our song

5.2K 489 794
                                    

"Oğlum tuzu uzatabilir misin?" Soobin bakışlarını tabağından çekip masaya yönelttiğinde tuzun kendi önünde değil de Yeonjun'un önünde olduğunu görmüş ve sorgulayıcı bakışlarını annesine çevirmişti. Dalgınlıktan mı tuzu kendisinden istemişti, yoksa bilerek miydi bilmiyordu bu yüzden eli şaşkınca havada kalmıştı.

Bakışları hiç bozuntuya vermeden yemeğiyle ilgilenen annesinin üzerinde gezinmeye devam ederken, annesi hissetmiş olacak ki kafasını kaldırıp Soobin'e bakmış ve oğluna gülümsedikten sonra Yeonjun'a dönmüştü. "Yeonjun?"

Soobin de Yeonjun'a döndüğünde, Yeonjun üzerindeki bakışları hissetmemişti bile. Öyle dalgındı ki yemeğine bir kez bile dokunmamıştı ve yaklaşık yirmi dakikadır yaptığı gibi hala çatalıyla havuçları kıpırdatmak dışında başka bir şey yapmıyordu. "Yeonjun?" Bayan Seun bir kez kendisine daha seslenirken Yeonjun yine fark etmemişti.

"Yeonjun?" bu kez de Soobin seslenirken, Yeonjun çatalını elinden düşürmüş ve tabağa düşmesiyle oluşan ses yüzünden birden panikleyip Soobin'e bakmıştı. "Hm? Ne oldu?"
"Sevgilim tuz?"
"Ne olmuş tuza?" öyle sersemlemişti ki etrafında olanları kesinlikle algılayamıyordu.

"Tuzu uzatır mısın oğlum?" Bayan Seun yeniden rahatlatıcı gülümsemesini takınırken elini Yeonjun'un masadaki elinin üzerine yerleştirmiş ve gergin olduğunu fark ettiği için elinin üstünü rahatlaması adına baş parmağıyla okşamıştı.

"Oğlum mu? Ben mi? Oh kusura bakmayın tabii, buyurun." Aceleyle tuzu uzattıktan sonra bakışları Soobin'in bakışlarıyla kesişmiş ancak bayan Seun'un "Yeonjun," diye seslenmesiyle her ikisinin de bakışları kadına dönmüştü. "Sormak haddime mi emin değilim ama iyi misin? Gergin görünüyorsun ve yemeğine de hiç dokunmamışsın. Aç olduğunu biliyorum ve eğer benden utandığın için falan yemiyorsan ben yemeğime mutfakta devam edebilirim istersen."

En son ne zaman nazik bir ebeveynle karşılaştığını bilmiyordu ve uzun zaman olmuş olacak ki gözleri dolmuş ve her şey yolundaymış gibi gülümsemeye çalışmıştı. Ancak hiçbir şeyin yolunda gitmediği saklamayı ne kadar denerse denesin belliydi. "Ben şey...hayır sizden kesinlikle utanmıyorum. Sadece bugün yorucu bir gün geçirdim ve odaklanamıyorum sanırım."

"Sahi bugün bütün gün Soobin'le miydin? Yüzü hakkında hala bir açıklama alamadım belki sen biliyorsundur."

Birden oturuşu dikleşirken Soobin Yeonjun'un gerildiğini fark etmiş ve konuşmanın arasına girmişti. "Sınıftan birileriyle dalaşt-"
"Babamdan dayak yedi." Cesaretle başladığı cümlesi sona doğru sesinin titremesiyle kesilirken, Bayan Seun'un böyle bir cevap beklemediği belliydi. Öyle ki yemek boğazına kaçmış ve öksürürken bir de şaşkınca açtığı gözlerini ikisinin üzerinde dolaştırmıştı.

"Nasıl yani? Soobin?"
"Anne sonra konuşsak?"
"Ertelemek istemiyorum bu yüzden bunu şimdi konuşacağız. Neler oldu?"

Gerginlikten çenesini sıkıyordu. Ne diyebileceğine dair hiçbir fikri yoktu. Ne diyecekti? 'Evet anne Yeonjun'un babasından dayak yedim ve evet neredeyse beni boğuyordu ama hayır korkma her şey yolunda' mı?

"Yeonjun'un babası Yeonjun'a söylememesi gereken şeyler söyledi. Ben de orada öylece oturamadım ve karşı çıktım."

Detaya kadar girmesine gerek olmadığına karar verdiği için olayı özetle anlatmıştı. Ama anlaşıldığı üzere annesi bu kadarıyla tatmin olmamıştı. "Çabuk sinirlenen biri değilsindir. Ne duydun da sinirlenip araya girdin? Baban sana ne dedi Yeonjun?"

"Anne üstüne gitme."
"Amacım bu değil ben sadece yardımcı olmak istiyorum."
"Harika şimdi birden annelik yapasın mı tuttu?"
"Soobin ben-"
"İğrençsin dedi."

left & right • yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin