|Bir Şans Daha|
"SİZ DE EŞİNİZLE EĞLENCELİ BİR TATİL GEÇİRMEYE NE DERSİNİZ? EVLİ ÇİFTLERE ÖZEL ETKİNLİKLERİMİZİN OLDUĞU OTELİMİZE DAVETLİSİNİZ! BU TATİL ÇOK GÜZEL GEÇECEK."
Bilgisayarımın ekranında beliren reklama küfür ede ede kapattım ve tekrar işime odaklandım. Ama şiddetli baş ağrım yüzünden adam akıllı yapamıyordum bile. Derin bir of çekerek elimdeki kağıtları masaya fırlatırcasına bıraktım ve arkama yaslandım.
O sırada stajyer Lee Felix gelmişti elinde dosyalar ile.
"Sunbae-nim, istediğin gibi dizayn ettim dosyaları. Hepsi burada."
"Hm, teşekkür ederim Felix." gülümsedi. Dosyaları ondan alıp bir kenara koydum. Kaşlarını çatarak bakmaya başladı, "Sunbae-nim, iyi misiniz?"
"Ağrı kesici var mı yanında?"
"Bende yok ama Min Ho sunbaeye hemen sorayım isterseniz?"
"Olur, sağ ol." kafasını salladı ve ofisin ta en ucunda, masasında oturan Min Ho'ya ilerledi. Bir şeyler söylediğinde, Min Ho'nun bakışları beni bulmuştu. Felix'e ne söyledi bilmiyorum ama Felix saygı selamı verip ofisten uzaklaştı. Birkaç saniye sonra Min Ho gelmişti elinde hap kutusu ile. Masamın önündeki sandalyeye oturdu ve elindekini bana uzattı.
"Yine başın ağrıyor, bu sefer n'oldu?"
Sıkıntıyla iç çekerek kutuyu ondan aldım ve içinden bir tane çıkararak su ile yuttum. Umarım işe yarardı, çünkü bu baş ağrısına katlanamıyorum artık. Başka derdim yokmuş gibi bir de bununla uğraşmak istemem.
"Her zamanki şeyler, biliyorsun."
"Hera ile mi kavga ettiniz yine?"
Olumlu anlamda kafamı salladım. Min Ho, benim en yakınımdı. Her şeyimi bilirdi ve söylemesem bile tahmin ederdi. Doğal olarak ben de onun hakkında çoğu şeyi bilirdim. Mesela; eşi Lu Yin ile mükemmel bir evliliğinin olduğunu, ben ve Hera'nın asla onlar gibi olamayacağımızı...
"Chan, nereye kadar devam edecek bu böyle? Şu haline bak. Hera'nın da senden farkı yok, Lu Yin anlatıyor. Kız perişan olmuş. Siz nasıl bu hale geldiniz ben anlamıyorum ki."
"Bi' bilsem Min Ho... Evlenmeden önce her şey mükemmeldi. Hiçbir sorun yoktu. Şu altı aydır iki düşman gibiyiz evde."
Min Ho, derin bir nefes aldı. Benim için üzüldüğünü görebiliyordum. Bizim için bir şeyler yapmak istiyorlardı ama olmuyordu. Bize, kimse yardım edemezdi.
"Sadece bir yıllık evlisiniz, ve daha şimdiden böyle mi oldu? Chan, yapmayın. Siz kocaman insanlarsınız. Üstesinden gelirsiniz ama burada böyle ağrı kesicilerle olmaz. Hera ile konuşmayı denedin mi?"
"Defalarca. Her seferinde bir gerginlik veya kavgayla sonuçlanıyor. E öyle olunca da iyice çıkmaza giriyoruz. Ne yapacağımı bilmiyorum artık."
Yutkundu, hafifçe gözlerini kıstı.
"Acaba... Yani... Boşanmayı düşünüyor musun-""Asla." anında sözünü kestim, "Onu seviyorum, boşanamam."
"Abi o zaman bir çaresini bulman lazım. Hera'nın da seni ilk günkü gibi sevdiğine eminim. Bu evliliği kurtarman gerek."
"Ama nasıl?"
İç çekti.
"Bulacağız... Bulacağız bir yolunu. Sen şimdi kafanı yorma, izin al eve git. Patronla ben konuşurum bir sıkıntı olursa. Git de biraz dinlen, gözlerinden uyku akıyor."Kafamı salladım.
"Sağ ol, Min Ho."Tebessüm etti ve kolumu sıktı güven verircesine. O gittikten sonra patronla konuşup, erken çıkmak için izin almıştım. Ceketimi giydim ve eve gitmek üzere arabama doğru yol aldım. Her ne kadar istesem de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vacation | Bang Chan
FanfictionNasıl anlatılır? Çok yakınımda sanki, ama dokunmaya kalksam aramıza uçurumlar girecekmiş gibi hissediyorum. Çok uzak, ama bi' elini tutsam her şey tamam olacak. İşte, garip. Tarif bile edemiyorum. Her şey; karşıma çıkan tatil broşürü ile başladı. "S...