliyorum ama ismin hafızamda yok. Hep düşündüm bu derin kalbin, bu güzelliğin, bu zarifliğin adı ney olabilir? Aklıma yalnız gözleri kondu.

-"Beni izliyor musun, bilmiyorum! Yine de teşekkürler ederim!"

   Gözlerinden çektim gözlerimi ve içeri girdim. Görmesin istedim beni. Düşüncelerine sığındım orada kalayım ve orada kaybolayım.

   Karaladım sayfaları ve kelimeler birbirine ilişti.

Hiç biriniz can çekişen ateşi görmediniz
Dans ediyor dediniz ama yakarışını duymadınız
Bazı çığlıkları körler duymaz
Siz ne duydunuz ne de gördünüz
#Dilemma

  Biraz yarım gelmişti bu yazdığım ama zaten bazı acıları en iyi şairler bile anlatamazdı. Bazı acılar kelimelerce değil kalplerceydi.

"Okurken kaybolmanız dileği ile..."
#İslem

Çerağ-ı MuammaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin