"Yeonjun eşofmanımı gördün mü?" Sanki orada olabilecekmiş gibi koltukların altına bakmaya başladığında ne yaptığını fark etmiş ve kendime gülerken Soobin'i cevaplamıştı. "Nereden göreyim Soobin?"
"Bilmem evime yapıştığın için her şeyin yerini benden daha iyi biliyorsun ya o yüzden sordum!" Yeonjun sanki Soobin onu görebilecekmiş gibi banyodan gelen sese karşı dil çıkarırken, Soobin yeniden içeriye seslenmiş ancak bu kez biraz daha utangaç bir sesleniş olmuştu.
"Ya Yeonjun şey,"
"Ne oldu yine başımın belası?"Soobin bir süre ses çıkarmayınca Yeonjun meraklanmış ve tüm dikkatini elindeki telefondan çekip Soobin'e yöneltmişti. "Ne oldu lan? Geleyim mi?"
"Yok!" Soobin'in yanına gitmek için kalktığı esnada içeriden gelen bağırışla sanki itilmiş gibi gerisin geri koltuğa oturmuştu. "Ne oldu o zaman?"
"Ya şey ben banyoya girmeden önce iç çamaşırı almayı unutmuşum yanıma. Canım arkadaşım ya senden rica etsem de-"
"Bana ne çık kendin al."Soobin'in ofladığını duyabiliyordu. Garipti ki şu an Soobin'in nasılsa Yeonjun görmüyor diye yaptığı hareketleri bile tahmin edebiliyordu. "Yeonjun ne arıza çıktın sen ya! Çıplağız lan nasıl alayım dibinden odama kadar geçip?"
"Beline havlu bağla." Yine Soobin'le uğraşma saatine girmişti. Aslında onu yarı çıplak görme gibi bir isteği yoktu sadece Soobin'i sinirlendirmek istemişti. Bundan keyif de alıyordu. Ta ki çatık kaşları ve sinirli bakışlarıyla Soobin önünde dikilmeye başlayana kadar.
Yeonjun kocaman açılan gözlerle karşısındaki bedeni süzmeye başlarken, Soobin eline geçirdiği ilk yastığı Yeonjun'un yüzüne fırlatmıştı. Az önce yüzüne yastık gelmiş olsa da Yeonjun hiç oralı değil gibiydi.
Belindeki havlu, harika fiziği, duştan çıktığı için ıslak saçları ve saçlarından vücuduna düşen su damlaları. "Hasiktir ya." zar zor yutkunup de kendi kendine fısıldadığında Soobin yeniden bir yastık daha fırlatmış ve önünden hızlıca odasına geçmişti. "Uğraştırdığın şeye bak ya mesaini sikeyim senin Yeonjun! Ne vardı şuradan bir iç çamaşırı alıp getirsen ölür müydün? Üşüdüm geri zekalı ya."
Soobin ardı ardına homurdanıp söylenmeyi kesmezken, Yeonjun hala kocaman açık olan gözleriyle Soobin'in odasının kapısına kitlenmişti.
Elinden geldiğince yutkunmaya ve hızlanan kalbinin yerinden söküleceği anı beklemeye başlamıştı içten içe.
Neden bu kadar paniklediğini anlayamazken, şu ana kadar arkadaşlarında kaldığı anlar gözlerinin önünden bir bir geçmeye başlamış, hiçbirinde böyle heyecanlanmadığını ve hepsine sıfır tepkiyle yaklaştığını hatırlayınca da kafasına sertçe vurmuştu. Tabi bir de ağlamaklı haliyle yastıkları yumruklamaya başlaması vardı.
"Niye bu kadar güzelsin bıktım senden! Bıktım bıktım bıktım!"
"Yastığım adına özür dilerim sana karşı bir yanlışı mı oldu Yeonjun'cum?" Soobin'in geldiğini konuşana kadar fark etmemişken, kemirmeye başladığı yastığı hızla kenara fırlatmış ve az öncekiler hiç yaşanmamış gibi gülümsemişti. "Sorma çok büyük bir yanlıştı. Ee sen giyindin mi hadi boyuyor muyuz saçımı?"
"Ne salak salak sorular soruyorsun ya. Yok çıplağım o yüzden karşında giyinik duruyorum."
Gözlerini devirip köşedeki sehpaya yöneldiğinde, sehpanın üstündeki boyayı ve boya kabını alıp dosdoğru Yeonjun'un yanına oturmuş ve boyayı açmak isterken elinin üzerine yerleşen ellerle duraksamıştı. "Ne oldu?"
"Saçın ıslak hala?"
"Kurutmayı sevmiyorum."
"Öyle olmaz, hasta olursun başın ağrır."Soobin'in elindeki boyayı koltuğa bırakırken, ensesindeki havluyu çekip almış ve Soobin'e biraz daha yaklaşıp canını acıtmamaya özen göstererek saçlarını kurutmaya başlamıştı. "Sen niye birden beni düşünmeye başladın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
left & right • yeonbin
Fanficsoobin: ÖZÜR DİLEMEYİ DÜŞÜNÜYOR MUSUN? yeonjun: ne için soobin: KAFAMA BASKETBOL TOPU ATTIN? yeonjun: ölmedin ki