Açık unuttuğu perde yüzünden güneş ışığı odanın penceresinden dosdoğru gözlerine gelirken, eliyle birkaç dakika ışığı engellemeye çalışmış ancak yeterli olmayınca istemeden de olsa uykusu yavaş yavaş bölünmeye başlamıştı.
Gözlerini açmayıp öylece uzanırken homurdandı. Uyanmaktan nefret ediyordu. Bazen sırf bu yüzden kış uykusuna yatan ayıları kıskandığı da oluyordu. Öyle bir kıskanmaktı ki ilk okul zamanlarında erken kalktığı günler annesinin karşısında neden ayı değilim ki diye ağladığı bile olmuştu.
"Nefret ediyorum senden ya." Zar zor iki kelimeyi bir araya getirmeyi başarıp güneşe şikayetlerini iletirken, biraz daha kıpırdanmış ve tekrar uyumak için hazırlanırken bu sefer de tepesinde Yeonjun'un sesini işitmişti. "Günaydın uykucu. Kalk hadi kahvaltı hazırladım."
"Sen kimsin bilmiyorum yanlış gelmişsin kardeşim diğer eve git Soobin orada." Uyanmamak için elinden geleni ardına koymazken, yastığını yüzüne bastırıp Yeonjun'u hiç umursamamış ve o orada yokmuşçasına istifini bile bozmadan uyumaya devam etmişti. "Soobin hala uyuyor musun cidden?"
Yeonjun şaşkınlık ve bıkkınlıkka yatağa doğru yaklaşıp Soobin'in koluna vurduğunda, Soobin birden Yeonjun'u kolundan tuttuğu gibi yatağa çekmiş ve Yeonjun ani hareketle ne olduğunu şaşırırken, bir de Soobin'in kollarını beline sarması ve boynuna yerleştirdiği kafasıyla uyumaya devam etmesiyle daha da şaşırmıştı.
Şaşkın ve beline sarılan kollar yüzünden kıpırdayamadan öylece uzanmış beklerken, Soobin daha da yerleşmişti. Öyle ki bir bacağı çoktan Yeonjun'un üstündeki yerini almıştı.
"Soobin?"
"Hm?"
"Bana sarılıyorsun?"Soobin gülümsediğinde sıcak nefesi Yeonjun'un boynunu gıdıklamış ve huylandığı için ister istemez onu da gülümsetmişti. "Hmhm. Yumuşacıksın ayıcık gibi. Çok da güzel kokuyorsun." Başını iyice Yeonjun'un boynuna gömerken tekrar mırıldandı, "Biraz daha kalsana böyle."
Soobin hala uykulu olduğu için ne dediğini bilmezken, Yeonjun biraz daha böyle kalmaya ve kendine Soobin'le dalga geçebilmek için malzeme çıkarmaya karar vermişti. Hoş, kalkmak istese bile Soobin'in kollarından kaçabileceğini de hiç sanmıyordu.
"Ayıcık gibi miyim?"
"Hmhm. Saçların da çok güzel."
"Peki ya dudaklarım?"
"Onlar da çok güzel."Kahkahalarını içinde tutmaya çalışırken Soobin biraz daha yapışmış ve belini tutan kollarını sıkılaştırmıştı. "Uykuluyken böyleysen bir de sarhoş olsan nasıl olursun kim bilir. Hadi tamam artık uyan çabuk kahvaltı etmemiz gerek."
Bir bebekle anlaşmaya çalışıyormuş gibi hissediyordu. Uyanması için boynundaki yumuşak saçları okşamaya başladığında, Soobin'in homurtularını da pür dikkat dinlemeyi sürdürmüştü. "Kahvaltıları sevmem ben. Sen de sevme ve beraber uyumaya devam edelim."
Onu bu haliyle izlemek ve dinlemek Yeonjun'u aşırı eğlendirmeye başlamıştı. Çünkü Soobin'in normalde böyle şeyleri asla söylemeyeceğini biliyordu ve uyku sersemliğiyle her şeyi patır patır söylemesi Yeonjun'a dünyanın en komik şeyi gibi gelmişti. "Ben de mi sevmeyeyim?"
"Hmhm."
"Ama acıkırım."
"Öyle mi?" Yüzünü boynundaki yüzü görebilmek adına eğerken, Soobin'in tatlı şampuan kokusu ve büzülmüş dudakları onu daha da gülümsetmişti. İlginç bir şekilde inanılmaz huzurlu hissediyordu."Çok şirinsin." Yaklaşıp Soobin'in kulağına fısıldarken Soobin huylanmış ve kıpırdanmıştı. "Öyle miyim?" Öyle masum ve şirin görünüyordu ki, Yeonjun bir anlığına kalbinin teklediğini hissetmişti. Bu çok sık olmaya başlıyordu ve nedenini anlayamadığı için geriliyordu. "Öyle miyim Yeonjunie?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
left & right • yeonbin
Fanficsoobin: ÖZÜR DİLEMEYİ DÜŞÜNÜYOR MUSUN? yeonjun: ne için soobin: KAFAMA BASKETBOL TOPU ATTIN? yeonjun: ölmedin ki