i'll be fucked up if you can't be right here

6.1K 592 1K
                                    

sssoob: tamam kal orada geliyorum

**

Karardıkça serinleşen hava ürpermesine neden olurken kollarını birbirine sarmış ve başını da karnına çektiği dizlerine yaslamıştı. Ağladığı için mantıklı düşünememişti ve Soobin'e bulunduğu yerin konumunu atmıştı. Ve bunun yüzünden şimdi kendisiyle ciddi bir kavga halindeydi.

"Aptalsın Yeonjun bok vardı da söyledin yerini. Valla bıktım ben kendimden ya imdat gerçekten. Sen de esip durma be üşüdük zaten!" kendisine kızdığı yetmiyormuş gibi bir de havaya kızdığı esnada, omuzlarına örtülen hırkayla başını dizlerinden kaldırmış ve arkasına bakmıştı.

Tatlı yeşil beresi, dalgalı saçları ve yıldızları bile kıskandıracak parlaklıktaki gözleriyle Yeonjun'u izlerken, öylece dikilmeyi bırakıp yanına -parkın merdivenine- oturmuş ve gülümsemişti. "Sorun ne?"

Yeonjun da kendisine bunu soruyordu. Sorunum ne? "Birden fazla sorun var Soobin."

Başını az önceki gibi dizlerine yasladığında rüzgar yüzünden yeniden ürperip titremiş ve Soobin, Yeonjun'un omuzlarına bıraktığı ve birazı kaymış olan hırkayı düzeltip ısınması için yardımcı olmuştu. "Acelemiz yok, herhangi birinden başlayabilirsin."

Omuzlarındaki hırkanın bir ucunu gerginlikle sıkarken, bir süre kendi kendine ne yapmak istediğini tartmış ve o düşünürken Soobin de tıpkı kendisi gibi başını dizlerine yaslayıp gözlerini Yeonjun'un gözleriyle kenetlemişti.

"Öyle bakman işimi daha da zorlaştırıyor."
"Neden?"
"Uzanıp öpesim geliyor da o yüzden."

Bu sözüne rağmen Soobin gözlerini Yeonjun'dan çekmezken, Yeonjun'un son sözünün ardından ikisi de sessizce birbirlerini izlemeyi sürdürmüş ve en sonunda sessizlik sıkıcı gelmiş olacak ki Yeonjun konuşmaya başlamıştı. "Canımı acıttın."

"Tokatı mı diyorsun? Yeonjun ben gerçekten üzgünüm isteyerek olmadı."

"Ama az önce yine acıttın." Sadece kendisinin duyabileceği tonda konuştuğunu sanarken, Soobin de söylediği şeyi duymuş ve kaşlarını çatmıştı. "Ne zaman?"
"Ben çok ağladım."
"Benim yüzümden mi ağlıyordun? Ne yaptım? Özür dilerim her ne yaptıysam Yeonjun cidde-"

"Seni kıskandığım için ağladım." Yeniden dolmaya başlamış gözleriyle Soobin'e bakmayı sürdürürken, Soobin'in çatılan kaşları tekrar eskiye dönmüş ve bu sefer yüzünü şaşkınlık kaplamıştı. "Kimden kıskandın?"

Yeonjun bugün her soruyu cevaplamaya karar vermişti. Oyunu bitirmek istiyordu. Soobin'in vereceği tepkiyi az çok tahmin edebiliyor olsa da korkmadan içini dökmek istiyordu.

"Bir saat önce özür dilemek için evine geldim ama kapıda bir adamla sarılıyordun. Sevgilin olduğunu bilseydim seni öpmezdim Soobin, özür dilerim."

Onun dert yana yana anlattığı şeye Soobin birden kahkaha atarken, kaşlarını çatmış ve sinirle Soobin'in bacağına vurmuştu. "Ne gülüyorsun hıyar?"
"O benim abim de ona gülüyorum gerizekalı."
"Neyin?"

Bulundukları kısımda parkın lambası diğerlerine oranla biraz daha sönük olsa da Yeonjun'un kızardığı gözle görülebilir derecede belirgindi.

Soobin'in gülmekten gözlerinden yaş gelirken, Yeonjun birden ayaklanmış ve utançtan yok olmak istediği için çabucak Soobin'in yanından ayrılmak istemişti. Ancak daha iki adım bile gidemeden kolundan tutan ellerle parkın ortasında durdurulurken, mecburen arkasını dönmüş ve bakışlarını kendisine hala gülerek bakan Soobin'e çıkarmıştı.

left & right • yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin